Toplum tarafından özellikle fiziksel özellikler üzerinden
dayatılan 'güzellik' ve 'kusursuzluk' tanımlarının bireylerde
ciddi özgüven kaybına, yetersizlik duygusuna yol açtığını
belirten Klinik Psikolog Özge Bilir, "Bu standartlarla birlikte
sosyal medyada idealize etme, hedef gösterme, alay etme,
aşağılama, dijital linç gibi önemli süreçler yaşanabiliyor. Bu
durum, özellikle ergenler ve genç yetişkinler üzerinde ciddi
etkiler oluşturabilir" dedi.
Psikolog Bilir, beden şekli, kilosu ya da görünümü nedeniyle
bireylerin sosyal medyada alay konusu olabildiğini; bu durumun da
özgüven kaybı, depresyon, sosyal izolasyon ve yeme bozukluğu
gelişimine neden olabileceğini ifade etti. Klinik araştırmaların,
sosyal medyanın olumsuz etkileri ve maruz kalınan psikolojik
şiddetin depresyon, anksiyete, yeme bozuklukları, beden
memnuniyetsizliği, sosyal kaygı, özsaygı düşüklüğü ve hatta
intihara varan ciddi bir tetikleyici unsur olduğunu ortaya
koyduğunu aktardı.
Sosyal medyada sürekli başkalarının 'kusursuz' fizikleriyle kıyas
yapmanın, kişinin kendi beden algısını bozabileceğine dikkat
çeken Bilir, "Sosyal medyada bedenler sürekli eleştirilmeye maruz
kalır. Özellikle kilolu bireyler ya da zayıf olmasına rağmen
‘yeterince iyi' bulunmayan kişiler hedef haline gelir. Bu durum,
bireylerin bedenlerinden utanmasına (body shaming) ve aşırı yeme
gibi kontrol davranışları geliştirmesine neden olabilir" diye
konuştu.
Sosyal medyada çoğu zaman filtreli ve photoshoplu yani gerçekçi olmayan içeriklerin doğal olarak algılandığına işaret eden Psikolog Bilir, bu durumun kişinin kendi bedeninden memnun olmamasına ve aşırı diyet, yeme kısıtlaması, kusma gibi sağlıksız beslenme davranışlarına neden olduğunu anlattı.
'Beğeni' ve 'yorumların' gençler için bir tür onay ve aidiyet aracı haline geldiğini vurgulayan Bilir, beğeni sayısının düşük olmasının ya da olumsuz yorumların daha fazla zayıflama isteği ve yetersizlik hissine neden olarak yeme alışkanlıklarını etkilediğini dile getirdi.
Tıbbi araştırmaların, sosyal medya kullanımı ile yeme
bozuklukları arasında anlamlı bir ilişki bulunduğunu aktaran
Bilir, "Özellikle Instagram gibi görselliğin ön planda olduğu
platformlar risk faktörüdür. Dijital zorbalığa uğrayan gençlerde,
anoreksiya ve bulimia semptomları daha sık görülmüştür.
‘Fitspiration' (fitness + inspiration) adı verilen, fit kalarak
iyi hissedilebileceğini paylaşan, pozitif görünen ancak dolaylı
olarak beden algısını etkileyen içerikler de yeme bozukluklarını
tetikleyebilir" dedi.
Yapılması gerekenlere de dikkat çeken Psikolog Bilir, medya
okuryazarlığı eğitimi, pozitif beden algısı eğitimi, dijital
zorbalıkla mücadele, psikolojik destek ve gerçeklik filtresinin
önemine işaret etti.
Son yıllarda dünya genelinde yükselen 'beden olumlama' hareketinin her bedenin değerli ve güzel olduğunu savunarak bu baskılara bir yanıt verdiğini kaydeden Bilir, "Bedenimiz, sadece başkalarına görünmek için değil; hissetmek, hareket etmek, yaşamak içindir. Sosyal medya gerçek değildir. Kendinizi oradaki ‘mükemmellik' standardına göre yargılamayın. Güzellik çeşitlidir, sağlıklı beden tek tipe indirgenemez. Bedeninize gösterdiğiniz şefkat, ruhunuza da iyi gelir" ifadelerini kullandı.
(İHA)