Metabolizmanın kamuoyunda bilinen algısından daha fazlası olduğuna dikkat çeken Medicana Sağlık Grubu Endokrinoloji Bölümü'nden Uzm. Dr. Aysel Mammadyarzada, "Metabolizma; vücudumuzun enerji üretimi, besinlerin işlenmesi, hücre yenilenmesi ve yaşamı sürdüren tüm biyokimyasal süreçlerin genel adıdır. Çoğu kişi metabolizmayı sadece 'kilo alıp verme hızı' olarak bilse de bu oldukça dar bir tanımdır. Eğer altta yatan bir hastalık yoksa ve kişi değişime açıksa, doğru yaşam tarzı düzenlemeleri ile sağlıklı ve dengeli çalışan bir metabolizmaya sahip olmak mümkündür" mesajını verdi.
Modern hayat çoğu zaman insanın kendini ihmal etmesine ve de sağlıklı yaşam dengesinin bozulmasına neden olabiliyor. Hal böyle olunca sağlıklı yaşamak için çeşitli yöntemlere başvuruyor, bunların bazılarında başarılı olabiliyor, bazılarında olunamıyor. Bu noktada sağlıklı yaşam için insanın ilk olarak neyi düzenlemesi gerektiği hakkında bilgi veren Medicana International İzmir Hastanesi Endokrinoloji Uzmanı Uzm. Dr. Aysel Mammadyarzada, metabolizma kavramını ele aldı. Uzm. Dr. Aysel Mammadyarzada, "Metabolizma; vücudumuzun enerji üretimi, besinlerin işlenmesi, hücre yenilenmesi ve yaşamı sürdüren tüm biyokimyasal süreçlerin genel adıdır. Nefes alırken, yürürken, düşünürken hatta uyurken bile metabolizma aktif olarak çalışır. Çoğu kişi metabolizmayı sadece "kilo alıp verme hızı" olarak bilse de bu oldukça dar bir tanımdır. Gerçekte metabolizma; enzimlerin, hormonların ve hücrelerin uyumla yürüttüğü çok sayıda kimyasal reaksiyonun toplamıdır. Metabolizma hızı; yaş, cinsiyet, genetik yapı, beslenme düzeni, kas kütlesi, fiziksel aktivite düzeyi gibi birçok faktörden etkilenir. Metabolizmanın hızını doğrudan ölçen net bir test olmamakla birlikte, metabolizma yavaşlığından şüphelenildiğinde insülin, tiroit ve cinsiyet hormonları başta olmak üzere bazı hormonlara bakılabilir" dedi.
Metabolizmanın; hormonlar, genetik yapı, yaşam tarzı, beslenme düzeni ve psikoloji durumların ortak yansıması olduğunu aktaran Uzm. Dr. Aysel Mammadyarzada, sağlıklı bir metabolizma için gerekenleri sıraladı. Doğru yaşam tarzına yönelik düzenlemelerle sağlıklı ve dengeli çalışan bir metabolizmaya sahip olunabileceğini aktaran Uzm. Dr. Aysel Mammadyarzada, "Sağlıklı bir metabolizma için; düzenli uyku, üç ana, iki ara öğün şeklinde dengeli beslenme, düzenli fiziksel aktivite, yeterli su tüketimi, gerektiğinde hormon ve kan tetkiklerinin yapılması, kişiye özel beslenme planı olmazsa olmazdır" diye konuştu.
Metabolizmanın çok sayıda hormonun ortak çalışmasıyla kontrol
edildiğini belirten Uzm. Dr. Aysel Mammadyarzada, "Bunlardan en
önemlileri: İnsülin, T3 ve T4 (tiroid hormonları), leptin ve
ghrelin, östrojen ve testosteron, kortizol. Dolayısıyla bu
hormonların herhangi birindeki değişim, metabolizma dengesini
doğrudan etkileyebilir" diye konuştu. İnsülin direncinin kilo
vermeyi zorlaştırdığının altını çizen Uzm. Dr. Aysel
Mammadyarzada, "İnsülin, glikozu hücrelere taşıyarak enerji
üretimini sağlar. Ancak uzun süreli yanlış beslenme,
hareketsizlik veya obezite insüline karşı direnç gelişmesine yol
açabilir. Bu durumda; hücreler insüline yanıt veremez, glikoz
kanda birikir, vücut daha fazla insülin üretir, insülinin yağ
depolayıcı etkisi artar. Sonuç olarak; kilo vermek zorlaşır,
karın bölgesinde yağlanma artar ve metabolik sendrom riskine
zemin hazırlanır. Bu nedenle insülin direnci sadece kan şekeri
yüksekliği değildir; tüm enerji dengesini bozan bir tablodur"
sözlerini kaydetti.
Öte yandan kadın ve erkek metabolizması arasında fark olduğunu da
aktaran Uzm. Dr. Aysel Mammadyarzada, sözlerine şöyle devam etti:
"Kadınlarda östrojen, erkeklerde testosteron metabolizma, yağ
dağılımı ve kas kütlesi üzerinde belirleyici etkiye sahiptir.
Kadınlar yağları daha çok kalça-uyluk bölgesinde depolar.
Erkeklerde ise yağlanma genellikle karın çevresindedir. Yaşla
birlikte hormon seviyeleri azalır. Menopoz ve andropoz
dönemlerinde metabolizma yavaşlayabilir, özellikle karın
bölgesinde yağlanma artabilir. Östrojenin düşmesi ise
kardiyovasküler riskleri artırabilir. Bu dönemlerde düzenli
beslenme ve fiziksel aktivite metabolizma sağlığı açısından
kritik önem taşır."
‘Metabolizma yavaşlaması' şikayetiyle kliniğe başvuran hastalarda sıklıkla hipotiroidi, insülin direnci, demir eksikliği, D vitamini eksikliği keşfedildiğini dile getiren Uzm. Dr. Aysel Mammadyarzada, sözlerini şöyle tamamladı: "Ancak metabolizma yalnızca hormonlara bağlı değildir. Aşağıdaki faktörler de önemli rol oynar: Genetik yapı, uyku düzeni, stres ve psikolojik durum, sık yapılan düşük kalorili diyetler, düzensiz beslenme, fiziksel aktivite yetersizliği, sosyo-kültürel alışkanlıklar Bu nedenle halsizlik, saç dökülmesi, cilt kuruluğu, kabızlık gibi belirtiler titizlikle değerlendirilmelidir. Aldığımız besinler enerjiye dönüştürülür. Ancak gereğinden fazla tüketildiğinde enerji depoları dolarak yağlanmaya yol açar. ‘Sık sık, az az yeme' yöntemi bazı kişilerde faydalı olabilir. Yine de önemli olan ana öğün-ara öğün düzeni ve her öğünde karbonhidrat, protein ve yağ dengesinin sağlanmasıdır. Uzun süreli açlık, stres hormonlarını artırarak kan şekerini yükseltebilir ve insülin dengesini bozabilir. Kafein, metabolizmayı geçici olarak hızlandırabilir; ancak günlük 3-4 fincanın üzerine çıkılmamalıdır. Besin takviyeleri yalnızca laboratuvar testlerinde eksiklik görüldüğünde önerilir. Gereksiz takviyeler beklenen faydayı sağlamaz."
(İHA)