yandexmetrikacounter
Çölleşme ve kuraklaşmaya karşı Atikhisar Ba | Çanakkale Olay

Çölleşme ve kuraklaşmaya karşı Atikhisar Barajı’nda bir araya geldiler

Çanakkale Belediyesi ve Kazdağları Ekoloji Platformu (KEP) tarafından 17 Haziran Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü’nde, Çanakkale’nin tek içme suyu kaynağı olan Atikhisar Barajı’nda madenciliğe karşı basın açıklaması yapıldı. 

139

Çanakkale’de yerel yönetim, çevreciler ve siyasi temsilciler, 17 Haziran Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü kapsamında Atikhisar Barajı’nda bir araya geldi.

Çanakkale İl Tarım ve Orman Müdürlüğü önünde dilekçe eylemi yapıldıktan sonra, Atikhisar Barajı’nda Koza Altın Madeni’ne karşı kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla basın açıklaması düzenlendi. Açıklamaya, Çanakkale Belediye Başkanı Muharrem Erkek de katılım sağladı.

-“Su hakkı temel insan hakkıdır”

Çanakkale Belediyesince yapılan açıklamada, dünya genelinde toprak kaybının hızla arttığı, Türkiye’nin ise yarı kurak yapısı ve erozyon riski nedeniyle çölleşmeden en çok etkilenen ülkelerden biri olduğu vurgulandı.

102354_wuciwug_90253f45_collesme-ve-kur.jpeg

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Bugün, 17 Haziran Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü. Doğanın karşı karşıya olduğu en büyük tehditlerden biri olan toprak bozulmasına karşı farkındalığı artırmak ve kolektif bir mücadele çağrısında bulunmak istiyoruz. Birleşmiş Milletler tarafından 1994 yılında ilan edilen bu özel gün, toprağın sürdürülebilir kullanımının önemine dikkat çekmeyi amaçlamaktadır. İklim değişikliği, bilinçsiz tarım uygulamaları, ormansızlaşma ve su kaynaklarının yanlış kullanımı vahşi madencilik gibi insan faaliyetleri, dünyada her yıl milyonlarca hektar verimli arazinin çölleşmesine neden olmaktadır. Türkiye’de, yarı kurak iklim yapısı ve erozyona açık topraklarıyla bu riskin doğrudan etkilediği ülkeler arasında yer almaktadır. Çölleşme yalnızca çevresel bir tehdit değil, aynı zamanda gıda güvencesi, su kaynaklarına erişim ve kırsal kalkınma açısından da ciddi bir risk oluşturmaktadır. Toprak, yalnızca tarımın değil; yaşamın, biyolojik çeşitliliğin ve doğanın işleyişinin temelidir. Bu nedenle topraklarımızı korumak, sadece çevre politikalarının değil, aynı zamanda kalkınma stratejilerimizin de temel önceliklerinden biri olmalıdır.

102354_wuciwug_1f53fdab_collesme-ve-kur.jpeg


2019 yılında Alamos Gold tarafından vahşi madencilik nedeniyle binlerce ağaç kesilerek flora ve fauna yok edildi. Bitki örtüsü tamamen sıyrıldı. İnsan eliyle çölleşmenin bir örneğini yaşadık Kirazlıda. Şimdi aynı şeyleri yeniden Koza Altın madeni şirketi tarafından Çanakkale’nin tek içme su kaynağı olan Atikhisar barajı koruma havzası içerisinde yapılmak isteniyor.
Daha öne Alamos Gold’a karşı verdiğimiz mücadele şimdi Kozaya karşı vereceğiz. Tek içme su kaynağımıza sahip çıkacağız topraklarımızın çölleşmesine izin vermeyeceğiz. Kurumsal olarak, doğaya saygılı üretim modellerini teşvik ediyor, ağaçlandırma çalışmalarıyla erozyonla mücadele ediyor ve yerel halkı bilinçlendirme faaliyetlerini destekliyoruz. Her bireyin, kurumun ve karar alıcının bu mücadelede sorumluluğu ve rolü olduğunu hatırlatmak isteriz. Bu anlamlı günde, tüm toplumu çölleşmeyle mücadelede daha bilinçli adımlar atmaya davet ediyoruz. Unutmayalım ki sağlıklı toprak, sağlıklı gelecek demektir. Toprağın sesi kesilirse, hayat da susar."

-KEP: “Kanun teklifi doğa katliamını meşrulaştırıyor”

Kazdağları Ekoloji Platformu ise yaptığı açıklamada 13 Haziran’da TBMM’ye sunulan ve enerji-maden faaliyetlerine geniş yetkiler tanıyan torba yasa teklifine dikkat çekti.

