Geçen yıl Çanakkale’de başlayan, Diyarbakır, Antalya ve Çanakkale’deki genç kuşak gazetecileri, usta gazetecilerle buluşturan “Röportaj Atölyesi”, Mart ayında gerçekleşen Antalya buluşmasının ardından bu kez İstanbul’da yapıldı. Umut Vakfı, Konrad Adeneur Stiftung Vakfı ve Gazetecilik Geliştirme Derneği organizasyonunda İstanbul Taksim’de bulunan Point Otel’de gerçekleşen “Röportaj Atölyesi” buluşması, açılış konuşmaları ile başladı. Buluşmada ilk sözü, Umut Vakfı Kurucu Başkanı Nazire Dedeman aldı. Dedeman, “Röportaj Atölyesi çalışmasının, Çanakkale’den sonra ikinci ayağı da bildiğiniz gibi Antalya, üçüncü ayağı ise Diyarbakır’daydı. Çanakkale ve Antalya çalışması sizlerin katılımıyla başarı ile gerçekleştirildi. Ancak, bu ay içinde yapmayı planladığımız Diyarbakır Röportaj Atölyesi çalışmamızı, bölgede yaşanan gergin durum nedeni ile İstanbul’da yapıyoruz. Bu çalışmanın da başarılı olacağına inanıyorum” dedi.
İki gazeteci unutulmadı
Seminerimize Antalya, Çanakkale ve Diyarbakır’dan 35 gazeteci arkadaşlarımız katılıyor.
Ancak Diyarbakır’dan gelecek olan iki gazeteci arkadaşımız; maalesef biri sokağa çıkma yasağı nedeni ile diğer gazeteci arkadaşımız ise gözaltında olduğu için katılamadı. 2015’in son günlerini yaşadığımız bu dönemde Türkiye ve dünya, terör olayları, çatışmalar ile sarsılıyor. Bu çatışmalar ve çıkarılan savaşlar nedeni ile silah tüccarları, sermayelerine sermaye katıyor. Tanıklık ettiğimiz gibi insanlar göç yollarında perişan oluyorlar. Ülkemizin de içinde bulunduğu bölge bir kaos, bir şiddet sarmalı kıskacına alınmış durumda. İnsanlar isteseler de barış ve huzur ortamı içinde yaşayamıyorlar. Çıkan çatışmalar nedeni ile güvenlik güçlerimiz şehit oluyor, yurttaşlarımız ölüyor. İşte Ege Denizi’ni görüyoruz. Hemen her gün “Aylan Bebek” olayı yaşanıyor. Şiddet sarmalı içinde yaşamak zorunda kalan insanlar da mutsuzluk kıskacında. Artık, size ‘ülkemizde şu kadar bireysel silah var’ diye bir şey söyleyemeyeceğim. Yaşadıklarımıza şöyle bir dönüp bakın, her gün bireysel silahlarla kadınlar, insanlar ölüyor. Otomatik silahlar peynir ekmek gibi rahatlıkla satılıyor. Hemen herkesin evinde, pek çok insanın arabasının arkasında bir pompalı tüfek var, hem de ruhsatsız. Üzücü ama kültür ve aile yozlaşması yaşayan insanımızın bireysel olarak geldiği nokta bu” ifadelerini kullandı.
2016 dileği
Dedeman, sözlerini “Silahın olduğu yerde, şiddetin olduğu yerde acı vardır, mutsuzluk vardır. 2015’te çok acılar yaşadık, birçok eve terörün şiddetin ateşi düştü. Birliğe, bütünlüğe, dayanışmaya en çok ihtiyacın duyulduğu bir dönemi yaşıyoruz. 2016’nin, tüm silahların gömüldüğü, insanların evlerinde, yurtlarında, şiddetsiz, özgürcü yaşayabildikleri, mutlukla gülebildikleri, gazetecilerin gazetecilik yaptıkları için özgürlüklerinin kısıtlanmadığı bir yıl olmasını diliyorum” ifadeleri ile tamamladı.
“Çok güzel dostluklar kuruldu”
Konrad Adeneur Stiftung Vakfı Proje Yöneticisi Bekir Öncel ise Konrad Adeneur Stiftung Vakfı ile ilgili bilgiler verdi. Öncel, “Sizler burada, Diyarbakır, Antalya ve Çanakkale’de görev yapan gazeteciler olarak birbirinize dokunabiliyorsunuz, görüyorsunuz. Bu çok önemli. Ön yargıları kırmak, doğru bilgi akışına ulaşmak çok önemli. Resmi kanallardan gelmeyen haberlerle ilgili ‘sizin orada ne oluyor?’ diyebilmek çok önemli. Bu kanalın açık tutulması gerekir. Biz de bunun şahidi olduk. Çok güzel dostluklar kuruldu” ifadelerini kullandı. Konrad Adeneur Stiftung Vakfı Proje Yöneticisi Bekir Öncel vakfın yaptığı çalışmalar konusunda da ayrıntılı bilgilendirmede bulundu.
