İnşaat Mühendisleri Odası Çanakkale Şube Başkanı Evren Değirmenci ile Çanakkale’nin deprem gerçeği konusunda bir röportaj yaptık. Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerindeki kentin deprem gerçeğini tüm boyutlarıyla ele alan röportajda en göze çarpan unsurlardan biri kent nüfusunun yaklaşık yüzde 30’luk bir kısmının riskli binalarda yaşıyor olduğu gerçeği…
“Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın etkisinde bulunan Çanakkale için deprem, ne yazık ki bir olasılık değil, bir gerçektir.”
Çanakkale’nin deprem riski nedir, nasıl hazırlanmalı?
Çanakkale, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın etkisi altında bulunan bir kenttir. Bu nedenle bölgemizin deprem riski taşıdığını söylemek yerinde olacaktır. Depreme karşı alınacak en temel önlemler; yapı güvenliği, planlı kentleşme ve mühendislik ilkelerine uygun denetim süreçlerinin titizlikle yürütülmesidir.
Her türlü inşai faaliyetin yerinde, mevzuata uygun biçimde denetlenmesi esastır. Bununla birlikte, yerel ve idari yönetimlerce yürütülecek bilinçlendirme çalışmalarıyla halkın afetlere karşı farkındalığının artırılması büyük önem taşır.
Toplanma alanlarının önceden bilinmesi, “deprem öncesi, esnası ve sonrasında nasıl hareket edilmesi gerektiği” konusunda hem bireysel hem kurumsal düzeyde hazırlık yapılması gereklidir. Depreme karşı dayanıklı bir kent ancak, mühendislik bilgisiyle birlikte toplumsal bilinçle inşa edilebilir.
Çanakkale’de hangi bölgeler deprem açısından bakıldığında daha riskli?
Özellikle zemin yapısı zayıf olan kıyı kesimleri ile çay yatağına yakın, alüvyon zeminli bölgeler ve kent merkezindeki bazı mahalleler daha yüksek deprem riski taşımaktadır. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ve Çanakkale Belediyesi tarafından hazırlanan Zemin Haritası çalışması, bu bölgelerin jeolojik özelliklerini ve risk düzeylerini bilimsel verilerle ayrıntılı biçimde ortaya koymaktadır. Bu veriler, kentsel planlama ve yapılaşma süreçlerinde dikkate alınması gereken önemli bir rehber niteliğindedir.
Tarihi alanlar zarar görebilir mi, önlem ne olmalı?
Elbette görebilir. Özellikle Troya, Kilitbahir ve Gelibolu Yarımadası gibi bölgelerde çok sayıda tarihi ve kültürel yapı bulunmaktadır. Bu alanların bazıları, olası bir depremde zarar görebilecek niteliktedir. Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı, Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü ve ilgili kurumlarca bu bölgelerde koruma amaçlı güçlendirme, bakım ve restorasyon çalışmalarının düzenli olarak sürdürülmesi büyük önem taşımaktadır.
Kentin yapı stokunun durumu nasıl?
Çanakkale’deki yapı stokunun yaklaşık %50’si, 1999 öncesi deprem yönetmeliğine tabidir. Kent nüfusunun yaklaşık %30’u ise bu binalarda yaşamaktadır. Bu durum, eski yapı stokunun yenilenmesinin ne kadar elzem olduğunu açıkça göstermektedir. Söz konusu binaların güçlendirme veya kentsel dönüşüm programlarına dâhil edilmesi, depreme hazırlık açısından büyük önem taşımaktadır.
Çanakkale’deki yapı denetimini yeterli görüyor musunuz? Nasıl geliştirilebilir?
Yapı denetimi sistemi son yıllarda önemli ölçüde gelişmektedir. Çanakkale’de de zemin iyileştirme ve inşaat kontrolü alanlarında olumlu ilerlemeler kaydedildiğini söyleyebiliriz. İMO Çanakkale olarak “Her binaya bir şantiye şefi” mottosuyla, binaların denetimine katkı sağlamak amacıyla çalışmalar yürütüyoruz. Sürecin bağımsız, şeffaf ve sürekli kontrol altında olması, bizim için en temel kriterlerden biridir.
Çanakkale’deki en önemli konulardan biri de kentsel dönüşüm. Sizce kentsel dönüşüm güvenli şekilde nasıl ilerleyebilir?