102354_wuciwug_62f167a9_collesme-ve-kur.jpeg

KEP'in açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

"Enerji ve maden yatırımlarına yönelik düzenlemeler içeren kanun teklifi 13.06.2025 tarihinde 95 say ılı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” adıyla TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Ekinde zeytinlikleri, yaşam alanlarını, köylülerin geçimlik tarlalarını kapsayan iki adet haritada bulunan torba kanun adeta enerji projeleri ve vahşi madencilikte son noktayı koyar nitelikte. Kanun teklifi ülkemizin taraf olduğu çevre koruma sözleşmelerini, Anayasa ve doğa koruma yasalarını tümüyle yok sayıyor! AKP’li milletvekillerinin teklifi ile siyasi iktidar adeta devlet eliyle tüm ülke coğrafyasını tepsi içinde maden şirketlerine hibe ediyor!

Kanun teklifi; Çevre, Maden, Mera, Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımı ve Elektrik Piyasası Kanunlarında çok kapsamlı değişiklikleri içeriyor. Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreçlerine yeni düzenlemeler getirilmek isteniyor. 'ÇED oluml'” kararı alınmadan onay, izin ve ruhsat süreçlerine başvurulabilecek.

Metalik madenler ile kömür madenlerini kapsayan IV. grup madenler ile stratejik veya kritik madenlere yönelik ÇED süreçlerinde, kurumlar tarafından izin verilmemesi durumunda, Cumhurbaşkanı tarafından görevlendirilen Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın başkanlığında; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Hazine ve Maliye Bakanı, Sanayi ve Teknoloji Bakanı ile izinler hakkında karar vermeye yetkili Bakanlardan oluşacak bir kurul oluşturuluyor. İzin verilmeyecek maden kalmaması için oluşturulan bu kurul tüm yetkilerini cumhurbaşkanından alacak!

102354_wuciwug_80387e25_collesme-ve-kur.jpeg

Tüm bu sağlanacak imtiyazlar yetmemiş olacak ki cumhuriyet tarihinin en büyük ormansızlaştırılmasını yaşadığımız bu siyasi iktidar bir ilke daha imza atmayı planlıyor. Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG), Devlet ormanlarının ücretsiz sahibi oluyor. MAPEG 2 yıl süreyle bedelsiz madencilik izni verebilecek, ÇED sürecinin tüm kurum görüşmelerini doğrudan yapacak, arama faaliyetleri izni verilen maden alanlarında beklemeden işletme iznini de verecek. MAPEG şirketler için devlet içinde görevlendirilmiş olağanüstü yetkilerle donatılmış bir kurum halini alacak!

Sit alanları, korunan alanlar, sulak alanlar da tehlikede.

Siyasi iktidarın daha önce 9 kez zeytin yasasını delme girişimlerinin toplumun büyük bir kısmı ve muhalafetin tepkileri ile geri çekmesi belli ki iktidarı bu ısrarından vazgeçirmemiş aksine ölmez ağacını öldürmeye and içmiş inadı artarak devam etmiş!

Yenilenebilir enerji kaynak alanları için ihtiyaç duyulan mera alanlarının tahsis amacı değiştirilebilecek. Özel mülkiyete konu alanlara acele kamulaştırılma ile el konulacak.

Bu değişiklikler ile yapılmak istenen, kamuoyunun ve yargının herhangi bir denetimine tabi tutulmadan, enerji ve maden şirketlerine istedikleri gibi keyfi ve kanunsuz hareket etme olanağını sunmaktır!

Ülkedeki aktif siyasetin demokratik olarak tıkandığı bir noktada enerji ve maden şirketlerinin elini bu kadar güçlendirecek olan imtiyazların veriliyor olması oldukça düşündürücüdür. Üçüncü dünya ülkelerinde dahi görülmeyecek kanun teklifinin içeriği ile 'Süper izinler' ile ülkemiz adeta enerji ve maden şirketleri himayesine giriyor demek çok da abartılı bir ifade olmayacaktır.

102354_wuciwug_84d7442d_collesme-ve-kur.jpeg

Kanun teklifi 19 Haziran perşembe günü ilgili Meclis Komisyonu’nda görüşülecek. Kazdağları Ekoloji Platformu bileşenleri olarak aynı gün komisyon toplantısı saatlerinde bizler de eylemde olacağız.

Ülke coğrafyasını, bu coğrafya üzerindeki korumamız gereken ormanları, zeytinlikleri, tabiat ve kültür ve varlıklarımızı, her bir vatandaşımızın özel mülkiyet hakkını gasp ederek enerji ve maden şirketlerine devredecek olan bu kanun teklifini kabul etmiyoruz! Kanun teklifinin yasalaşma sürecini engellemek için mücadelemizi büyüteceğiz!"

(SEVİ GÖZAY ASLAN)
Paylaş