İYİ Parti 4. Olağan Çanakkale Merkez İlçe Kongresi, Belediye Çalışanları Eğitim ve Sosyal Tesisleri’nde yapıldı. Mevcut başkan İsmail Müştak Bilici’nin tek adaylığında gerçekleşen kongrede partililer ve İYİ Parti Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz önemli mesajlar verdi.
İYİ Parti 4. Olağan Çanakkale Merkez İlçe Kongresi, Belediye Çalışanları Eğitim ve Sosyal Tesisleri’nde gerçekleştirildi. Kongre, mevcut başkan İsmail Müştak Bilici’nin tek adaylığında yapıldı. Parti teşkilatının yoğun ilgi gösterdiği kongreye, İYİ Parti Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz bir konuşma yaptı;
Cenabı Allah tabii ki bu her çıkışın mutlak suretle inişleri de olacaktır. O merdivenlerden inerken yüreğim istiyor ki tek tek de inerken elimden tutun beraber ineyim. Eğer yuvarlanıp düşersek de tutun düşmeme engel olun isterim. Çünkü bizi var eden sizlersiniz Çanakkale'miz. Hep beraber bir mücadele alın teri var. Bir emek var. Bu emeklerin zayi olmaması için verilen mücadele var. Hem memleketimizde hem de ülkemizde.
Öyle bir iktidarla karşı karşıyayız ki neresinden tutsak, neresini anlatsak artık bilemiyorum. Yani kurumların kurumsallaştırıldığı, adaletin yerle ihsan edildiği, liyakatin bir kenara bırakıldığı ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluş felsefesiyle, milletin değerlerinin kavga ettirilerek yeni bir nizam ve intizam adı altında ülkeyi paramparça etme projelerinin hangi birini sizle paylaşayım, hangi birini anlatayım? Şaşırıyorum. Ve şaşırtıyorlar. Cumhuriyet sayesinde oturdukları koltukların Cumhuriyetle kavga eder hale getirilmesini de anlamlandıramıyorum.
Çanakkale'nin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin 600 vekilinin içinde en çalışkan vekil olabilmek için mücadele vereceğim. Bunu sizler hep beraber Çanakkale'ye de anlattınız ve Çanakkale tarihinde İyi Parti 4 vekilden bir tanesi olma bahtiyarlığına erişti. İşte onun bilincindeyiz biz. Yani her sabah kalktığımızda bunun üstüne ne koyabiliriz? Biz ne bir fazla yapabiliriz ki insanlarımızın memleketimizin önünü açabiliriz diye mücadele ederken bir sabah kalktık ki Türk Milliyetçiliği mertebesini ondan koruyacağımız aklına gelmeyen Devlet Bahçeli'nin bir sözüyle o gün mecliste hep beraber şok olduk. Neydi o?
Bize göre terörist cani başı ona göre kurucu önder dediği ona itibar kazandırmaya çalıştıkları bir adamdan bahsetti. Dedi ki adam demeye de dilim varmıyor o teröristte. Meclise gelsin dem kürsüsünden konuşsun umut hakkı olsun. Yani affedilsin. Peki bunu biz daha önceden tecrübeli olduğumuz için mecliste o sürece bir baktık ki Dem Partisi yani Kandil'in dağdaki temsilcisi Dem Parti 14 gün önce meclise bir önerge vermiş. Demiş ki "Dağdaki teröristlerin ve terörist başının affedilmesini istiyoruz." diye önerge vermiş.
O yüzden Terör devam ediyor diyorduk. Peki şimdi bu işler, bu Amerika, bu mesele Suriye'de YPK, PYD bunlar imana mı geldi? 80.000 silahlı örgüt kurmadı mı? En ağır silahlarla silahlandırmadı mı? Amerika'nın büyükelçisi bunlar bizim müttefikimiz, bunlara dokunamazsınız demedi mi? Yani bunlar dünya bir anda Türkiye'yi ay biz yıllardır Türkiye'ye haksızlık etmişiz. Biz bu işten vazgeçelim arkadaş. Türkiye'de terörü bitirelim dedi de mi bu işler yapılıyor? Yani çocuk mu kandırıyorsunuz?
