yandexmetrikacounter
Çanakkale'nin hafızası Kent Müzesi | Çanakkale Olay

Çanakkale'nin hafızası Kent Müzesi

Çanakkale'nin hafızasını oluşturan Çanakkale Belediyesi bünyesinde faaliyet yürüten Çanakkale Kent Müzesi ve Arşivi, çalışmalarına devam ediyor. Çanakkale Kent Müzesi ve Arşivi Müze Koordinatörü Cevat İnce, Kent Müzesi'nin tarihi ve çalışmaları hakkında gazetemiz Çanakkale OLAY'a konuştu.

872

 

müze (2)_resize.JPG

Çanakkale’nin geçmişi hakkında bir çok belge, fotoğraf ve çeşitli verilerin yer aldığı Çanakkale Kent Müzesi ve Arşivi, yeni dönemde de çalışmalarına kaldığı yerden devam ediyor. Müze Koordinatörü Cevat İnce, müzenin tarihi, geçmişte gerçekleştirilen ve devam eden çalışmalar hakkında gazetemiz Çanakkale OLAY’a konuştu. Müzenin kuruluş sürecini anlatan İnce; “Çanakkale Kent Müzesi ve Arşivi kuruluş sürecine, karar verme aşamasından söz ederek başlamak isterim. Hepimiz biliyoruz ki özelikle yurdumuzda müzelerin kuruluş kararları ya bir kurum ya da bir kuruluşun idarecilerinin aldığı kararlarla gerçekleşir nadiren de bir koleksiyonerin çabaları sonucunda oluşur. Bizim müzemizin kuruluş karar süreci bu süreçlerden oldukça farklı gelişti. Kent müzesinin kuruluşuna yönelik talep tamamen bu yapılardan farklı olarak Kentlilerden geldi. Kentliler derken kent üzerine üreten ve kafa yoran insanların deneyimleri ve emeklerinden söz ediyorum. Bu deneyimler içinde özellikle korumacılık ve yerel tarih üzerine yaptığı çalışmalar süresince edinilen deneyimler sonucu bir kentte var olması gerekli kurumlar sıralaması yapılmaya başlansa ilk başlarda yer alması gereken kurumlardan biri de kent müzesi ve arşividir. Bu sonuca giden sürecin belirleyicisi olan ve şu anda aklımıza gelen Çanakkale`de gerçekleştirilen birkaç projeyi sıralarsak; kentin eğitim konularını araştırıldığı ve ‘Çantalar Elimizde Sergisi’ ile sonlanan ilk proje ardından kentin sokak adlarının kaynaklarının araştırıldığı ve sonuç ürünün ‘Sokak Adlarında Yaşayanlar’ adlı kitapla şekillendiği projeden söz edebiliriz. Bir avuç gönüllü ile başlayan bu projeler onlarca kişinin katılımıyla zenginleşmiştir. Katılımcıların profesyonel meslekleri ile güç verecekleri ilgi alanlarının içinde oluşturulan araştırma grupları kurularak araştırmalara başlanmıştır. Araştırma gruplarının ulaştığı bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi için yapılan ilk toplantı ortak tespit kentin belleğini oluşturan bilgilerin toplandığı bir kuruma ulaşılamaması olmuştur. Bu süreçte her kurumun kendi içinde bir arşivi olduğu öğrenilmiş ve bu arşivlerden istifade edilmek istendiğinde kurum arşivlerin de var olması gereken pek çok belgenin yangın, bina içi su baskınları ve kente özel Sarıçay`ın yarattığı sel baskınları gibi nedenlerle pek çok belgenin günümüze ulaşamadığı bilgisi ile karşılaşılmıştır. Kurumsal bilgi kaynaklarının bu durumuna karşın kişisel çabalar oluşturulan bilgilerinde yazılı kaynaklara dayalı birkaç bilginin tekrarı olmaktan öteye geçmediği görülmüştür” dedi.  


