yandexmetrikacounter
Başkan Yardımcısı Ünüvar'dan AKP'li Turan'a | Çanakkale Olay

Başkan Yardımcısı Ünüvar'dan AKP'li Turan'a; "Siz 400'ü alacaksınız diye biz ölümlere göz mü yumacağız?"

Çanakkale Belediyesi Başkan Yardımcısı Rebiye Ünüvar, "Beyaz İnisiyatif' tarafından gerçekleşen, kendisinin de katıldığı eyleme dönük olarak, "Utangaç PKK'lı" nitelendirmesinde bulunan AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan'a cevap verdi.Habur'dan geçiş sürecine değinen Ünüvar, "2009`da aralarında 8 PKK`lının da içinde bulunduğu 34 kişinin Öcalan`ın talimatıyla geldik diyerek Habur`dan geçtiklerinde "dev barış gösterileri' bunlar manşetlerini ve "güzel gösteriler' söylemini unutmadık. Bugün bize (utangaç PKK`lı) diyen Sayın milletvekilimize (cesaretli PKK`lı) mı diyelim? Bize yakışmaz ancak bu söylemi kendilerine iade ediyorum" dedi...

2037

 Çanakkale Belediye Başkan Yardımcısı Rebiye Ünüvar, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamasına Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta sulh cihanda sulh” sözü ile başladı. “Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk`ün ‘Yurtta Sulh, Cihanda Sulh’ sözü Türk inkılabının temel ilkesidir. ‘Yurtta Sulh, Cihanda Sulh’ ilkesi bir taraftan yurt içinde huzur ve sükûnu, güven içinde yaşamayı, diğer taraftan da milletlerarası barış ve güvenliği hedef tutar. İlke, hem iç politikanın, hem de dış politikanın temel dayanağıdır. ‘Yurtta Sulh’ toplum hayatındaki düzeni, vatandaşın devlete güvenini, devletin de ülkede asayiş ve otoriteyi sağlamasını öngörür. ‘Yurtta Sulh’, Devletin, vatandaşına karşı huzur ve güven içinde yaşama imkânına kavuşması için yükümlülükler yükler. İçeride sulhu sağlayan ülkeler ancak dışarıda başarılı olur” alıntısı ile sözlerine başlayan Ünüvar, “Bugün ülkemizin içinde bulunduğu durum ne kadar da uzak temel ilkemizden. Buna sebebiyet veren iktidar sahipleri, kendi suçlarını örtbas etmek için ülke genelinde seferberlik başlatmış adeta. Oluşturmak istedikleri algıyı (biz daha çok milliyetçiyiz, biz en milliyetçiyiz) hep bir ağızdan yüksek sesle söylüyorlar. Bu algıyı Çanakkale yereline yaymak adına da hamaset dolu söylemleri ile Çanakkale halkını manipüle etmeye çalışıyorlar” dedi. 


Ne oldu, ne değişti? 
“Ülkenin neredeyse üçte biri iç savaş halinde, toplum her geçen gün kutuplaştırılıyor ve daha fazla ötekileştiriliyor” diyen Ünüvar, “Özgürlük, eşitlik, adalet gibi temel insan haklarının bırakın uygulanmasını, teorisi bile konuşulmuyor. Mülteci dramları, çevre katliamları, hapislere tıkılmış gazeteciler, işsizlik, ekonominin her geçen gün kötüye gidişi, yolsuzluklar, yoksulluk ve hemen kapımızda savaş tehlikeleriyle dolu dış politika iflası... Tüm bunlar her gün şehit edilen fakir fukara Anadolu evlatları ve geride bıraktıkları yürekleri yanmış anaların, eşlerin ve çocuklar gözyaşlarının altına saklanıyor. Sadece ocak ayında 36, 7 ayda 254 şehit verdik. Neden, ne oldu, ne değişti? O şehirler silah deposu haline gelirken, hendekler kazılırken neredeydiniz? Bunun hesabını kim verecek? Onların şehitlik kutsiyetine ve anaların gözyaşlarına sığınarak sahte milliyetçilik yapmak mı ‘milli şuur’?” ifadelerine yer verdi. 

