7 Haziran seçimlerinin ardından ülkenin birçok il ve ilçesinde yaşanan sokağa çıkma yasakları, çatışma ortamı ve savaş politikalarına tepki göstermek amacıyla bu gün bir günlük “Grev”e çıkacak olan KESK Çanakkale Şubeler Platformu, konuyla ilgili olarak açıklama yayınladı. KESK’ten yapılan açıklamada; “Halkın barış isteğini haykırmak için 10 Ekim’de Ankara’da yapmaya çalıştığımız uyarı mitingi kana bulandı, isimlerini tek tek burada sıralamanın mümkün olmadığı, onur duyduğumuz 101 insan katledildi, onlarcası yaralandı. Dünya kamuoyunda lanetlenen bu cani saldırı açığa çıkartılıp tüm sorumluların yargı karşısına çıkartılması gerekirken, 10 Ekim Katliamı protestolarıyla ilgili bizlere soruşturma açıldı. Dünyanın başka bir köşesinde göremeyeceğiniz öyle bir hukuksuzluk ki bu, sendika yöneticilerimizin yanı sıra avukatlarımız da soruşturma kapsamına alındı. Doğu ve Güneydoğu’da uygulanan sokağa çıkma yasakları, ‘savaş hali’ni andıran askeri yığınaklar, okulların, hastanelerin ve devlet dairelerinin karargâhlara dönüştürülerek çatışmaların bütün bölgeye yayılmasıyla birlikte ilçeler, şehirler abluka altına alınıp boşaltılmakta, yüzlerce insan evlerinden alınarak kapalı spor salonlarına hapsedilmekte, çocuklar ve kadınlar hedef alınarak katledilmektedirler. İnsan cesetleri günlerce sokaklarda bırakılmakta, almaya çalışan yakınlarına ateş açılmaktadır” denildi.
Temmuz-Kasım arası 44 çocuk öldürüldü
Yapılan açıklamada; “Devlet, yaklaşık 3 bin 800 öğretmeni savaş boyutundaki operasyon öncesi hizmet içi eğitim adı altında ilçelerden çıkarırken 40 bin öğrenciyi kaderlerine terk etmekle ve sağlık emekçilerini hastanelere hapsetmekle çok tehlikeli bir mesaj vermiştir. Eğitim ve sağlık başta olmak üzere tüm kamu hizmetleri savaş düzenine göre yeniden dizayn edilmektedir. Siyasi iktidar, Türkiye’nin saygın emek ve meslek örgütlerinin tüm bu endişelerine, taleplerine ve çözüm önerilerine gözünü kulağını kapatarak tam aksini yapmakta yani savaş ve baskı politikalarını artırmakta, barış yanlılarına operasyonlar düzenlenmektedir. AKP iktidarının gözünü kan bürüyerek içeride ve dışarıda yaptığı tüm bu akıldışı politikaları sonucunda, dışarıda neredeyse kriz yaşamadığımız komşu kalmadı, içeride ise muhalif görülen her kesim baskı ve operasyonlarla sindirilmeye çalışıldı, düşman ilan edildi. Artık miting yapmanın, sokağa çıkmanın, hatta pencereden dışarıya bakmanın dahi ölümü göze almakla eşdeğer olduğu bir Türkiye’de yaşamaktayız! Hatta bırakın muhalif olmayı, akıl tutulması yaşadığımız bu süreçte, Temmuz’dan Kasım’a kadar 44 çocuğun öldürüldüğü, 52 çocuğun da yaralandığı medyada yer almaktadır. Bu bir ‘abartı’ sayılmasın!.. Türkiye’nin doğusunda il il, ilçe ilçe, mahalle mahalle, sokak sokak bu gerçeklik yaşanırken, Türkiye’nin batısında da muhalif olmak, bir gece yarısı yargısız infazlarda katledilmeniz anlamına gelmektedir” ifadeleri kullanıldı.
“Yaşasın halkların kardeşliği”
Açıklamada; “Biz umudun, insanı insan yapan gücünü de biliyoruz. Bir gün insanlık umudun bilinmeyen gücünü ortaya çıkaracak; adaletsizlikleri kökünden söküp atacak; insanlık açlıktan, yoksulluktan, aşağılanmaktan kurtulacaktır. Savaş isteyenler, katliam ve cinayetleri yaygınlaştıranlar şunu çok iyi bilsinler ki, bizler kardeşlerimizin elini sımsıkı tutacak, her koşulda birlikte olacak, birlikte mücadele edeceğiz. İki halkın birlikte yaşama umudunu yok etmeye çalışanlara inat, ortak geleceğimizi kurmak için daha da birbirimize kenetleneceğiz. Son kişi kalana kadar barış ve demokrasi mücadelesini sürdürmekten geri kalmayacağız. Gün, yaşananları seyretme günü değil, ‘içeride ve dışarıda savaş!’ çığlıkları atanlara karşı yüksek sesle ve cesaretle ‘Öldürülenler bizim çocuklarımız! Yaşasın halkların kardeşliği!’ diye haykırma günüdür. Gün, savaşı durdurma, barışı inşa etme günüdür. Bu nedenle diyoruz ki, yaşatmak için barışa ses ver!” ifadelerine yer verildi.
(Haber Merkezi)