Engelli bireyler ayrıcalık değil, farkındal | Çanakkale Olay

Engelli bireyler ayrıcalık değil, farkındalık istiyor!

Çanakkale’de 8 binden fazla engelli birey bulunuyor. Her birinin talepleri, kent için fikirleri var… Engelliler, Çanakkale’de yaşarken kentin yapısından dolayı zorluk çekiyor. Peki engellilerin Çanakkale’den talepleri ne? Fahrettin Acar ile Çanakkale OLAY olarak röportaj gerçekleştirerek engelli bireylerin talep ve sorunlarını dile getirdik.

1769

Kendinizi tanıtır mısınız?

Ben Fahrettin Acar, doğma büyüme Çanakkaleliyim. 28 yaşındayım. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Gazetecilik bölümü mezunu aynı zamanda Gazetecilik Yüksek Lisans Bölümü öğrencisiyim. Şu anda tez çalışmalarım devam ediyor. Bunun dışında doğum sırasında gerçekleşen çocuk felci durumundan muzdaripim. Çanakkale için faydalı olmaya çalışıyorum.

Üniversitede engelli bireylere sağlanan olanaklar nasıl? Çektiğin zorluklar neler oluyor?

Üniversitede bir engelli birey olarak, lise ve ilkokul gibi diğer eğitim kurumlarıyla kıyasladığımda en rahat ettiğim kurum. Bu konuda üniversitenin hakkını vermem lazım. Muhatapların olayların farkında oluyor. Bazı şeyleri anlatmak, dert anlatmak daha kolay.

Üniversite sorun diyebileceğim şey; dediğim gibi üniversitede bir engelli olarak ekstra bir zorlukla karşılaşmadım. Ama engelliler üzerine özel bir çalışma yapmak konusunda özel bir eğilim durumu da görmedim. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin özel bir engelli öğrenci birimi var. Bu engelli biriminde görev yapan her görevli ya da hoca iyi niyetle çabalıyorlar. Ama yılda bir ya da iki etkinlik yapılabiliyor. Üçüncü etkinlik pek mümkün olmuyor. Mesela en sık yaptığımız etkinliklerden biri; üniversitede herhangi bir üst düzey yetkili değiştiğinde ona hoş geldin kahvaltısı düzenleniyor. O hoş geldin kahvaltısında yeni göreve başlayan kişi “Talep ve istekleriniz var mı?” diye sorar. Ben şu ana katıldığım her toplantıda “Farklı birimlerde eğitim gören engelli öğrencileriniz var, bunların ulaşımı için bir servis benzeri çalışma yürütebilir. Sonuçta sayımız bir elin parmağını geçmiyor. Buna dair bir destek verilebilir” dedim. “Çok iyi bir öneri” dendi, sırtım sıvazlandı orada bitti konu. Böyle durumlarda engelli bireyler yeri geldiğinde konuşan konu mankeni gibi oluyor.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi dışında daha genel de konuşalım. Yollar, kaldırımlar gibi birçok sorun var. Engelli bireyler için çalışmalar yürütülüyor. Bu çalışmalardan ne kadar faydalanabiliyorsun?

Burada direkt bir akademik çalışmaya atıf yapacağım. Ebru Kanyılmaz’ın “Engelli Bireylerin Çalışma Yaşamında Karşılaştıkları Sorunlara Yönelik Nitel Bir Araştırma: Çanakkale Örneği” üzerinden incelediği bir akademik çalışması var. Bu çalışmada verilen istatistiğe göre 2018 yılı itibariyle Çanakkale’de toplam engelli sayısı 8 bin 732. Bu engelli sayısının olduğu yerde, ailesiyle beraber engellilere dair meselelerden etkilenen kişi sayısı 40 bin civarında demektir. Buradan baktığımızda engelliler Çanakkale’de çokta hak ettikleri değeri alamıyorlar. Engelliler Günü’nde bir kahvaltı, yeri geldiğinde “Onlara çok değer veriyoruz” tarzında sırt sıvazlama cümleleri…

Ama mesela, aynı çalışma kapsamında Ebru Hanım’ın yüz yüze konuştuğu Ümit Burunlular bir istatistik veriyor. Diyor ki “Çanakkale’deki engellilerin ortalama 3000’i istihdama uygun” Peki bu istihdam kaç kişiye sağlanıyor, durum belli. İnsanlar engelli bireylerin dışarıya çıkabileceğine inanmadığı için o konuda yardımcı olmayı tercih etmiyorlar.

Hizmetler konusunda da şöyle söyleyeyim; Çanakkale şehirleşme açısından çok fazla eksiği var. Bizim kaldırımlarımız bırakın engelliyi yaşı biraz ilerlemiş, diz ağrısı çeken engelli olmayan bir vatandaş için bile işkence. Çünkü bizim kaldırımlarımız hem çok dar hem düzensiz. Şehir büyüyor, ama kontrolsüz büyüyor. Bu kontrolsüz büyümeden de en çok zararı engelliler görüyor.

Kurum bağımsız bir şekilde insanların engelli bireylere yaklaşımı nasıl oluyor?

