Çanakkale Hak-İş Hizmet-İş Sendikası üyeleri, Çanakkale Belediyesi önünde toplanarak Taşıyıcı Kooperatifi çalışanlarının yaşadığı mağduriyeti bir basın açıklamasıyla duyurdu. Açıklamayı yapan Hizmet-İş Sendikası Genel Sekreter Yardımcısı Av. Mehmet Yeşilyurt, konuşmasına bir yıl önceki SUEZ katı atık toplama işindeki mücadeleyi hatırlatarak başladı.
Sendika olarak yaptıkları mücadelenin ve müzakerelerin ardından sorunun çözüldüğünü ve SUEZ işçilerinin haklarına kavuştuğunu belirten Yeşilyurt “Hak-İş ve Hizmet-İş Çanakkale'de ilk defa yok. Hak-İş ve Hizmet-İş Çanakkale'de emeğin ve alın terinin gasp edildiği her zaman sesini ilk yükselten sendika ve konfederasyon oldu.” dedi.
Taşıyıcı Kooperatifi'nde Hak Gaspı ve Sendikal Baskı İddiaları
Hak-İş ve Hizmet-İş olarak Çanakkale Belediyesi önünde toplanmalarının Taşıyıcı Kooperatifinde sendikalı olan üyelerinin haklarını korumak amaçlı olduğunu belirten Yeşilyurt, şunları söyledi:
“Taşıyıcı Kooperatifi'nde ne oldu arkadaşlar? Taşıyıcı Kooperatifindeki arkadaşlarımız anayasal bir hak olan sendika üyeliğini gerçekleştirdiler, sendikamıza üye oldular. Üye olmalarının akabinde yetkili sendika olduk. Yetki belgemizi aldık. Toplu sözleşme masasına oturduk. Taşıyıcı kooperatifinin yönetimi masada anlaşmadı. İşçi arkadaşlara sorduk. Sözleşmemizi hakem bağlasın bitirsin dediler. Taşıyıcı Kooperatifindeki olan sözleşmemizi yüksek hakeme gönderdik. Sözleşmemiz yüksek hakemden geldi. Arkadaşlarımız ilk defa sendikalı olma ve ilk defa yan haklar, sosyal haklar ve diğer hakları almanın sevincini yaşadı. Toplu sözleşmemiz 3 ay kadar Taşıyıcı Kooperatifi tarafından uygulandı. O dönemde geriye dönük haklarımız verilmedi.
Bizler dedik ki müzakereyi devam ettirelim ve işçilerimizin sözleşmeden kaynaklı geriye dönük hakları ödensin. 3 ay uygulanan sözleşme, Taşıyıcı Kooperatifi'nde yönetimin değişmesinin akabinde uygulanmamaya başladı. Bizler uzlaşmacı ve müzakereci tavrımızı her yerde sürdürdüğümüz gibi Taşıyıcı Kooperatifi'nde de sürdürdük. Arkadaşlarımıza dedik ki sabır sabredeceğiz, müzakere edeceğiz, anlatacağız, konuşacağız Ondan sonra farklı yasal haklarımızı ve mevzuattan kaynaklı haklarımızı arayacağız dedik.
Biz Taşıyıcı Kooperatifinin yeni yönetimine müzakere çağrısı, anlaşma çağrısı yapmaya çalıştığımız sırada, Taşıyıcı Kooperatifi arkadaşlarımızın anayasal hakkına göz dikti. İlk başta sendikal baskılar gelmeye başladı. Niye? Çünkü sendika varsa toplu sözleşme var. Sendika varsa emeğin karşılığı var. Alın terinin karşılığı var. Sendika varsa birlik var. Beraberlik var. Güç var. Taşıyıcı Kooperatifi bunu istemedi.
Temsilci arkadaşlarımız çağrıldılar. Sizle hiçbir sorunumuz yok. Ne yapın? Sendikanızdan istifa edin. Neden? Biz bu toplu sözleşmesini uygulamak istemiyoruz. Sebebi ne? Kârımız azalıyor. Kafada belirlenen bir kâr var. Bunun karşılanmadığını anlayan işveren her yerde olduğu gibi ilk göz diktiği yer işçinin alın teri, emeği, onun çoluğunun, çocuğunun nafakasından kesmek kısmak, hak gasp etmek.
Temsilci arkadaşlarımız direndi. Temsilci arkadaşlarımız
direndikten sonra bugün buradalar. Basın açıklamamız başlanmadan
önce teyit ettim. Taşıyıcı kooperatifinden arkadaşlarımız burada
mı dedim. Buradayız diye bağırdılar. Çünkü bu basın
açıklamasından sonra diyecekler ki orada taşıyıcı kooperatifinin
işçisi yoktu. Yalanlarına, iftiralarına devam edecekler ama
buradayız. İşverene karşı direnmek; ailenin, çoluğunun,
çocuğunun nafakasından, rızkından kesileceğini bilmek, işinden
olacağını bile bile direnmek zor iştir arkadaşlar. Dile kolay
gelir.
