Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'nde yaşanan otel faciasında kızını
ve torununu kaybeden acılı dede Yusuf Yaman, "Onlara verilecek en
büyük ceza, ellerindeki mal mülkün alınıp çocukları ve
torunlarıyla birlikte devlete teslim edilmeleri olur. Çünkü böyle
aileler düzgün bir nesil yetiştiremez. En ağır ceza bu olur diye
düşünüyorum" dedi.
Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki Grand Kartal Otel'de 21 Ocak'ta
çıkan yangın, 36'sı çocuk 78 kişiyi hayattan koparmıştı. İş adamı
Rıfat Doğan'ın eşi Ceren Yaman (45) ile kızı Lalin de (16) bu
faciada yaşamını yitirdi. Yangın faciasında kızı Ceren Yaman ve
torunu Lalin Doğan'ı kaybeden acılı dede Yusuf Yaman,
açıklamalarda bulundu.
"Bütün savunmaları yalan üzerine kurulmuş"
Sanıkların ifadelerinin yalan üzerine kurulduğunu söyleyen Yusuf
Yaman, en azından bir özür beklediklerini dile getirdi. Yaman,
"İlk ifadelerinde, bütün çalışanlar, patronlar da dahil, hepsi
yalan söylüyorlardı. Yani bütün savunmaları yalan üzerine
kurulmuş. Biliyorduk. Biz bu memleketin çocuğuyuz. Ne olursa
tahmin ediyoruz ve daha sonra tahmin ettiğimiz yüzde yüz doğru
çıktı. Benim çocuklarımla aynı katta olan Emir Aras, genel müdür,
yani resmen çoluğunu çocuğunu alıp kaçmış. Böyle olduğunu da
biliyorduk. 78 canımız gitti. Yiğitlik yapsalardı da her şeyi
itiraf etselerdi. Vicdanlarda daha rahat ederlerdi. En azından
derdik ki ‘ya insanoğludur, hata yapmışlardır, işte bir bakıma
özür de dilediler.' O zaman insan olarak acırdık. Onlara da
acırdık. Ben şunu söylüyorum, hem kötülük etme hem hıyanet etme.
Kime kötülük ettiler? Bütün topluma kötülük ettiler. Bütün
memlekete hıyanet ettiler. Turizme ihanet ettiler. Başta Bolu
olmak üzere, Bolu turizmine çok ciddi bir hançer sapladılar.
Yetmedi, Türkiye turizmine çok ciddi bir hançer sapladılar.
Yetmedi, dağ turizmine çok ciddi bir hançer sapladılar" dedi.
"Aile olarak biz onlara (otel sahipleriyle) çok
yakındık"
Halit Ergül'ün ailesiyle çok yakın olduklarını belirten Yaman,
yangın olmadan önceki akşam Emine Ergül'le kızının beraber
olduğunu söyledi. Doğan, "Benim çok özel bir konumum vardır.
Bolu'daki arkadaşlar beni bilir. Kartalkaya Turizm Merkezi'yle
ilgili geçmişte siyasette bulunduğum zamanlar, 80 kilometrelik
yolu Kartalkaya yolunda 28 kilometreye indirten siyasi irade
bendim. Orayı, o yolu, orman yolunu ben turizm yolu hâline
getirttirdim. Ona göre işlettim. Ben teknik bir adamım. 12 sene
Anavatan Partisi döneminde il başkanlığı yaptım. Bolu'ya hep
hizmet ettim. Sektörlerden birisi turizmdir; kalkınmada turizme
çok önem verdim. Ve bunun geçmişi de ta 65'lere dayanır. Babamın
da orada ormancı olması nedeniyle o bölgede çalışan birisi olarak
da orada ilk keşifleri yapanlardan birisidir babam da. Yani aile
olarak biz onlara çok yakındık. Birbirimizle görüşüyorduk,
konuşuyorduk, tanışıyorduk. Çocuklarımızla tanışıyordu. O gece
bile kızımla Emine Ergül Hanımefendi aynı masada, aynı lobide
beraber oturup sohbet etmişler" diye konuştu.