“Kentteki pek çok değişimin takibi”
Çanakkale ile ilgili bir çok verinin bir araya getirildiğini ifade eden İnce;  “Bunun yanı sıra kentin farklı fiziki ve sosyal değişimlerine tanıklık etmiş yaşlılarında tek tek aramızdan ayrılmış olduğu birinci kuşak yakınları da dahil olmak üzere kimse farkına varmamış, tüm birikimleri onlarla birlikte gitmişti. Bu süreçte birinci kuşaktan alınana ikinci ağızdan bilgilerin dahi bu gün kentteki pek çok değişimin takibi için önemli bilgiler içerdiği görülmüştür. Bu süreçte var olan bilgilerin bir araya getirilmesi de önemli bir başlangıç olarak değerlendirilmiş ve çalışmaya katılanlar bu konuda bir başlangıç yapmış olmanın hazzını yaşamıştır. Farklı projeler ile süreç devam etti ise de kurumsal bir yapı içinde örgütlenmeye dönüşememenin sıkıntıları başlamıştır. Takip eden zaman dilimi içinde de bir araya getirilen bilgilerin sonuç ürünlerinde yer alanların dışında kalanların kişisel arşivlere girdiği ve toplumun ortak kullanımından koptuğu gözlenmiştir. Bu çalışmalar içinde çok sık olarak bilgilerin bir merkezde nasıl toplanacağı sorgulanmış ve Kent Arşivi, Kent Müzesi, Kent Belleği Merkezi, Kent Kültür evi gibi farklı adlar altında fiziki mekan ve personel örgütlenmesi geliştirilmiş farklı yapılar üzerine değerlendirmeler yapılmıştır. Bu kapsamda Kent Müzesi ve arşivi kavramı üzerinde yoğunlaşılmış ve Çanakkale Belediyesi’nin bu önermeye sahip çıkması ile gerçekleştirilen toplantılar sonunda süreç gelişmiştir. Nasıl bir Kent Müzesi ve arşivi? sorusunun yanıtı aranırken Çanakkale Belediyesince Tarihi Kent dokusunun korunduğu kent merkezinde yıkılma tehlikesi taşıyan tescilli bir yapı satın alınarak restorasyon çalışmalarına başlanmıştır. Bu süreçte yapılan çalışmalar belediyenin ilgili müdürlüklerince yürütülmüştür. Projelerin kurul tarafından onarılmasından sonra restorasyon çalışmaları başlamış ve bina cephesine asılan panoda resmi olarak binanın Kent Müzesi ve arşivi binası olduğu duyurulmuştur” dedi. 
 
“Yöntem belirlenmeye çalışıldı”
Müzenin koordinasyonu için yürütülen çalışmaları aktaran İnce; “Ağustos 2008 tarihinde müze binasının restorasyonun tamamlanmasının ardından bundan sonraki sürecin uzmanlarından oluşan özerk bir kurul tarafından yürütülmesi kararı verilir ve Eylül 2008’in ilk haftasında bir çağrı çıkarılarak ilk toplantı gerçekleştirilmiştir. Bu toplantıda öncelikle hazırlanması gereken müze programı için altlık oluşturacak pek çok verinin eksikliği bir kez daha görüşülmüş ve mevcut duruma uygun yol haritası tartışılmıştır. İlk olarak müzenin kuruluş amacı ve hedef kitlesi üzerine görüşülmüş ve bu kapsamda kent müzesinin ilgi alanını oluşturan kentin fiziksel sınırları tespit edilmeye çalışılmıştır. İkinci başlık olarak müzenin koleksiyonunu oluşturma da izlenecek yöntem belirlenmeye çalışılmıştır. Bu süreç içinde müzenin kurulmasına yönelik mevzuat yeniden incelenerek resmi başvuru için hazırlıklara başlanmıştır. 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 24 ve 26. maddeleri gereğince hazırlanan ‘Özel müzelerin kurulmasına yönelik yönetmelik’ incelendiğinde başvuru için hazırlanması gerekli evrakları içinde müze envanter listesinin bildirilmesi söz konusu olduğu görülmüştür. Öncelikle 22 Ocak 2011 tarihinde çok genç yaşta yitirdiğimiz İletişim ve sahne sanatları tasarımı eğitimi almış ve kentteki grafik tasarımları öne çıkan Eyüp Görgüler’i rahmetle hatırladıktan sonra, diğer kurul üyeleri Arkeolog Dr. Veysel Tolun Sanat Tarihçi Alev Öz’ün ve Belediye Halkla İlişkiler Müdürlüğü`nde görevli Özlem Eryiğit’ten oluşuyordu” dedi.