Nafakasız kalmak zordur. Bunu emekçi bilir, işçi bilir. Taşıyıcı
kooperatifinden arkadaşlarımız buna cesaret gösterdiler.
Sendikalarını bırakmadılar. Birliklerini, beraberliklerini
bozmadılar. Akabinde ne oldu? Bu taşıyıcı kooperatifini
yönetenler, kimse bunların danışmanları akıl tutulması
yaşıyorlar. Hukukçuları kimse, hukuka aykırı yapmaları gereken ne
varsa kulaklarına fısıldıyor. Arkadaşlarımıza uydurma tutanaklar
tutulmaya başlandı. Sendikadan istifa etmedikçe tutanakların
sayısı arttı.
Sonra ne oldu? Arkadaşlarımızın elinde bir fesih yazısı geldi.
Yani işten çıkarma. Yazıda da ne diyor? Sendikal
faaliyetlerinizden dolayı sizi işten çıkarıyoruz. Ya adam hem
suçlu, hem yüzsüz sendikal baskı yaptığını, sendikal nedenle
işten çıkardığını kendi yazısında da kabul ediyor, ikrar ediyor.
"Ben suç işliyorum. Ben anayasayı ihlal ediyorum." diyor.
Yazıklar olsun Taşıyıcı Kooperatifi'ni yönetene de, akıl
verenlere de.
Sorun genel başkanımız Sayın Mahmut Aslan'a ulaştıktan sonra
Çanakkale şube başkanımız burada. Tek şey söylendi. Üyemizin
hatta üyemiz olmasa bile Taşıyıcı Kooperatifi'nde hakkı gasp
edilen kim varsa yanında ol, sonuna kadar gideriz dedik.
Eğer mücadelemiz sonuç vermezse, başka yasal ve mevzuattan
kaynaklanan yapacağımız işleri de devreye sokacağız arkadaşlar.
Bugün burada söylüyoruz. Toplu sözleşmemiz aylardır uygulanmıyor.
Geriye dönük haklarımız verilmedi.”
"35.000 TL Ücrete Bile Göz Dikiliyor"
İşçilerin aldığı ücretin düşüklüğüne dikkat çeken Yeşilyurt,
sözleşme uygulansa bile ellerine geçecek tutarın 35.000 TL
olduğunu, bunun fahiş bir miktar olmadığını söyledi. Yeşilyurt
sözlerine şöyle devam etti:
“Bu arkadaşlar fazla mesai yapıp hakkı verilmeyenler. Bu
arkadaşlar 7 gün çalıştırılıp hafta tatili verdirilmeyenler. Bu
arkadaşlar ailesiyle bayramda bir araya gelemeyenler. Bu
arkadaşlar resmi tatillerde, ulusal bayramlarda çalıştırılıp
hakkı verilmeyenler. Bu arkadaşlar kim? Söylemekten utanıyorum;
bu arkadaşlar çalışırken tuvalet ihtiyaçlarını bile sağlıklı
göremiyorlar. Yemeklerini yiyemiyorlar.
Hizmet-İş Sendikası olarak genel başkanımızın talimatıyla tüm
üyelerimizin adına davalarımızı açtık. Süreci tamamlanmayanların
da davaları açılacak. Atılan işçilerimizin işe iade davalarını
takip ediyoruz. Hukukçularımız, uzmanlarımız burada. Beraberiz.
Ücreti eksik ödenen, ödenmeyen, kuruşuna kadar alın terinizden,
emeğinizden ne kadar gasp edildiyse hepsini almanın şeref sözünü
veriyoruz.
Hak-İş Hizmet-İş Sendikası Çanakkale'de alıştığınız sendikalara
benzemez. En ufak bir olumsuzlukta, en ufak bir otur yerine
dediğinde Çanakkale’de emirlerine amade bir sendikanız yok.
Hak-İş’i başka sendikalarla karıştırmayın. Bizler buradayız.
Emeğinin yanındayız. Çalışmaya alışık olduğunuz sendikalarla
bizleri de karıştırmayın.”
Yeşilyurt’tan Erkek’e: “Sermayeyi mi koruyacaksın? Alın terini Çanakkale'ye akıtan emekçiyi mi koruyacaksın?”
Hizmet-İş Genel Sekreter Yardımcısı Av. Mehmet Yeşilyurt,
konuşmasında Taşıyıcı Kooperatifi'ni denetlemekle yükümlü
olduğunu söylediği Çanakkale Belediyesi ve Başkan Muharrem
Erkek'e yönelik sert eleştiriler yöneltti.
