Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Kaya, kolon kanseri konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla önemli bilgiler paylaştı. Kolon ve rektumun sindirim sisteminin kalın bağırsak kısmını oluşturduğunu belirten Kaya, bu bölgelerde gelişen tümörlerin kolon ve rektal kanser olarak adlandırıldığını ifade etti.
Doç. Dr. Kaya, Sağlık Bakanlığı verilerine göre kolon kanserinin Türkiye’de en sık görülen ilk beş kanser arasında yer aldığını, hastalığın genellikle 50 yaş sonrasında ortaya çıktığını ve ortalama tanı yaşının 63 olduğunu söyledi. Kadın ve erkeklerde görülme oranlarının birbirine yakın olduğuna dikkat çeken Kaya, “Kolorektal kanser, erken evrede tespit edildiğinde tedavi başarısı oldukça yüksektir” dedi.
Kolon kanserinin gelişiminde genetik faktörlerin, beslenme alışkanlıklarının ve yaşam tarzının önemli rol oynadığını vurgulayan Kaya, risk faktörleri arasında yaş, polip varlığı, ailede kolorektal kanser öyküsü, ülseratif kolit veya Crohn hastalığı, sigara kullanımı ve hayvansal yağ ağırlıklı beslenme gibi unsurların yer aldığını ifade etti.
Doç. Dr. Kaya, erken teşhisin önemine dikkat çekerek, “Kolon kanseri genellikle belirti vermeden ilerleyebilir. Bu nedenle 50 yaş ve üzerindeki bireylerin dışkıda gizli kan testi ve kolonoskopi gibi tarama yöntemlerini ihmal etmemeleri gerekir” uyarısında bulundu.
Hastalığın belirtileri arasında bağırsak alışkanlıklarında değişiklik, dışkıda kan, karın ağrısı, kilo kaybı, şişkinlik ve sürekli yorgunluk gibi semptomların yer aldığını belirten Kaya, bu tür şikayetleri olan bireylerin vakit kaybetmeden doktora başvurması gerektiğini söyledi.
Doç. Dr. Kaya, sözlerini şu ifadelerle tamamladı; “Kolon kanseri önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. Düzenli taramalar, sağlıklı beslenme, sigara ve alkolden uzak durmak, fiziksel aktiviteyi artırmak korunmada büyük rol oynar. Ağrı başlamasını beklemeden doktora başvurmak, erken tanı için en etkili adımdır” dedi.
Doç. Dr. Mustafa Kaya madde madde hastalık hakkında bilgilerde verdi
Kolorektal kanserinin kesin sebebi bilinmemektedir. Kolorektal kanser için bazı risk faktörleri vardır:
Yaş: Kolorektal kanser, genelde yaşlılarda görülür. Hastaların %90’ı 50 yaşından sonra tanı alır. Ortalama yaş 60’lı yaşlardır.
Polipler: Polip iyi huylu bir tümördür. Kolon veya rektumun iç duvarından kaynaklanırlar. 50 yaşın üzerindeki insanlarda yaygındır. Bazı polipler (adenomlar) kanserleşebilir. Bu durumda, kanserleşme riski nedeniyle polip çıkartılmalı ve düzenli aralıklarla kontrol edilmelidir. Poliplerin erken tanısı ve alınması, kolorektal kanser riskini azaltır.
Ailede kolorektal kanser öyküsü: Bir kişinin yakın akrabalarında (anne, baba, kardeş, çocuklar) kolorektal kanser öyküsü varsa bu hastalığa özellikle daha genç yaşta yakalanma riski artar.
Genetik bozukluklar: Belli genlerdeki değişiklikler kolorektal kanser riskini artırır. Herediter nonpolipozis kolon kanser (HNPCC) kalıtımsal (genetik) kolorektal kanserin en yaygın tipidir. Tüm kolorektal kanser vakalarının %2’sini oluşturur. HNPCC genindeki değişiklikler nedeniyle olur. Değişmiş HNPCC genli hastaların %75’inde kolorektal kanser gelişir, kanserin ortalama tanı yaşı 44’dür. Familyal adenomatöz polipozis (FAP) kolon ve rektumda kalıtımsal poliplerle karakterize nadir bir durumdur. APC adında özel bir gendeki değişiklikler sonucu olur. Tedavisi kalın bağırsağın tamamının çıkarılmasıdır. FAP tedavi edilmez ise 40 yaş civarında kolorektal kanser gelişir. FAP tüm kolorektal kanser vakalarının %1’den azını oluşturur.
Daha önceden kolorektal kanser geçirmiş olmak: Kolorektal kanser öyküsü olan bir kişide tekrar kolorektal kanser gelişebilir. Yumurtalık, rahim ve meme kanseri öyküsü olan kadınlarda kolorektal kanser riski artmıştır.
Ülseratif kolit veya Crohn hastalığı: Bağırsakta adı geçen iltihabi hastalığı olanlarda kolorektal kanser riski artmıştır. Bu kişilerde normal topluma göre 10 kat artmış risk mevcuttur.
Diyet: Hayvansal yağdan zengin, kalsiyum, folat ve liften fakir diyetle beslenenlerde kolorektal kanser riski artmıştır. Meyve ve sebzeden fakir beslenmek de riski artırır.
Sigara: Sigara içen hastalarda polip ve kolorektal kanser riski artmıştır.
Kalınbağırsak kanserlerinden korunmada tarama yöntemlerinin yanı sıra riski azaltıcı bazı basamaklar da mevcuttur. Örneğin fiziksel egzersiz, aşırı kilolardan kurtulmak, sigara ve alkol kullanmamak, yüksek lifli, düşük yağ içerikli gıdaları tüketmek bunlardan birkaçıdır.
Belirtiler;
Çoğunlukla bu belirtiler kansere bağlı değildir. Diğer başka sağlık problemleri bu belirtilere yol açabilir. Ancak bunlardan herhangi birine sahip kişilerin, erken tanı ve tedavi için doktora başvurması önerilir. Genelde kanserin erken dönemlerinde ağrı olmaz. Ağrı olmasını beklemeden doktora başvurmak kanserin erken tanısında önemlidir.
Diğer kanserlerde olduğu gibi kolon kanserleri de iyice büyüyene kadar belirti vermezler. Bu nedenle amaç, daha kanserde belirti yokken tümörü ortaya koymak olmalıdır. Belirtiler gelişmeden önce bir kişinin kanser için taranması poliplerin ve kanserin erken tanınmasında yardımcı olur. Poliplerin erkenden tanınıp çıkartılması, kolorektal kanseri önleyebilir. Erken tanı konulduğunda, kolorektal kanserin tedavisi daha etkin olabilir. Bu nedenle, 50 yaş üstündeki kişiler izlenmeli ve kolorektal kanser için artmış riski olan kişiler daha erken tarama programına alınmalıdır.
Risk gruplarına girmeyen hastalara, 50 yaşından başlayarak gaitada gizli kan taraması, 50 yaşın üzerinde ise en azından 5 yılda bir sigmoidoskopi, 10 yılda bir kolonoskopi yapılması önerilmektedir. Risk grubunda olan hastalardan; daha önce polip çıkarılmış olan hastalar bu işlemden sonra 1-3 yıl içinde tekrar kolonoskopi yaptırmalıdır. Anne baba gibi yakın akrabalarında kalın bağırsak kanseri tanısı konmuş olanlar 40 yaşından önce veya akrabasına tanı konulduğu yaştan en geç 8-10 yıl önce taramayı başlatmalıdır.
(ERHAN TAYLAN)