Dün Gökçeada’da düzenlenmeye başlayan TEKNOFEST Savaşan İHA Yarışması’nın, adanın tarihsel kimliği ve hassasiyetleri gözetilmeden planlandığını söyleyen Gökçeada/İmroz Dayanışma Platformu, yarışmanın barışçıl gelecek beklentisine zarar verebileceğini iddia etti.
Platformun açıklamasında şu sözler yer aldı:
“Gökçeada/İmroz savaş değil barış söylemleri ile anılmalıdır…
Bizler, Gökçeada/İmroz sakinleri olarak, Teknofest fuarı kapsamında adada düzenlenmekte olan “Savaşan İHA Yarışması” etkinliği vesilesiyle kamuoyu ile kaygılarımızı, bazı duygu ve düşüncelerimizi paylaşma gereği duyuyoruz.
Tarihsel adı İmroz olan Gökçeada, yakın tarihte yaşanmış travmatik uygulama ve gelişmeler neticesinde demografik yapısı hızla dönüşüme uğramış özel bir coğrafyadır. Bu nedenle, burada düzenlenen her etkinlik, aynı zamanda simgesel bir anlam da taşımaktadır. Bu tür etkinliklerin, adanın tarihsel hafızasında yer alan hassasiyetleri gözetmeden yapılması, barışçıl bir gelecek beklenti ve arzusuna zarar verebilir. “Savaşan İHA Yarışması” bizleri tam da bu nedenlerle ciddi bir şekilde endişelendirmektedir.
Bunun yanı sıra bu etkinlik, “Slow City” ünvanı ile anılan adamızın bu kimliği ile de doğrudan bir uyumsuzluk göstermektedir.
BİZLER;
* Gökçeada/İmroz’un “savaş” söylemi ile değil, “BARIŞ” söylemi ile anılmasını istiyoruz.
* Adamızda düzenlenecek etkinliklerin, adanın tarihsel kimliği ve hassasiyetleri gözetilerek planlanmasını talep ediyoruz.
* Gençlerin teknolojiyi barış ve sürdürülebilirlik için kullandığı, onlara yönelik teknoloji yarışmalarının, savaş değil barış temaları, çevresel duyarlılık ve toplumsal yarar ekseninde kurgulanmasını istiyoruz.
* “Slow City” olarak tescil edilen adamızda savaş uçakları, İHA gürültüleri, kontrolsüz yapılaşma, dizginsiz kitle turizmi değil, çok kültürlü, huzurlu ve sakin, doğası tahrip olmayan, suyu, ekolojik dengeleri korunan, var olan potansiyeli ve zenginliklerine dayalı olarak gelişen bir ada istiyoruz.
Bu açıklamayı, adanın tüm kimliklerinin ortak sesi olduğu inancı ile kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.”
(HADİYE AYŞE İRİM)