“O hakikatleri öğrenecek bu halk”
Ünüvar, 400 vekil vurgusu da yaparak, “13 yıldır yönettiğiniz bu ülkenin, bugünkü halinin hesabını vermeniz gerekirken zeytinyağından betersiniz. O, bir vatan evladı için canımızı veririz, ancak sizler 400` ü alacaksınız diye biz askerin, polisin ve sivil insanların ölümüne göz mü yumacağız? Bugün insanlar ölmesin demeği linç kampanyasına dönüştürenler, söylemlerinizi ve yaptıklarınızı unutmayacak bu toplum. Korkutarak susturduğunuz insanlar, ikiyüzlü siyasetinizi ayan beyan biliyorlar. Sayın Hüseyin Çelik, ‘söyleyeceklerimiz kapıkulu trollerinin hoşuna gitmeyebilir’ diyor. Ne demek istiyor acaba? Şapka düştü kel mi görünüyor!!!! Sayın Arınç tam saat 17:25’te Cumhurbaşkanının Dolmabahçe mutabakatından önceden nasıl haberdar olduğunu paylaşıyor ve biz hala buzdağının sadece görüneni kadar bildiğimizi de biliyoruz. Bülent Arınç`ın da dediği gibi ‘Bu çınarın gölgesinde güneş görmemiş birçok hakikat var’ ne yazık ki gerçeklerin de kötü bir tarafı var, er geç gün yüzüne çıkıyorlar böyle. O hakikatleri öğrenecek bu halk” dedi. 
 
“Çanakkale halkı dezenformasyonun farkındadır”
Ünüvar, “Daha önce çözüm süreci diye başlattığınız ancak kendi milletvekillerinizin bile bilmediği, akil adamlarınızın ‘aldatıldık’ dediği sürece ne oldu? Gerek kamuoyunda gerekse sızdırılan belgelerde hükümetin her kademesindeki yetkililerimizin PKK, Öcalan`a dair söylediklerini her iki milletvekilimiz de sordu, cevabınız ne? Bilmek istiyoruz, vatandaş olarak. 2009`da aralarında 8 PKK`lının da içinde bulunduğu 34 kişinin Öcalan`ın talimatıyla geldik diyerek Habur`dan geçtiklerinde ‘dev barış gösterileri’ bunlar manşetlerini ve ‘güzel gösteriler’ söylemini unutmadık. Bugün bize (utangaç PKK`lı) diyen Sayın milletvekilimize (cesaretli PKK`lı)  mı diyelim? Bize yakışmaz ancak bu söylemi kendilerine iade ediyorum. Asla ve asla şiddeti, terörü çağrıştıran hiçbir imaya bile tahammülümüz olamaz, şiddetle kınıyorum. Kendi özgül ağırlıklı yol arkadaşlarınıza da yaptığınız gibi bizleri de itibarsızlaştıramazsınız. Çanakkale halkı ilmi, irfanı yüksek bir halktır, yapılan bu dezenformasyonun farkındadır ve popülist söylemlere karnı toktur. Onlar vatanperverliğin ne olduğunun 100 yıl önce kitabını yazdılar” dedi. 

“Artık yeter demeyelim mi?”
Ünüvar açıklamasını, “Sadece ve sadece daha fazla ölüm, gözyaşı, ayrımcılık, adaletsizlik olmasın demek suç mu? 6 ayda 254 asker ve polisimizi neden yitirdik, bunun hesabını sormayalım mı? Analar ağlamasın lafını siz deyince barış biz deyince bilmem ne utangacı mı oluyor? Bir ananın çocuğunun soğuk bedenini buzdolabında saklamak zorunda kalması nasıl bir travmadır, Empati yapmayalım mı? Bireysel hırsları gerçekleştirmek adına neredeyse her gün yapılan hamaset söylemlerinden, pilav lafından ikrah geldi. Irka, dine ve etnik kökene temellendirilmiş siyasetinizin her gün bizleri daha fazla yok ettiğini görmeyelim mi? İkiyüzlü, iki dilli siyasetinize artık yeter demeyelim mi? Kısacası Yurtta Sulh Cihanda Sulh diye haykırmayalım mı” ifadeleri ile tamamladı. 
(Seçkin Sağlam)
Paylaş