“Özel müze olunması gerekiyordu”
Öncelikle müzenin kurumsal bir kimliğe dönüşmesi için çalışmalar yürüttüklerini ifade eden İnce; “İstenen tüm evraklar kısa sürede tamamlanmasına rağmen müzenin henüz bir koleksiyonu, koleksiyonu bırakın sergilenecek tek objesi yoktu. İlginç olan ise aynı kanun gereğince halktan obje toplamak için Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı bir koleksiyoner ya da özel müze olunması gerekiyordu. Bunun üzerine daha önce kurulmuş olan müzelerin bu süreçte izledikleri yol araştırılmıştır. Bu araştırma sonunda müze koleksiyonlarının ya bir koleksiyoner tarafından bağışlandığı ya da kurumsal demirbaşa kayıtlı envanterlerinden oluştuğu görülmüştür. Aynı yönetmelikte yer alan yeni bir madde ise yakın tarihli objelerden oluşan koleksiyona sahip müzelerin belediyelerce ruhsatlandırılmasına yetki vermesi idi. Bu durumda kuracağımız müzeye gelmesi beklenen objelerin tamamına yakını, yakın tarihli malzeme olacağı değerlendirmesi ile bu konuda incelendi. Ya müzemizi bu maddeye bağlı olarak ruhsatlandırarak faaliyete geçecektik ya da bir koleksiyoner bulmamız gerekiyordu. Fakat kentte ulaşmaya çalıştığımız koleksiyonerler ile köklü aileler ile yaptığımız görüşmelerdeki tepki öncelikle müzenin kurumsal bir kimliğe kavuşması üzerine idi. İkinci önemli yaklaşım ise belediye başkanlıklarının seçimle değişmesi söz konusu olduğu ve yakın bir tarihte de seçim olmasıydı. Mevcut yönetimin değişmesi durumunda yeni seçilecek yönetimin müzeye aynı hassasiyet ile yanaşıp yanaşmayacağı sorgulanıyordu. Bu süreçte en önemli konunun kentliye kurumsal güvence verecek yapılanmanın tercih edilmesi kararını verdik. Bu karar doğrultusunda izlenmesi gereken yol Kültür ve Turizm bakanlığınca verilen özel müze statüsünde faaliyet göstermekti. Genel müdürlükteki ilgili personeller ile yaptığımız görüşmeler sonunda ilk müracaatta bildirilecek koleksiyonun sayısal bir sınırı olmadığı ilk ulaşılan obje miktarının bildirilmesinin yeterli olduğu bilgisi ile müracaatımızı tamamladık. Bu sürece paralel olarak kentliye ulaşmak ve kuruluş sürecine katkılarını sağlamak üzere yapabileceklerimizi tartıştık” dedi. 

“Yeniden değerlendirdik”
Müze binasının teslim alınmasının ardından mekan kurgusunu yeniden şekillendirdiklerini ifade eden İnce; “Binanın teslim alınmasının ardından restorasyon projesinde yer alan mekan kurgusunu yürütme kurulu olarak yeniden değerlendirdik ve fiziksel müdahaleyi gerektirmeyen birkaç küçük değişiklikle uygulamaya başladık. Giriş katı, projede sergi alanlı olarak belirlenmişti bizde aynı alanı iki ayda bir kente dair bir konunun işlendiği sergilerin yapılacağı süreli sergi alanı olarak işlevlendirdik. Müze binasına giriş olarak düşünülen mekanı hediyelik eşya reyonu olarak işlevlendirirken müze girişini salona açılan kapılardan birinden planlayarak ziyaretçinin çıkış mekanı olarak hediyelik eşyaya reyonu olarak kullanmasını hedefledik. Aynı katta düzenlenen istirahat mekanı aynı zamanda kafeterya hizmetini verecek şekilde tasarladık. Binanın ikinci katının tamamı ise müzenin sürekli sergisine ayrıldı. Üçüncü kat bir toplantı salonu olarak işlevlendirilirken bu katta bulunan diğer bölümler de personel büroları ve depo ve arşiv olarak tasarlandı. Diğer odaların ise yönetim, uzmanların çalışma ofisi/eser deposu ve kentlilerin ve müze gönüllülerinin toplanarak kent üzerine toplantılar yapabileceği kent atölyesi olarak değerlendirilmesine karar verdik. Alınan bu kararları uygun olarak öncelikle bundan sonraki yürütme kurulu çalışmalarını binada yapma kararı alındı. Aynı kapsamda toplantı salonunun ihtiyaçları da tespit edilerek satın alınmaları gerçekleştirildi. Bu süreçte Kurumsal kimlik çalışmalarına paralel olarak müzenin sergi öyküsü ve dili de oluşturuldu. Bu süreçte oluşmuş bir koleksiyonumuz olmadığından objeye dayalı bir anlatım oluşturma imkanımız yoktu. Bu nedenle bir an önce halk ile ilişki kurulacak sistemler tartışılmış ve öncelikle kentliyi mevcut durumu ile müzeye çekecek etkinliklerin planlanmasına karar verildi. Bu kapsamda bu günde gelenekselleşerek devam eden Çarşamba etkinliklerinin yapılmasına karar verildi. Böylece her hafta çarşamba günleri akşam saat 18.00 ila19.00 arasında kentin faklı konuları üzerine çalışma yapmış akademisyenlerin sunuş yapacağı konferanslar ile kıdemli bir kentlinin kent üzerine anılarını paylaşacağı kent sohbetleri düzenlemeye başlandı” dedi. 
 