“Aklımız, vicdanımız ve yüreğimiz Diyarbakır’da”
Gazetecilik Geliştirme Derneği adına konuşma yapan usta gazeteci Ragıp Duran, “Bugünler çok karanlık günler. Bizim çocuklarımız, torunlarımız bugünleri, yani 2015 aralığını, bizim bugün 1915’i andığımız gibi anacaklar. Aklımız, yüreğimiz, vicdanımız, Cizre’de, Silopi’de Sur’da. Bugün Meltem ve Beritan da bu sebeplerle gelemediler. Korkunç şeyler oluyor memleketimizde. Biz bu atölye çalışmasını Diyarbakır’da yapmak istiyorduk, ama engellendi bu. Bizim Diyarbakır’da bu atölyeyi yapmamızı engelleyebilirler, ama ruhen ve konu olarak engelleyemezler. Dolayısıyla hem Çanakkale ve Antalya’nın gözden geçirilmesi hem de bütün konuların ‘savaş, kriz ve çatışma bölgelerinde’ üst başlığı altında işleyeceğiz. Mesleğimizin giderek olağanüstü kötü bir şekilde uygulandığını görünce çare olarak, haberi yasaklayan, röportajı yasaklayan, anlayışa karşı çalışma yapmak istedik. Bunu devam ettirmeyi de düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
Eğitimler yoğun geçti
Açılış konuşmalarının ardından eğitimlere geçildi. Röportaj teknikleri ile ilgili bilgiler veren Gazeteci-Yazar Celal Başlangıç, nasıl röportaj yazılacağı, röportaj yazma teknikleri konusunda usta röportajcıların örnekleri ile sunumunu gerçekleştirdi. Çanakkale ve Antalya seminerlerinin bilançosu/değerlendirmesi ve katılımcıların görüşlerini de alan Başlangıç’ın sunumu ilgi ile dinlendi. Başlangıç’ın ardından Gazeteci ve akademisyen Ragıp Duran “Dünyada ve Türkiye’de gazetecilikte yeni eğilimler, medya mülkiyeti, elektronik gazetecilik, yurttaş gazeteciliği, saray medyası” konusunda sunumunu yaparken, Doç. Dr. Ceren Sözeri, “Basın Özgürlüğü ve Etik” konusuna değindi. Doç. Dr. Sözeri’nin son dönemin en önemli sorunlarından biri olan ve medyada büyük yer bulan “Mülteci haberleri” ile ilgili olarak yaptığı sunum ise ilgi gördü. İlk günün son semineri ise Umut Vakfı Mütevellisi ve Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Fikret İlkiz tarafından gerçekleştirildi. Avukat İlkiz, “Medya hukuku, mahkemeler, davalar, muhabir ve editörlerin dikkat etmesi gereken hukuk kuralları” konusunda bilgilendirmelerde bulundu.
Genç kuşak gazeteciler, Beyoğlu semtini tanıdı
İkinci gün Röportaj konusu olan Beyoğlu/Pera`da rehber eşliğinde inceleme gezisine katılan genç kuşak ve usta gazeteciler, Beyoğlu ilçesinin tarihi geçmişine tanıklık ettiler. Taksim’den başlayıp, İstiklal Caddesi’ni Osmanlı dönemine ve daha eski zamanlara ait yapıları ve bu yapıların kullanımı konusundaki geçmişi öğrenen gazeteciler, kısa ama önemli tarihi bilgileri hayranlıkla dinlediler.
Eyleme de katılım sağlandı
Röportaj Atölyesi’ne katılan gazeteciler, Beyoğlu/Pera gezisinin ardından son dönemde artan gazeteci tutuklamalarına karşı olarak Türkiye Gazeteciler Sendikası tarafından düzenlenen, tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması talebini içeren basın açıklamasına da katılım sağlandı. Tutuklu bazı gazetecilerin eşleri, milletvekilleri ve gazetecilerin katıldığı basın açıklamasında pankart taşıyan genç kuşak gazeteciler, “Gazetecilik suç değildir, hapsedilemez” dediler. Eylemin ardından ise Röportaj Atölyesi katılımcıları “Haber, söyleşi, röportaj sunumunda kilit noktalar” konu başlığı altında usta gazeteci Tuğrul Eryılmaz’ın sunumunu dinlediler. Bu sunumun ardından ise ÇAD (Çanakkale – Antalya - Diyarbakır Kollektifi) bundan sonra neler yapılabileceği üzerine tartışma ve önerilerinden sonra atölye son buldu. Diyarbakır, Antalya ve Çanakkale’den İstanbul’a giderek Röportaj Atölyesi eğitimlerine katılın gazeteciler, şehirlerine döndüler… (Haber Merkezi)