Erhan Taylan

erhantaylan17@hotmail.com

Hıdırellez baharın bereketle buluştuğu o gün bugün

Baharın gelişi sadece doğanın uyanışı değil, aynı zamanda umutların filizlenişidir. Anadolu'nun kadim geleneklerinden biri olan Hıdırellez, işte tam da bu nedenle halkımız için sadece mevsimsel bir değişim değil, manevi bir diriliştir. Her yıl 6 Mayıs’ta kutlanan bu özel gün, hem İslamî hem de kadim kültürlerin harmanlandığı zengin bir mirastır.

239

Hıdırellez’in kökeni çok eskilere dayanır. Bugün "Hızır" ve "İlyas" peygamberlerin bir araya geldikleri gün olarak kabul edilen 6 Mayıs, Miladi takvime göre baharın gelişini simgeler. Rumî takvime göre ise bu tarih 23 Nisan’a tekabül eder. Halk inancına göre Hızır karada, İlyas denizde darda kalanlara yardım eder. Yılda bir kez buluşarak insanlara sağlık, bereket ve şifa getirirler. İşte bu inanç, asırlardır çeşitli tören ve ritüellerle yaşatılmaya devam ediyor.

Bahar bayramı geleneği

Hıdırellez, yalnızca dini bir gün değil; aynı zamanda bir halk bayramı, bir mevsimsel geçiş kutlamasıdır. Baharın tüm coşkusuyla karşılandığı bu günde piknikler yapılır, düğünler, nişanlar, sünnet törenleri tertiplenir. İnsanlar uğursuzluklardan arınmak, dileklerini ifade etmek ve yeni başlangıçlara adım atmak için bu günü fırsat bilir. Kışın rehavetinden kurtulmanın simgesi olarak görülür.

41 taş ve dilekler

5 Mayıs akşamı, halk arasında yaygın olan uygulamalardan biri de 41 taş toplamaktır. Bu taşlar genellikle deniz, dere ya da çay kenarlarından seçilir. Taşlar bir yıl boyunca saklanır, bir sonraki Hıdırellez’de suya bırakılır ve yeniden 41 taş toplanır. Böylece bereketin devam edeceğine inanılır. Dilekler ise genellikle gül dallarına asılır. Kimi parasını, kimi yazılı dileklerini küçük keseler içinde gül ağacının dallarına bırakır. Sabah ezanından önce bu dilekler toplanır. Bu eylemin ardında yatan inanç ise oldukça derin: Hızır’ın gece o dallara dokunacağı, o dileklere şahit olacağı düşünülür.

Ateşten atlamak ve su ritüeli

Hıdırellez akşamı yakılan ateşin üzerinden üç kez atlamak, kötülüklerden arınmayı ve dileklerin kabulünü simgeler. Sabahında ise akarsu ya da deniz kenarına gidilir. Evi olmayanlar burada toprak üzerine ev çizer; içine buğday taneleri koyar. Bu yıl ev sahibi olacaklarına dair umutlarını bu sade ama anlamlı ritüelle pekiştirirler. Evdeki bakliyat kavanozlarının ağızları açık bırakılır; eve bereketin geleceğine inanılır. Kırlardan toplanan 41 çeşit ot ve taşlar su dolu bir kabın içinde bekletilir, sabah bu suyla yüz yıkanır. Atalardan kalan bu alışkanlık, hem bedensel hem ruhsal bir tazelenmenin parçasıdır.

İnançla harmanlanan dua

Hıdırellez gecesi, sadece ritüeller değil, dualarla da anlam kazanır. Dileklerin ardından edilen “Hıdırellez duası”, hem bir yakarış hem de bir teslimiyettir. İnancın ve geleneğin iç içe geçtiği bu dua, halk arasında şöyle okunur. “Bismillahirrahmanirrahim, bin bir adım bir adım / Allah bir adım adım / Kerim kerem Allah / Başımda bir duman var yardım eyle ya Allah / La ilahe illallah Muhammeden Resulullah / Yetiş imdadıma Hızır ile / Allah birsin, sen kulları eriştirirsin / Biz gibi kulların yardımcısı sensin Hızır / Deryada erdim murada. Amin.”

Bu dua, Hızır’ın yardımına, Allah’ın rahmetine olan derin bir güvenin ifadesidir.

Ortak Kültürün Bayramı

Hıdırellez yalnızca Müslüman topluluklarda değil, Hristiyan inançlarında da baharın başlangıcı olarak kutlanır. Ortodokslar bu günü “Aya Yorgi”, Katolikler ise “St. George Günü” olarak anar. Bu yönüyle Hıdırellez, farklı inançların ortak coşkusudur; doğanın uyanışına karşı duyulan hayranlığın, insan olmanın ortak heyecanının sembolüdür.