Açılış sergisi “Kentte Basın”
Müzenin açıldığı yıldan bu yana yürüttüğü çalışmalar hakkında bilgi veren İnce; “Kapılarımızı halka açtığımız günden bu yana aralıksız çalışmalarımız devam etmiş olup bu güne kadar 34 Konferans, 315 Kent Sohbeti, 14 Müzik Dinletisi, 16 adet Kent üzerine belgesel gösterimi ve 2 Tiyatro Atölyesi olmak üzere toplam 381 Çarşamba Etkinliği düzenlenmiştir. Diğer yandan her birinin kolaylaştırıcılığını, kentten ve de konunun içinde deneyimi olan birini üstlendiği 42 süreli sergi gerçekleştirilmiştir. Bu sergileri hatırlayacak olursak ilk sergi, kentin bilgilenmesinin yanı sıra aynı zaman hafızasını oluşturan arşivlere sürekli malzeme taşıyan bir kurum olarak yerel basın seçilmiş ve ‘Kentte Basın’ adı ile açılış sergimizi oluşturmuştur. Her yıl müzemizin kuruluş yıl dönümünde müzecilik üzerine belirlenen bir üst başlık altında yerel, ulusal ve uluslar arası katılımcıların katılımı ile Çanakkale Müzeler Buluşması, toplantı salonunda düzenlediğimiz kent üzerine etkinliklere paralel açılan Şeffaflık Tasarım Sergisi (19 – 24 Temmuz 2010), Çanakkale Troas Arkeoloji Buluşmaları  (15 – 30 Eylül 2010), Çanakkale`nin 100ü (17 – 30 Haziran 2011), Kent Silüetleri sergisi (4 Ekim – 14 Ekim 2011), Öyküleri ile Gelinlikler sergisi (10 Ağustos – 20 Ağustos), Şahmaran Sergisi (18 Haziran-18 Temmuz 2014), Çocuk İstismarına Dur De Kırkyama Sergisi ( Eylül 2016 31 Aralık 2016) başlıklı süreli sergiler, kent üzerine yapılan süreli sergileri röportajlarının yanı sıra farklı zamanlarda yapılan toplam 188 röportaj kaydı, Ali Haydar Önder Anadolu lisesi ile 2 proje (Kent Tarihini Tanıyoruz, COMENİUS projesi), Güney Marmara Kalkınma Ajansının katkısı ile düzenlenen Müze ve Eğitim programının yanı sıra, Çanakkale 2010 projesine lojistik ve mekansal destek, Osmanlıca Kursu - Üniversite Arkeoloji, Tarih Bölümü ve Eğitim Fakülteleri ile Topluma Hizmet Dersi Uygulaması için müze işbirliği, Sanat Tarihi Bölümü öğrencilerine staj imkanı, Çanakkale Troas Arkeoloji Buluşmaları - Çanakkale Yerel Gündem 21 ‘Eğitime Katkı Projesi’, Kent Konseyi, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü ile birlikte 3 yıl süren uzun süreli bir farkındalık projesi olarak Kadına Şiddet konusu işleyen ve ilgili yeni pekçok sivil toplum ve resmi kurumun katılımı ile genişleyerek devam etmektedir. Ortaklıkların yanı sıra özel eğitim kurumları ile koordineli müzede eğitim programları uygulanmıştır. Kurulduğumuzdan bu yana her yıl yükselen bir grafik ile müze ziyaretçimiz artmakta olup yıllara göre söyleyecek olursak; 2009 yılında 4 bin 918 kişi, 2010 yılında 5 bin 87 kişi, 2011 yılında 4 bin 959 kişi, 2012 yılında 11 bin 636 kişi, 2013 yılında 14 bin 808 kişi, 2014 yılında 1 Temmuz 2014 tarihi itibarı ile 11 bin 915 kişi, 2015 yılında 12 bin 581 kişi, 2016 yılında ise müzemizi ziyaret eden kişi sayısı ise 8 bin 966’dır” dedi.
(Şenol Güven)
Paylaş