Gemlik Körfezi'nin kıyısından başlamak üzere yoğun olarak görülen
ve bazıları ciddi irilikte olan denizanaları balıkçıları kara
kara düşündürüyor.
"Müsilajdan tam kurtulduk" derken bu kez denizanası kabusuyla yüz
yüze gelen balıkçılar, Marmara Denizi'nde avlanmanın giderek
zorlaştığına işaret ediyor.
Gemlik Su Ürünleri Kooperatifi Başkan Vekili Kadir Aksu,
ilkbaharda müsilaj nedeniyle denize hiç açılamadıklarını
belirterek, müsilajın bitmesiyle aşırı derece deniz anası
görülmeye başlandığını anlattı.
Son 10 yıldır böyle bir yoğunluk görmediklerini dile getiren
Aksu, "Denize bu sefer denizanası yüzünden ağ atamayacağız.
Ağları patlatıyor ve aydıca fiziki olarak da kollara yüzünüze
gelince inanılmaz yakıyor, acı veriyor" ifadesini kullandı.
"Müsilaj bitti deniz anası kabusu başladı." diye Aksu, şöyle
konuştu:
"Denizanası denizde olabiliyor ama olması gerekenin 10 katı belki
de daha fazla. Denize girme imkanınız bile yok. 10 metrekare
alanda 20-30 deniz anası var. Bunu bir ağın 300 metre olduğunu
düşünün yüzlerce denizanası nasıl kaldıracaksınız.? Vücuda da çok
zararı var, balıkçılar uzak duruyor ama onlar bizden uzak
durmuyor. Karadeniz, Ege gibi açık denizlerde dağılıyor ama
Gemlik gibi İzmit gibi körfezlerde denizanası bizi çok
zorluyor."
Çocukluktan beri denizde olduğunu ve ilk kez bu yoğunlukta
denizanasıyla karşılaştığını aktaran Aksu, "Nereye baksanız
denizanası var. Ekoljik denge bozuluyor. Büyüklerimizden
isteğimiz denizi korusunlar. Özellikle Marmara Denizi'nin kontrol
altına alınması gerekiyor." dedi.
Denizde balık olduğunu yatırım yaptıklarını ancak bu sefer
denizanası engeliyle karşılaştıklarına dikkati çeken Aksu, "Kasım
aralıka kadar sürerse küçük ölçekli balıkçı kendini çevirecek
durumu kalmayacak. Müsilaj için destek verilecek ama bunun
gerçekten bize faydası olacak boyutta olması gerekiyor. Kredi
çekmek istiyoruz kredi alamıyoruz. Müsilaj tekrar ortaya
çıkabilir. Ne yapacağımızı şaşırdık. En yiyisi Marmara Denizi'ni
balıkçıya kapatalım gitsin." diye konuştu.
"Denizanasının yumurtasını yiyecek balıkları avlayan biziz"
Marmara Denizi Eylem Planı Bilim ve Teknik Kurulu Üyesi Prof. Dr.
Mustafa Sarı ise bir taraftan deniz suyu sıcaklıklarının rekor
kırdığını yani denizlerin ısındığını, öte yandan da hız kesmeden
denizlerin kirletildiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Yani denizin azot ve fosfor yükü artıyor. Buna bağlı olarak
plankton patlamaları yaşanıyor. Bu durum denizanaları gibi türler
için ideal üreme, çoğalma fırsatı sunuyor. Denizanalarının
popülasyonunu kontrol edecek büyük balıkları ise çoktan avladık.
Marmara'da avlanan toplam balığın yüzde 90'ı hamsi, istavrit,
sardalya gibi küçük pelajikler. Yani büyük balık kalmadı
Marmara'da. Özetle denizle kurduğumuz yanlış ilişki devam ediyor.
Burada ana faktör deniz suyu sıcaklıklarının artışı gibi
gözükse de aslında suçlu biziz. Kontrol edemediğimiz iklime suçu
atarak kendimizi temize çıkarma denemeleri boşuna. Çünkü kirleten
biziz. Denizanası için ortamı uygun hale getiren biziz.
Denizanasını, yumurtasını, larvasını yiyerek popülasyonunu
azaltacak balıkları avlayan biziz."
Çarenin denizle kurulan yanlış ilişkiyi düzeltmek olduğunu
belirten Aksu, "Bir litre bile atık suyu arıtmadan denize
bırakmamalıyız. Marmara Denizi özel, kırılgan ve müsilaj yüzünden
ağır yaralı bir deniz şu anda. Ekosistem esaslı balıkçılık
yönetimi uygulamalarına geçmek zorundayız bütün denizlerimizde.
Belli boydan büyük teknelerin, ağların Marmara'da kullanılmasını
sınırlandırmamız lazım. Deniz kirliliğini ve avcılığı kontrol
altına aldığımızda denizanası popülasyonları kendiliğinden
azalıp, dengeye gelecektir." dedi.