Yeşilyurt, konuşmasına şöyle devam etti:
“Arkadaşlar, bakın bugün belediyenin önünde bu basın açıklamasını
yapmamızın bir amacı var. SUEZ’in basın açıklamasını da burada
yaptık. Çünkü şunu dedik. ‘Sayın Belediye Başkanım, SUEZ
Çanakkale'nin çöpünü topluyor SUEZ’de, Çanakkale'nin halkı daha
temiz bir ortamda yaşasın diye mücadele eden arkadaşlarımız çöp
topluyorlar. Birçoğunuz arkadaşlar bakın gitmediyseniz
bilemezsiniz. Çöp toplama alanlarında kokudan duramazsınız.
Çalışmak öyle kolay iş değildir. Sen de belediye başkanı olarak
‘Bu arkadaşlarımızın sorunu çözmek zorundasın.’ dedik. ‘Çöp
toplamak belediyenin işlerinden biridir.’ dedik. ‘Bunu yapıyor
olması belediyenin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz’ dedik.
Çözdük.
Peki, bugün taşıyıcı kooperatifi için niye belediyenin önündeyiz?
Her seferinde bizi belediyenin önüne geldiğimiz için siyaset
yapmakta suçlayan bir zihniyet var. Her zaman olduğu gibi bugün
de siyaset için bu meydanda değiliz. Emeğimiz, alın terimiz,
ailemiz ve çocuğumuzun nafakasından başka hiçbir derdimiz yok.
Onun için buradayız. Belediye başkanı da bunu anlasın. Taşıyıcı
Kooperatifi de bunu anlasın. Çanakkaleli de bunu anlasın. Bizler
belediye başkanına şunu diyoruz; mevzuatta diyor ki: ‘Otobüs
taşımacılığını ve diğer taşımacılıkları belediye yapar veya
yaptırır.’ Yapmadın, eyvallah bir şey demedik. Yaptırıyorsan,
yaptırdığın yapıyı denetleyeceksin, takip edeceksin. O zaman
bunları yapmıyorsan, bu şehirde Belediye başkanıyım
demeyeceksin.
Biz de sana şunu söylüyoruz. Hukukçusun. Sayın başkan, kendisi de
avukat. Baroda üst düzey görevler yaptı Çanakkale'de. Kendisine
soruyorum. Sendikal nedenle işten çıkarılan işçiler haklı mıdır,
haksız mıdır? Bir hukuk adamısın. Geç belediye başkanlığını.
Haklının mı yanında duracaksın, haksızsın mı? Ne için buradasın?
Sermayeyi mi koruyacaksın? Alın terini Çanakkale'ye akıtan
emekçiyi mi koruyacaksın?
Sayın başkana ve taşıyıcı kooperatifine sesleniyorum, yönetimine.
İşten attığınız işçiler, ücretini ödemediğiniz işçiler, çoluğunun
çocuğunun nafakasını gasp ettiğiniz işçiler… Arkadaşlar ya sizin
çoluğunuz çocuğunuz yok mu ya? Bunu yapanlar, onların nasıl
yüzüne bakıyorsunuz? Akşam evinize girdiğinizde kafanızı o
yastığa nasıl vuruyorsunuz? Canınız mı suskun? Gözünüz mü kör?
Kulağınız mı sağır? Allah aşkına ya! Buradaki size kulak ver.
Buradaki zulmü gör. Göz diktiğin alın terinin karşılığını
öde.
Sayın Başkan, bu şehrin seçilmiş belediye başkanısın. Ya karar
ver. Kimin belediye başkanısın Sayın Muharrem Erkek? Belediyenin
denetimden sorumlu olduğu bir iş, otobüs işletmeciliği. Neyi
denetledin?
Arkadaşlarımıza herhangi bir iftira atıldığı zaman belediye var.
Tutanak, ceza, kim ödüyor? İşveren de ödemiyor. Buradaki
arkadaşlarımızın ücretinden kesiliyor arkadaşlar. Doğru mu?
Belediye o zaman var. Sayıştay raporlarını okudum gelmeden. Ben
de bir hukukçuyum arkadaşlar. Her şeyine baktık buranın. Taşıyıcı
Kooperatifi ile belediyenin ilişkisine baktık. Sayıştay'ın raporu
şöyle söylüyor: ‘Belediye taşıyıcı kooperatifinden alması gereken
bazı şeyleri almıyor. Bir. İkincisi, raporlarımıza baktığımızda
da diyor, ‘Belediye tarafından şu kadar milyon TL taşıyıcı
kooperatifine verilmiş.’ diyor. Ya bu arkadaşların 35.000 bile
geçinemeyeceği ücret. Ona bile göz dikiliyor. Nerede bu para?
Sayın Belediye Başkanı cevap ver. Senden bir cevap
bekliyoruz.