Ve ne oldu biliyor musunuz? Bunu hep söylüyorum. Şu ana kadar İyi Parti'nin ve muhalefet partilerinin tamamının mecliste verdiği önergeler, araştırma önergeleri 578'in üstünde. Bu son süreci bitiriyorum. Ve hiçbir önerge, araştırma önergesi, hiçbir komisyonun kurulmasına Cumhur İttifakı yani AKP ve MHP'nin oylarıyla hep reddedildi. Yani sizler demişsiniz ki üreticinin şu sorunu var. Bununla ilgili bir önerge verin, vermişiz. Demişiz ki çiftçinin, üreticinin bu sıkıntıları var. Siz %1 anayasal hakkı vermiyorsunuz. Çiftçinin, üreticinin hakkı, eğitimde çocukların hakkı, gecenin daha şafağa ermeden okula gönderilen çocukların hakkı var. Eğitim kötü, hastanelerde çocuk öldürülüyor. Bütün bunlarla ilgili hep oy birliğiyle bunlar bunları ne yapmış? Bizim önergelerimizi, komisyon çalışma taleplerimizi reddetmişler.
Sonra bir bakıyoruz ki bölücü başı terörist İmralı'dan sesleniyor. Diyor ki meclis acilen toplanmalı, komisyon kurmalı, Umut Hakkı doğmalı, dağdaki benim ekibim kadron benim dediğim alanlara gönderilmeli, bunlara iş imkanı sunulmalı ve daha Ben de işte kenarından yan cebime koy mecliste milletvekili olayım. Peki 50.000 kişinin katilinin bu talebi ne olur sizce? En hafif tabiriyle söylüyorum. Ama ne oldu? Bir anda hazır ola geçildi. Ve bir komisyon kuruldu. Meclis komisyon kursun dedi. Meclis komisyon kurdu. Sonra diyor ki bize niye gelmedi? Ya kardeşim sen bunun bilgisini verdin mi? İçeriğini anlattın mı? Amacını söyledin mi? Hayır. Ne murat ediyorsun? Hayır, bilmiyoruz.
Şehit ailelerine sordun mu? Bilmiyoruz. O zaman biz soralım dedik. Bir ile dört ay arası bütün şehit ailelerini Türkiye'de 77 ilde gezdik. 81 büyük şehirlerin bazılarını bu kongre sonucuna bıraktık ama aynen aileler şunu söylüyor. Diyorlar ki: "Ya biz bilseydik ki bu terörist cani başının evlatlarımızı katledenlerin bizim çocuklarımızın kanıyla toprağa sulayıp da bu vatanı vatan yapan evlatlarımızı bu teröristin ve o dağdaki bizim evlatlarımıza kurşun sıkanların affedileceğini. Bize söyleseydiniz biz çocuklarımızı oraya göndermezdik diyorlar. Gaziler diyor ki ben elimi kolumu bacağımı kaybettim. Bir gün bu teröristin affedileceği bana söylenseydiniz ben ona göre gitmezdim cepheye. Çünkü bizim cepheye gitme sebebimiz vatana göz diken gözleri oymak. O dalgalanan bayrağa uzanan eli kırmak. O okunan ezanı susturmak için mücadele edilenin ağzının ortasına vurmak diyor. Biz namusumuz için, vatanımız için mücadele ettik. Şimdi bütün bunların ne anlamı var? Neden anlam anlamlaştırıyorsunuz? Neden bir terörist başını itibarlı hale getirmeye çalışıyorsunuz diyor. Biz de dedik ki İyi Parti olarak yüreği yeten mecliste getirsin. Yüreği yeten o teröristi o mecliste getirsin. Hadi bakalım el mi yaman bey mi yaman hep beraber görelim inşallah.