Kentsel dönüşüm, yalnızca mevcut binaların yenilenmesi değil, yapı güvenliği, dayanıklılık ve planlı şehirleşme kriterleri gözetilerek oluşturulacak yaşam alanlarının tasarlanması sürecidir. Bu süreçte, zemin etüdü, yapısal analizler ve risk değerlendirmeleri gibi bilimsel veriler temel alınmalıdır. Aynı zamanda halkın ve yerel paydaşların katılımıyla yürütülen dönüşüm projeleri, hem yapı güvenliğinin hem de sosyal sürdürülebilirliğin sağlanmasına katkı sunar. İnşaat mühendisleri olarak amacımız, her adımda güvenli, şeffaf ve ölçülebilir standartlarla kentsel dönüşümü gerçekleştirmektir.
Yerel yönetimler hangi önlemleri almalı?
Afet master planı hazırlanmalı, riskli bölgelerde imar planları gözden geçirilmeli ve yapı envanteri güncellenmelidir. Ayrıca yerel yönetimler afet eğitimlerini sürekli hale getirmelidir.
Çanakkale halkının deprem bilincinde bulunduğu nokta hakkında ne düşünüyorsunuz?
Farkındalık giderek arttığını söyleyebilirim. Toplumun her kesimine ulaşan, uygulamalı ve sürekli eğitimlerle bu bilincin güçlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Çanakkale’de de son yıllarda yapı güvenliği ve kentsel dönüşüm konularına yönelik farkındalığın belirgin şekilde yükseldiği gözlemlenmektedir. Bununla birlikte depreme hazırlık konusunda halkın daha meraklı ve öğrenmeye daha açık olduğunu söylemek mümkündür. Ayrıca mühendislik hizmeti almış her türlü binanın deprem davranışı olarak ve tasarım kriterlerine göre belirli ölçülerde sallanması normal olup, beklenen bir durumdur. Depremi en az hissedeceğimiz yapılar ise sismik izolatörlü yapılan yapılardır.
Sizce deprem eğitimi ve tatbikatlar yeterli mi?
Okullarda ve kamu kurumlarındaki tatbikatlar uzun süredir etkin şekilde yürütülmektedir. Bunun yanında, mahallelerde halkla yapılacak tatbikatlar büyük önem taşımaktadır ve bu konuya ağırlık verilmelidir. Deprem eğitimi konusunda da hem eğitim kurumları hem de yerel ve idari birimler gerekli özeni göstermelidir.
Riskli yapıların tespiti ve dönüşümündeki zorluklar neler?
En büyük zorluk finansman ve vatandaşın sürece güven duymamasıdır. Şeffaf, adil ve mühendislik esaslı bir sistem bu süreci hızlandırır. Ayrıca kentsel dönüşüm kanunun aksak ve eksik kısımları düzeltilmeli ve ülke genelinde acil dönüştürülmesi gereken yapıların önceliklendirmesi esastır.
Çanakkale’nin yapısına uygun bir kentsel dönüşüm nasıl olmalı?
Kentsel dönüşüm projeleri, kent kimliğini koruyan, yatay mimariyi esas alan ve çevresel uyumu gözeten tasarımlar olmalıdır. Yapısal güvenlik, zemin etüdü ve dayanıklılık kriterleri ön planda tutulurken, dönüşüm süreci Çanakkale’nin doğal ve tarihi dokusuna zarar vermeden planlanmalıdır.
Önümüzdeki yıllarda acil alınması gereken önlemler neler?
Yapı envanteri sürekli güncellenmeli, mikro-bölgeleme çalışmaları tamamlanmalı ve olası afet planları tüm kurumlarca uygulanabilir hale getirilmelidir. Kamu, özel sektör ve meslek odaları bu süreçte birlikte hareket etmelidir.
Büyük deprem sonrası hizmetlerin etkin sunulması için neler yapılmalı?
Afet sonrası toplanma alanları, geçici barınma ve lojistik altyapı önceden planlanmalıdır. Kurumlar arası koordinasyonun önceden kurulması hayati önem taşır. Il afet planları sürekli güncel olmalı ve bu planlar tüm ilgili kurum ve kuruluşların katılımıyla hazırlanmalıdır.
Uzun vadede neler yapılabilir?
Afet yönetimi bir plan değil, kültür haline gelmelidir. İdari ve yerel yönetimler, üniversiteler ve meslek odaları işbirliğiyle sürekli eğitim, denetim ve bilimsel planlama yapılmalıdır.
Katkıda bulunan: Esra Nur Çay
(HADİYE AYŞE İRİM)