Bugün buradaysa ondan şöyle bir tavır bekliyoruz. Bugün burada,
eğer içerideyse başkanımız; buraya inip arkadaşlarımızı tek tek
dinleyip ‘Ne oldu arkadaşlar? Derdimiz ne?’ demeli. Şehr-i emin
olduğun bir yerde, Çanakkale'de arkadaşların hakkını gasp
edenlerden hesap sor, arkadaşların nafakasına göz dikenlere çık
bir şey söyle. Allah aşkına! Muharrem Erkek, senden bunu
bekliyoruz. Bu kadar basit.
Müzakereye açığız. Hak-İş Hizmet-İş Sendikası müzakere ve
diyalogdan yana bir anlayış yürütüyor. Biz kimseyle kavgalı
değiliz. İşverenimiz yok olsun, mahvolsun da demiyoruz. İşveren
yaşasın. Biz de alın terimizin karşılığını işverenimizden alalım
diyoruz. E bizim talebimiz bu kadar basitken bunu çözmeyen bir
zihniyette de sorun ararız arkadaşlar. Ondan dolayı acilen
belediye başkanımızı ve Taşıyıcı Kooperatifini göreve davet
ediyoruz.
Sendikal baskı yapan tüm arkadaşlarla ilgili görevlilerle ilgili
suç duyurusunda bulunduk. Sayın savcıların gereğini yapacağına
inanıyoruz. Çünkü işten atarken yazıyor. Sendikal faaliyetlere
katıldığın için işten attık diyor. E kendileri kabul etmişken;
sayın savcılarımızın da ‘Sendikal baskı var. Suç işlediniz’
demesini bekliyoruz. Bu bizim en doğal hakkımız.
Bugünden sonra bir milat olacak. Bekleyeceğiz. Çözüm gelmezse
diğer mekanizmaları devreye sokacağız ve gereğini yapacağız. Bu
arkadaşlarımızın hakkını verdikten sonra bir zahmet çalıştıkları
şu otobüslerin de bakımlarını bir yaptırın.
Arkadaşlar, arabalar bakımsız. Eski model otobüslerle
Çanakkale'ye hizmet vermek zorundalar. Arkadaşlarımız diyor ki:
‘Otobüsler o kadar bakımsız ki; seyahat ederken bir anda duruyor.
Hareket edemiyoruz. Burada şahitleri kendileri. Bakımsız
otobüslerle Çanakkaleliye hizmet etmek yakışmıyor. Bu
arkadaşlarımız, Çanakkale'nin çocuğunu, Çanakkale'nin insanını
taşıyor. Senin çoluğun çocuğun bunu kullanıyor. Okula gidiyor.
Hastan, hastaneye gidiyor. Çanakkaleliye hizmet etmekten uzak
durmamalıyız. Senden bunu rica ediyoruz. Daha iyi şartlarda
Çanakkale vatandaşına hizmet etmeye kafa yor. İşçinin alın teri
ile emeği ile uğraşma kardeşim. Yapma. İşçinin hakkını ver.
Çanakkale Belediyesi'nin önündeyiz. Çanakkale Belediyesi'nin
işçilerine de sesleniyorum. Size dayatılan sendikayı kabul etmek
zorunda değilsiniz. Biliyoruz. Yıllardır burada kurmuş oldukları
bir düzen var. Gelin emeğinizin karşılığı için, gelin
Çanakkale'deki gerçek sendikacılık için, geleceğiniz için,
çocuklarınız için, aileniz için size dayatılan sendikaları kabul
etmeyin. Gelin Hak-İş’in çatısı altında birleşin. Güçlenin.
Emeğiniz değerlensin.
Bakın görün, günün sonunda taşıyıcı kooperatifi ve yapılan zulme
sessiz kalan belediye başkanı tarihte bir nokta bile olamayacak.
Ancak sizler emeğin ve alın terinin tarihini yazanlar
olacaksınız.
Mücadelenizde geri durmak yok. En önde gideceğiz. Çanakkale Şube
Başkanımız Sayın Vedat Yılmaz burada. En önde gidiyor. En önde
gitti. Çocukları var. Tehdit edildiği de oldu. Vedat bu işlere
karışma diyenler de oldu. Başka bir yerden birine ulaşabilir
miyim diye telefon açanlar da oldu. Her zamanki tiyatro
oynanıyor. Bu işten vazgeçin diye.
Muhataplarımız da başarılı olacağımıza inansınlar ve gereğini
yapsınlar. Korkmayın. Bakın bedeli neyse öderiz. Neyle
ödeyeceksek öderiz. Ama bizim çoluğumuzun çocuğumuzun nafakasına
göz dikenlere de bunu kâr bırakmayız davalarını açarız.
Hâkimlerimizden, savcılarımızdan gereğini bekleriz. Yapacaklarına
da inanıyoruz.”