"Bolu'yu da bana verseler benim torunumu, evladımı geri
getirmez"
Mahkemede alınacak kararın en azından yüreklerine su serpeceğini
belirten Yusuf Yaman, "Yani vicdanları nasıl el verdi? İnsan
yani, tamam, 78 çok kıymetli ama sana emanet edilmiş. Benim
damadım onlara gitmiş, emanet etmiş. Ya uyarın, başka şey
istemiyoruz. Yani bizim çocuklarımızı uyarın, diğer misafirleri
de uyarın. Onlar size emanet. Bu emanete nasıl hıyanetlik
ediyorsunuz? Yani varlığı ön plana çıkarıp canı geri plana itmek
ne demek? Bunun tarifini yapmak mümkün değil. Mahkeme de bunun
üzerinde zaten. Bütün ispatlar, bütün çalışmalar, avukatlarımız,
şahitler, yalancılar da dahil itiraf etmek zorunda kaldılar.
Anlaşıldı ki ‘olası kast' denen şey, hukuk diliyle, ben çok fazla
konuşamam ama kesinleşti gibi sanki. O zaman bunlar gereken
cezayı alacaklardır. Ne alırlarsa alsınlar, Bolu'yu da bana
verseler benim torunumu, evladımı geri getirmez. Ama en azından
yüreğimize bir su serper. Onların yaptıkları yanına kâr kalmamış
olur. Bütün vefat eden kardeşlerimize, ben kendi evlatlarıma
yaptığım duayı onlar için de yapıyorum. Vicdanen yapıyorum. Ve
onlar da bizim evladımız yani. Onlar da bizim çocuğumuz, onlar da
bizim kardeşimiz. İnanılmaz bir kötülük yaptılar. İnsanlığa
inanılmaz bir kötülük yaptılar. Bu kötülük onların yanına kâr
kalmamalı. Bu mal onlara harammış. Bu mal harammış. Helal mal
olsaydı o mala sahip çıkarlardı. Bunlar da başımıza gelmezdi diye
düşünüyorum. Sonuç, bugün çıkacak bir ara karar verilecek.
İnanıyorum ki bu ara kararda heyeti umumiye gerekeni yapacak.
Herkesin de beklentisi bu. Onlar da bundan sonraki duruşmalarda,
kararlarda da gerekli cezayı görecekler. Buna inanıyoruz. Böyle
düşünüyoruz. Böyle bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
"Torunları ve çocukları devlete verilmeli, en büyük ceza
bu olur"
Otel yöneticilerin kaçmak yerine oteldeki vatandaşlara haber
verselerdi bugün bunların yaşanmayacağını kaydeden Yaman, "Bütün
konuşmalarımızda kendimizi zor tuttuk. Hep ağladık. Onların bu
yalanları üzerine de daha çok hırpalandık. Daha çok üzüldük.
Dediğim gibi keşke yalan söylemeselerdi, dürüstçe itiraf
etselerdi. Belki bu ağlayan insanlar vicdanen biraz teskin
olurlardı. Yani derlerdi ki ‘insanoğludur, hata yapmışlar. Yani
biz de bu hatanın üzerine daha ne diyelim ki? Canımız yanıyor
zaten ama bizim onlar bu düşüncelerimize, bu duygularımıza da
ortak oluyorlar.' derdik. Ama baktık ki hep yine yalan üzerine
konuşuyor. Yalan üzerine kurulursa bu düzen böyle gitmez. Yani bu
sonuna kadar götüremezler. Zaten foyaları da meydana çıktı. İşte
dediğim gibi genel müdürleri, ‘normal bir şekilde çoluğunuz
çocuğunuz var' demiş, toparlamış, giyindirmiş, kuşatmış, oradan
da kaçmış. 10-15 dakika sonra yangın alevlenmiş.
İsteyebilselerdi, yapabilselerdi, aklına gelebilseydi, oteli o
dakikalar içerisinde çok rahat boşaltırlardı. Ve hiç kimsenin de
canı yanmazdı. Bugün de bunları konuşmazdık. Bütün ölenlerin
mağdurları da bu omuzlarımızda, Bolu halkı da onların omuzlarında
taşırdı. Gerçekten taşırdı. Onun için kendileri ettiler,
kendileri buldular. Onlara verilecek en büyük ceza, elindeki
malın mülkün alınıp, çoluğu çocuğu da alıp, hatta torunlarını da
alıp gidip devlete teslim etmektir. Bu tür aileler böyle bir
nesil yetiştiremezler, düzgün bir çocuk yetiştiremezler diye
düşünüyorum. Bunlara da en büyük ceza bu olur diye düşünüyorum"
dedi.