olucak@gmail.com
Sanatçı Vuslat, Emanet/Troya sergisiyle Homeros’un İlyada’sından yola çıkarak “emanet” kavramıyla Troya Uygarlığının 5 bin yılı aşan tarihini bütünleştiriyor.
Sanat eserleri yaşama farklı açılardan bakabilmemize vesile olan, geçmişi ve geleceği düşünmemizi sağlayabilen kaynakları oluşturup, kavramları yeniden değerlendirmemize olanak sağlayabiliyor. Bir sergi vasıtasıyla “emanet” kavramı hakkında durup düşünmek, size kimlerden nelerin emanet kaldığını, sizin kimlere neleri emanet ettiğinizi sorgulamak mümkün hale gelebiliyor. Üstelik yaşadığımız topraklar Troya gibi binlerce yıl öncesine dayanan bir tarihle bizlere emanet edildiyse, emanete hak ettiği değeri vurgulamak kaçınılmaz olabiliyor.
UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne 1998 yılında dahil edilen Troya Antik kentinde 1871 yılından beri yapılan kazılar, kentin tarihi boyunca defalarca yıkılıp tekrar kurulduğunu ortaya koyar. Troya’nın Asya ve Avrupa kıtaları ile Ege ve Akdeniz arasındaki, deniz ticaretinde de öne çıkmasını sağlayan stratejik konumu nedeniyle yerleşim kalıntıları MÖ 3000-2500 yıllarına kadar uzanır.
Troya’nın önemini ve popülerliğini besleyen bir etken de şüphesiz, antik dönemin en ünlü ozanı Homeros’un yazdığı İlyada destanıdır. Savaş, aşk, şeref, kahramanlık ve intikam gibi evrensel temaları işleyen bu mitolojik şaheser, Afrodit’in müdahalesiyle Helen'e âşık olan Paris’in Helen’i kaçırmasıyla başlayan Troya Savaşı’nı anlatır. Bu savaşta Akhalıların savaş kahramanı Akhilleus, komutanları Agamemnon ve Odysseus; Troyalıların en cesur savaşçısı Hektor; Olimpos tanrılarından Zeus, Afrodit ve Athena gibi çok önemli mitolojik karakterler boy gösterir. Troya’nın düşmesinde en büyük etken ise, Odysseus’un meşhur “Truva Atı” hilesidir.
Çanakkale’ye yaklaşık 31 km mesafedeki, Tevfikiye Köyü’nde yer alan Troya Örenyeri ve Troya Müzesi, Batı uygarlığının başlangıcı olarak kabul edilen antik kenti ziyaretçileriyle buluşturmaya devam ediyor. Troya Müzesi, modern mimarisi ve zengin antik parçalarıyla ziyaretçilerine defalarca kurulan ve efsaneleşen kenti keşfedecekleri bir atmosfer sunuyor.
Öte yandan Troya destanı tarih boyunca farklı yaratıcı disiplinlere ilham kaynağı olurken, resim, heykel, müzik, tiyatro ve sinemada İlyada hikâyesi anlatılmaya devam ediyor. Son olarak Vuslat, Emanet/Troya sergisiyle Homeros’un İlyada’sından yola çıkarak “emanet” kavramıyla Troya Uygarlığının 5 bin yılı aşan tarihini bütünleştiriyor. Sergi, aynı zamanda izleyicilerine Troya’nın 10 farklı şehirle günümüze ulaşan en önemli tarihsel emanetlerden birisi olma özelliğini de hatırlatıyor.
Sergi, Troya Müzesi bahçesindeki Yaşamın Göbek Bağı adlı zincir ile başlıyor, müzenin girişinde ve birinci katında devam ediyor. Müzenin giriş katında, kilden üç boyutlu heykeller, doğal pigmentlerden resimler, sonbaharda toplanan sığır kuyrukları bitkileri ile Sallanan Masal Koltuğu sergileniyor. İkinci katta ise ziyaretçileri emanet kelimesinin işlendiği eser karşılıyor. Sanatçı eser hakkında, Süryanice’den -emn kökü ile gelen, 9 farklı dilde ve 4 farklı alfabede yer alan emanet kelimesini, kök boyalar ile boyadıkları bilgisini veriyor.
Küratör Paolo Colombo’ya göre; serginin zeminini Avrupa uygarlığının başlangıç noktası ve kalbi sayılan seküler anlatı İlyada oluşturuyor. İlyada, öfke, savaş, sadakat, cesaret ve sevginin gücü üzerine epik bir şarkıdır. Bu olağanüstü destan bize sözlü olarak emanet edilmiş, sonunda ise hafızaya mühürlenmesi için yazıya geçirilmiştir. 15.693 dizenin her biri sahiplenilmekten çok aktarılması gereken bir emanettir.
Sanatçının Emanet sergisi, daha önce Baksı Müzesi’nde, sonrasında MSGSÜ Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi’nde açılmıştı. 3. Kez açılan Vuslat’ın Emanet sergisini, 25 Temmuz’a dek Çanakkale Troya Müzesi’nde ziyaret edebilirsiniz.
Fotoğraflar: Olcay Uçak