sermet@canakkaleolay.com
İçdaş Firması ÇOMÜ bünyesinde Türkiye’nin en büyük ilahiyat fakültesini kurmak için destekleyici oldu. Bu karar ÇOMÜ ve kent açısından değerlendirildiğinde önem derecesi itibarıyla öncelikli tercihler arasında olmamasına rağmen siyasal çevrelere vereceği mesaj açısından ses getirecek bir tercih olmuştur. |
Üniversite kent ilişkilerinde böylesi yanlış tercihler ile, ileri adımlar atmak mümkün değil.
Bugün kent üniversite ilişkilerinde istenilen bir seviyenin olduğunu söyleyemeyiz.
Her iki taraf için de bu konuda çeşitli eksikliklerin olduğunu görüyoruz.
Üniversite kent ilişkilerinin gelişmesi ve bu anlamda üniversite kenti Çanakkale için atılacak adımlar karşılıklı olarak oluşturulacak katkılar üzerinden gelişecektir.
Her iki kesim de bu işbirliğinin tatminlerini yaşarak bizzat algılamalıdırlar.
Üniversitenin kent için yapacakları olduğu gibi, kentin de üniversite için yapacağı şeyler vardır.
Tam da bu perspektif ile olaya yaklaştığımızda Türkiye’nin en büyük ilahiyat fakültesi ihtiyacı kent için de, ÇOMÜ için de öncelikler sıralaması açısından; sonraki bir ihtiyaç olmasına rağmen İçdaş tarafından böyle bir fakültenin kurulması konusundaki girişim başka mesajlar vermektedir.
Keşke şu tribünlere oynama alışkanlığımızdan vazgeçip de öncelikli ihtiyaçlar için popülizmden uzak hareket etme konusunda bir disipline sahip olabilsek…
Türkiye’nin en büyük ilahiyat fakültesi dışında ÇOMÜ’nün çok daha öncelikli ihtiyaçları yok mu acaba?
Nedir diye sorsanız; hemen size tıp fakültesi hastanesi için yapılması gereklilikler konusunu söyleyebilirim.
İnşaatından tutun, teknik donanımına kadar birçok acil ihtiyaçlarının olduğu kesin.
Keşke ÇOMÜ yönetimi bu konuda İçdaş firmasını yönlendirebilseydi…
Bu yanlış seçimin aynı zamanda şöyle olumsuz bir etkisinin de olduğunu unutmayalım.
Gerçek ve öncelikli ihtiyaçlar dışında böylesi siyasi mesajlar içeren yardımlar temelindeki “dayanışma” kentin sahip olması gerekli dayanışma duygularını da zayıflatıyor.
Doğal olarak böylesi yardımlar örnek teşkil etmiyor, özendirici olmuyor…
Bu tip yardımların tribünlere oynama noktasındaki hareketler olduğu çok net bir şekilde anlaşıldığından ‘şimdi bu da nerden çıktı , her şey bitti de Türkiye’nin en büyük ilahiyat fakültesine mi sıra geldi’ algısı toplumda yayılınca gerçek ihtiyaçlar noktasındaki duyarlılık yok olup gidiyor.
Ben kamuoyunun bu konudaki yaklaşımı ile ilgili olarak böyle bir algının oluştuğunu düşünüyorum.
Keşke ÇOMÜ yönetimi daha öncelikli ihtiyaçlar konusunda İçdaş’ın tavrını yönlendirebilseydi.
İşte o zaman, gerçekçilik ve samimiyet adına önemli bir adım atılmış olabilirdi.
Bunun da kent üniversite ilişkilerinin gelişmesine zemin hazırlayacak faydalı bir girişim olabileceğini düşünmekteyim.
Neyse, Türkiye’nin en büyük ilahiyat fakültesininin ÇOMÜ’de olmasına sevinecekler olacaktır, onlar için hayırlı olsun.
Ama şunu unutmayalım ki; bilimsel gelişme, duygular ile olmaz.
Bilimsel gelişme gerçeklere ve somut olgulara dayanır.
Türkiye’nin en büyük ilahiyat fakültesi ÇOMÜ’nün gerçeği değildir.
ÇOMÜ henüz genç bir üniversite olarak çok daha acil ihtiyaçlara sahiptir.
Yok ilgili firma, ilahiyat fakültesi diye tutturmuşsa da ne diyelim.
Ağanın eli tutulmazmış… |