‘MİT TIRları’ ile ilgili yayınladıkları haber ve görüntüler nedeniyle tutuklanarak Silivri cezaevine götürülen Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Cumhuriyet Gazetesi’nin Ankara Temsilcisi Erdem Gül’e Çanakkale’den de destek verildi. İskele Meydanı’nda bir araya gelen CHP, Emek Partisi, ÖDP, Komünist Parti, HDP gibi siyasi partiler, Çağdaş Gazeteciler Derneği, KESK, Çanakkale Tabip Odası ve Halkevi gibi demokratik kitle örgütleri ile Cumhuriyet Okurları Dündar ve Gül’e destek vererek, gazetecilik faaliyetlerinin suç olmayacağını, derhal serbest bırakılmaları gerektiğini ifade ettiler. Can Dündar ve Erdem Gül’e destek eylemine Çanakkale Belediye Başkanvekili Bilge Şimşek, Belediye Başkan Yardımcısı Rebiye Ünüvar, CHP Merkez İlçe Başkan adayı Avukat Erdal Gezen ve Kent Gönüllüsü Kadınlar da destek verdi
Cumhuriyet Gazetesi dağıtıldı
Çağdaş Gazeteciler Derneği, Çanakkale Tabip Odası, KESK, Halkevi ve Emek Gençliği’nin katılımı ile Mümtaz Pirinçciler Meydanı’nda üzerinde Can Dündar ve Erdem Gül’ün fotoğraflarının bulunduğu, ‘Özgür basın susturulamaz’ ifadesinin yer aldığı pankart açtılar. Burada Cumhuriyet Gazetesi dağıtan kitle, Can Dündar ve Erdem Gül’e destek verdiklerini, Cumhuriyet Gazetesi ile dayanışma içinde olduklarını ifade ettiler.
Donanma Aile Çay Bahçesi ‘Cumhuriyet Gazetesi’ni yasakladı!
Cumhuriyet Gazetesi’nin, Can Dündar ve Erdem Gül’e destek vermek amacıyla, sembolik olarak dağıtılmaya başlanmasının ardından, gazeteyi Donanma Aile Çay Bahçesi’ndeki yurttaşlara ulaştırmaya çalışan grubun önüne geçen bir kişi, çay bahçesinin sorumlusu olduğunu ifade ederek, “Bu gazeteyi dağıtamazsınız” dedi. Bunun üzerine tepki gösteren grup, “Burası halka açık bir yer, biz de gazeteyi dağıtacağız” dedi. İzin vermeyen çay bahçesi görevlisine bir tepki de yurttaşlardan geldi. Bazı vatandaşlar grubun yanına gelerek Cumhuriyet gazetesini aldı ve çay bahçesi sorumlusuna “Siz kim olduğunuzu sanıyorsunuz. Bizim bu gazeteyi okumamızı engelleyemezsiniz” dedi. Kısa süreli tartışmanın ardından grup, Donanma Aile Çay Bahçesi’nde gazete dağıtmadan Kordonboyuna doğru yürüyüşe geçti. Ellerinde Cumhuriyet Gazetesi ile yürüyen gruba çevredeki vatandaşlar da alkışları ile destek verdi. Bir süre Truva Atı önünde bekleyen grup, ardından basın açıklamasının yapılacağı İskele Meydanı’na gitti.
“Özgür olmayan toplumda, baro başkanı katledildi”
Çok sayıda yurttaşın katılarak destek verdiği basın açıklamasını Çağdaş Gazeteciler Derneği adına gazeteci Sermet Atadinç yaptı. Basın özgürlüğünün önemine dikkat çeken Atadinç, “Bugün, basın tarihi açısından kara bir gündür. Gazeteci arkadaşlarımızın, gazetecilik faaliyetleri nedeni ile tutuklandığı, özgürlüğün yok sayıldığı, diktatörlük uygulamalarının başladığı bir gündür. Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanması Türkiye’de basın özgürlüğünün olmadığının bir ifadesidir. Basın özgürlüğünün olmadığı bir toplumda özgürlük olmak. Özgür basın yoksa özgür toplum yoktur. Özgür olmadığımız, her gün yaşadıklarımızla son derece bellidir. Dün Can Dündar ve Erdem Gül’ü tutuklayanlar, hemen sonrasında tutuklamaya neden olan haber hakkında, soruşturma ile ilgili bilgiler verdikleri gerekçesiyle gazeteciler hakkında soruşturma açtılar. Can Dündar ve Erdem Gül, cezaevinde bulunan tutuklu 23 gazeteciyle birlikte Türkiye’de basının tutuklu hale getirildiğinin kanıtıdır.Özgür olmayan toplumda, bugün kontra güçler Diyarbakır’da Baro Başkanı Tahir Elçi’yi katletmişlerdir” ifadelerini kullandı.
