cuneyt66@gmail.com
2025, Türkiye için unutulmaz bir yıl oldu. Ekonomik çalkantılar, siyasi gerilimler ve uluslararası krizler birbirine karıştı. Son bir yılda yaşananlar, özellikle Aralık ayının son haftasında patlak veren olaylar, sıradan vatandaşlar olarak gözlerimizde derin bir yorgunluk ve öfke yarattı. Uyuşturucu operasyonları, futbol dünyasındaki şike ve bahis soruşturmaları, belediye başkanlarına yönelik baskılar, Libyalı komutanların uçağının düşmesi, 11. yargı paketiyle binlerce suçlunun salıverilmesi, Akdeniz'deki gerilimler, Rusya ile karmaşık ilişkiler, asgari ücretin yetersizliği ve açlık sınırının yükselmesi... Bunlar, mafya ve organize suçun sıradan insan üzerindeki gölgesini büyüttü. Vatandaş, gündemin neden sürekli değiştirildiğini sorguluyor: Gerçek sorunları örtbas etmek için mi?
Son bir haftada, İstanbul merkezli uyuşturucu operasyonları gündemi sarstı. Ünlü isimler gözaltına alındı, Fenerbahçe Başkanı Sadettin Saran'ın saçında narkotik izi bulunmasıyla tutuklanıp adli kontrolle serbest bırakılması, spor ve eğlence dünyasını vurdu.
Galatasaray'ın eski yöneticisi Erden Timur dahil 24 kişi, şike ve bahis soruşturmasında yakalandı; bu, Türk futbolundaki yaygın yolsuzluğu gözler önüne serdi.
Belediye başkanlarına operasyonlar ise nedense hep muhalefeti hedef aldı: CHP'li belediyelerde yolsuzluk iddialarıyla 160'tan fazla tutuklama, İmamoğlu'na yönelik baskılar, "itirafçı ol ya da hapse gir" tehdidini akıllara getirdi. Gökçek ile ilgili iddialar yüksek sesle dile getirilirken, Mansur Yavaş’a soruşturma açılmasına izin verilmesi pek adil görünmedi…
Libya Genelkurmay Başkanı Mohammed al-Haddad ve 7 subayın öldüğü Ankara yakınlarındaki uçak kazası şüphe uyandırdı; kara kutu analizi sürüyor. Olayla ilgi pek çok soru ve pek çok şüpheli detay bulunmakta…
Akdeniz'de Yunanistan, Kıbrıs ve İsrail'in ittifakı, Türkiye'yi kuşatma altına aldı; hava sahası ihlalleri gerilimi tırmandırdı.
Rusya ile ilişkiler ikircikli: Ticaret 52 milyar doları aşsa da, Türkiye bağımlılığı azaltmaya çalışıyor; Karadeniz'de gemilere saldırılar tedirginlik yaratıyor.
İçeride ekonomi kan ağlıyor. Asgari ücret yüzde 27 artırılarak net 28.075 TL'ye çıkarıldı, ancak açlık sınırı 30 bine yaklaştı, yoksulluk sınırı 93 bin TL'yi geçti.
Milyonlar geçinemiyor; BİSAM raporları, dört kişilik ailenin temel ihtiyaçlarının 97 bin TL'ye yaklaştığını gösteriyor. Emeklilerin durumu da oldukça vahim boyutta…
Barış süreci bıçak sırtı, PKK silah bıraktı, Öcalan'ın çağrısıyla sözde ilerleme sağlandı, ancak "somut" adımlar bekleniyor. Sürecin nereye varacağı muamma…
Sıradan vatandaş “Güvenle nefes alamıyoruz" diyor; mafyalar, çeteler ve cinayetler korku salıyor. Mafyalar, "genç akım" gibi görülüyor; şeytana tapma, bebek cinayetleri gibi olaylar ahlaki çürümeyi işaret ediyor.
"Gündem değiştiriliyor çünkü gerçekler acı" diyenler de var; yolsuzluk, adaletsizlik ve pahalılık öfkeyi büyütüyor.
Peki, yeni yıldan ne bekleniyor? 2026'dan da umutlar sınırlı: Daha adil bir ekonomi, hukuk reformu, barışın kalıcılaşması ve uluslararası istikrar. Ancak durum pek umutvar değil, TÜSİAD bile "güven bunalımı" diyor.
Vatandaş, "umutsuz durum yok, umutsuz insanlar var" diyor; Cumhuriyet'in ışığıyla yüzleşmeyi bekliyor. 2026, belki de büyük hesaplaşmanın yılı olacak – ya dönüşüm ya da daha derin kaos.
Enseyi karartmayalım yine de biz… Hepimize uMUTLU YILLAR…