İnsanların bana yaklaşımı konusunda hakkını vermem lazım. Durum iyiye gidiyor. Ben daha çocukken, akıl veren, “Şöyle yap” diyen ya da acıyan çok vaka var. Ama artık bunların sayısı azaldı. Daha spesifik bir şey anlatayım. Sene 2004 yılı sanırsam, ilkokul 2’nci sınıfa gidiyordum. Okuldan bir veli, direkt yanıma yaklaştı ve “Engellilere uygun bir okul açılmış, oraya geç istersen” gibi bir öneride bulundu. Bunun sebebi de, ben beden eğitimi derslerine katılamadığım için beni top bekçisi yaparlardı. Top isteyenlere top vermek ya da topların geri geldiğini kontrol etmek gibi görevim vardı. Bir gün beden eğitimi dersinde bizim sınıftan olmayan bir çocuk geldi ve top istedi. Ben de “Bunlar bizim sınıfın topu, ben sana vermem” dedim ve vermedim. Bu çocuk bunu annesine anlatmış, annesi de gelip bana bu tavsiyede bulunmuş. Ben de kalmaya devam edeceğimi, ilgilenmediğimi söyledim. O da “Senin iyiliğini düşündük, hata mı ettik?” gibi bir cümle kurdu. Ben de “Siz bu duruma alışın” dedim.

İnsanlar engellilerin görünür olmasına alışkın olmadığı için gördüklerinde nasıl davranacaklarına dair hiçbir fikirleri yok. Bazısı gerçekten art niyetle, bazıları da bilmediğinden çok saçma şeyler yaşanabiliyor.

İnsanlar “Engelli bireylere nasıl davranacağını bilmiyor” dedin. Peki sen, bir engelli birey olarak insanların sana davranmasını istiyorsun?

Olayın özü aslında şu; ben toplumsal hayatı normal bir şekilde yaşamaya çalışıyorum. Sinemaya gittiysem, tek beklentim parasını verdiğim filmi izlemek. Maça gittiysem maçı izlemek. Benim yapmak istediğimi yapmama ekstra zorluk çıkarmayıp, ben yardım istersem yardım etmeleri yeterli. Benim adıma benden daha fazlasını düşünüp benim alanıma müdahale edilmesine gerek yok. Bu çok önemli. Çünkü ben, birisi yanıma geldiğinde “O şekilde yardım etme, böyle yardım et” diyorum. Bana kızıyorlar, “Ben sana yardım etmeye geldim” diye. Hâlbuki ben ona kızmıyorum.

Genel olarak söylemek istediğin bir şey var mı?

Çanakkale genelinde yapılması gereken ilk şey, engellilerin bu kentteki varlığını kabul etmek ve desteklemek. Kabul etmek ve desteklemekten kastım ne? Kentle alakalı bir şey yaparken, kentin genelini değil engellileri düşünün. Çünkü bir engellinin kolaylıkla yapabildiği bir şeyi engelli olmayan birisi zaten yapar. Ama engelli olmayan birinin kolaylıkla yapabildiği bir şeyi bir engelli yapamıyor. O yüzden kentle alakalı bir şey planlarken lütfen engellilere öncelik verin. Lütfen öncelikle engellilerin rahatını düşünün. Çünkü bir engellinin rahat ettiği bir durum sizin aleyhinize olmaz.

Engelliler olarak bizim yılda bir rapor yeniletmemiz gerekiyor, engel durumumuzun sürdüğü ve tedavi almaya devam etmemiz gerektiğini devlete kanıtlamamız gerektiği için. Bunun için rehberlik araştırma merkezlerine gideriz, bize randevu verilir. Orada fizyoterapist kontrolünde raporumuzu alırız ve devam eder. Bu kağıt üzerinde çok iyi sistem ama Çanakkale’de bazı sorunlar var. En başlıca sorun, Çanakkale’de rehberlik araştırma merkezinin kendine ait bir binası yok. Kendi bünyesinde çalışan fizyoterapisti de yok. Rehberlik araştırma merkezinin merkezi Mehmet Pehlivan Mesleki Eğitim Merkezi’nin içinde dönem dönem aktif ama kalıcı bir binası yok. Birkaç ay önce gittim, bana randevu verdikleri tarihte fizyoterapist bulamadıkları için görüşme yapamadık. Görevlendirme ile gelen fizyoterapist tek gün müsait olduğu için herkesi o güne yığmışlar. Rehberlik araştırma merkezinin kendine ait bir binası olması lazım, buna lütfen öncelik verilsin.

Engelli anlamak ve dinlemek istiyorsanız eğer, bunu engelliler adına konuşanlardan değil bunu bizzat engellileri dinleyerek yapın. Bizzat engellileri dinlemenin en kolay yolu nedir? Bizzat engellilere ait açabileceğiniz alanlar yaratmaktır. Bir engelli istişare konseyi kurulsun, bu istişare meclisinde Valilik, Belediye temsilcisi, farklı engel türlerinden engelliler ve fizyoterapistler bulunsun. Bunun bir ihbar hattı bulunsun. Burada amacımız ne? Engellilerin kendilerine ait dertlerini doğrudan anlatabilecekleri bir mecra olması. Çünkü inanın bana bir engelli bir şey anlatmak istediği zaman Çanakkale’de muhatap bulamıyor. Kendimize ait hızlı ulaşabileceğimiz bir muhatap yaratılırsa eğer, engelli açısından Çanakkale’yi daha iyi bir yer yapabiliriz. Ve o zaman gerçekten Çanakkale barışın kenti olur.

(ESRA GÜLLER)
Paylaş