“Gazeteciler gerçekleri yazmak zorundadırlar”
“Diktatörlük uygulamalarına her gün tanıklık ediyoruz” diyen Atadinç, kitleye “Susacak mıyız?” diye sordu. Alanda toplananlar ise “Hayır” cevabını verdi. Gazeteci Sermet Atadinç, “Bağıracağız, sokaklara çıkacağız, yazacağız, gerçekleri halka anlatmaya devam edeceğiz. Her gün, faşist uygulamalara tanıklık ediyoruz. İnsanlar sokak ortalarında katlediliyorlar, gazeteciler tutuklanıyor, en küçük bir muhalefet hakkında soruşturma açılıyor. Çanakkale’de de bunun örneklerini yaşıyoruz. Çanakkale’de demokrasi adına, muhalefet adına, karşı koyma adına, kim nerede en küçük bir demokratik hakkını kullanırsa, hakkında soruşturmalar başlatılıyor. Baskılar artık dayanılmaz bir noktaya geldi. Böylesi koşullarda mücadeleden başka bir seçenek yoktur. Birlikten, dayanışmadan, bir arada olmaktan, sırt sırta verip faşizmin uygulamalarına karşı çıkmaktan başka hiçbir alternatif yoktur. Gazeteciler, gerçekleri yazmak zorundadır. Gazetecilerin işi budur. Gazeteciler devletin bir takım uygulamalarının aklayıcısı değildirler. Gerçek neyse onları yazarlar. Can Dündar, Erdem Gül de bunu yapmıştır” şeklinde konuştu.
“Direnmekten başka çare yok”
Atadinç açıklamasında; “Can Dündar ve Erdem Gül, her geçen gün ülkeyi yangın yerine çeviren savaş kışkırtıcılarını ve savaş politikalarını gündeme taşımışlardır. Ama, yapmış oldukları haberler sonunda, daha o gün; ‘Bunun bedelini ödeyecek’ diyen siyasi iradenin yargıyla birlikte geliştirmiş olduğu operasyonla tutuklanmışlardır. Hukuk katledilmiştir, hukuk insanları ‘pes artık’ demektedirler. Gazetecilik kuralları gereği, 4 ay içinde hakkında dava açılmama kuralı çiğnenmiş, 5 ay geçmesine rağmen göstermelik bir dava ile tutuklanmışlardır. Bunlar, AKP hükümetinin, halka karşı, emeğe karşı yürüttüğü sömürü, zulüm düzenini devam ettirmek, adına yapmış olduğu uygulamalardır. Hep birlikte direnmekten başka bir çare kalmamıştır” ifadelerini kullandı.
“Dündar aleyhine yapılan karalama kampanyasını hatırlattı”
Atadinç, açıklamasını “Can Dündar, biliyorsunuz bu yıl 52’ncisi gerçekleştirilen Troia Festivali kapsamında “Homeros bilim, kültür ve sanat ödülü"nü alan gazetecidir. O gün buraya geldiğinde, AKP il başkanı, AKP Çanakkale milletvekili, onun hakkında dedikodular yaptılar, safsatalar ürettiler, yalancı olduğunu söylediler. Kim yalan söyledi, bugün ortaya çıktı. Bugün Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanması, onların yaptığı haberin doğruluğunun ispatıdır. Zaten Saray’daki irade de ‘silah olsa ne olur, olmasa ne olur’ şeklinde yapılan haberin doğruluğunu ortaya koymuştur. Dün ona yalancı diyenler, Çanakkale Belediyesi’nin vermiş olduğu ödülü karalamak adına iftirada bulunanlar, şimdi utansınlar. Ama onların utanacak yüzleri yok. Çünkü onlar insanlıklarını kaybettiler. Çünkü onlar, insanlık düşmanı uygulamaların temsilcileri olarak varlar. Can Dündar, festival nedeni ile gelmiş olduğu Çanakkale’de (Hakkımda soruşturma açılacaktır, belki tutuklanacağım, ama savaş suçu işleyen, silahları Ortadoğu’ya taşıyıp, halkları birbirine kırdıranlar gerçek suçlulardır. Onları takip edeceğiz, susmayacağız) demiştir. İşte bugün, o cezaevinde olsa da hep birlikte haykırıyoruz; faşizme karşı omuz omuza… Birlik ve dayanışma içinde, her alanda bu mücadeleyi sürdürmeliyiz, haykırmalıyız, bağırmalıyız. Can Dündar ve Erdem Gül içeriden çıkıp, yazılarını özgürce yazana kadar bu mücadele sürmelidir. Biz gazeteciler olarak söylüyoruz. Susmayacağız, yazacağız. Gerçekler devrimcidir, gerçekler kazanacak” ifadeleri ile tamamladı.
(Seçkin Sağlam-Burhan Mert Balcı)