Türkiye'nin dediğimiz gibi bütün kurumları kurumsuzlaştırılmış durumda. Eğitim öyle, sağlık öyle, üretim öyle. Ya adalet nerede biliyor musunuz? Kartalkaya'da bir felaket yaşıyoruz. 78 insanımız yanarak can veriyor. Ve iki bakanlık diyor ki, burada sorumlu olan Çalışma ve Turizm Bakanlığı personeli acilen yargılanmalı diyor. Bu insanlar acilen yargılanmalı çünkü can ve mal güvenliğinden bunlar sorumlu. Ama ne hikmetse iki bakan, turizm ve çalışma bakanı diyor ki: "Benim personelimi yargılayamazsınız." Nasıl? Nasıl yargılayamazsınız ya? Sizi seçen bir kişi, seçeniniz tek. Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı. Ama milletvekillerini Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni seçen 81 milyon insanımız. Peki, bu diyor ki, "Meclis, bunlar yargılansın." Adalet diyor ve yargılansın. Bakan diyor ki, "Ben yargılatmam” Böyle bir Türkiye olabilir mi? Yaşanabilir mi?
Orada Hakkın rahmetine kavuşanlardan biri bizim de camiamızın içinde, tam göbeğimizde.. Ahmet ağabey ile Meliha ablanın, yani Ahmet ağabeyin kız kardeşinin evladı bir tanesi. Hani iki çocuk önce sağ salim çıkıyorlar. Sonra çocukların o haykırışlar dayanamayıp tekrar girip şehit oluyorlar ya yanarak. Onlardan bir tanesi Çanakkaleli. Bir tanesi de Danıştay Başkanımızın oğlu. Ve bütün mücadeleye rağmen Danıştay şimdi o 12 kişiden 11'inin yargılanmasına izin verdi. Fakat biz bunları konuştuk diye meclis kürsüsünde Turizm bakanı bize 250.000 liralık manevi tazminat davası açmış. Yani bizim dokunulmazlığımız var ama bu adamlar onlar işlemiyor.
Yani bunlar ne hak, ne hukuk, ne adalet tanımadıkları için biz de buna rağmen yargıda son gücümüze kadar bunlarla mücadele etmeye devam ediyoruz. Biz cesurlar hareketiyiz. Korkaklıkta arıza zilleti bilen ileri atılmakta izzet ve şerefi her daim seçen bir topluluğuz biz. Bizi yıldıramazlar.
Parti kurulamaz dediğiniz dönemde partiyi hep beraber kuruyor. Meclise giremediğiniz ilk dönemde meclise girdik. Belediyeler aldık. Bu millet için bir umuduz. Bu umudu yeşerteceğiz hep beraber. Onun için her daim birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var. Kimse aykırı çekmesin arkadaşlar. Bizim birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var. Bir terörist başını meclise getirmeye kalkan zihniyetle Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün kuruluş felsefesini yok etmek isteyen zihniyet var iken bizim birbirimize düşürülmesine müsaade etmemeliyiz. Biz Cumhuriyet Halk Partisi'nin düşürüldüğü duruma düşürülmemeliyiz. Bak bunu açık net söylüyorum. Bütünleşmiş muhalefet arzu ederken kendi bünyesinde kendi içinde kafasını kaldırılamaz hale getirilmek istenen Cumhuriyet Halk Partisi'nin durumuna bizim de gelmememiz için biz bu tedbiri baştan ve önden almakla da yükümlüyüz.
Bu vesileyle kongremizin 4. olan kongremizin Çanakkale'mize, memleketimize hayırlı olmasını diliyorum. Bir kez daha sizlerin huzurunuzda saygıyla eğiliyorum. İyi ki varsınız. Hepinizden Allah razı olsun.
(YUSUF SONKURT)