Çanakkale’de hayvan barınaklarındaki sorunlar vatandaşlar tarafından sürekli olarak dile getirilmeye devam ediyor. Çanakkaleli emekli hakim Emine Göral, Çanakkale Belediyesi Sokak Hayvanları Geçici Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi’nde ve Saraycık Hayvan Bakımevi’nde karşılaştığı sorunları dile getirdi.
Emine Göral, yaşadığı sorunları Çanakkale OLAY’a ulaşarak bizimle paylaştı. Göral, şu ifadelere yer verdi;
“Son günlerde mahallemizden alınan sokak köpeklerini bulup onlara sahiplendirilme şansı tanımak adına, geçen hafta, Çanakkale Belediye’sine ait barınağa kızımla gittik. Özellikle iyi huylu olduğunu bildiğimiz birkaç köpek için bir şeyler yapmak istedik. Gönül ister ki hepsine el uzatabilelim. Oradaki görevlilerden biri bizimle çok güzel ilgilendi sağ olsun. Fakat bilahare anladık ki duymak istediklerimiz bize söylendi ve politik davranıldı.
Aradığımız köpeklerden birini bulduk ama tanıdığımız o neşeli canlı hayvan gitmiş, şaşkın, ürkek, mutsuz ve umutsuz bir hayvan gelmişti. Ağladığı gözlerinden akıp donmuş yaşlardan belli idi. Bizim sesimize kırık bir sevinçle tepki verdi fakat hepsi o kadar. Tüm hayvanların gözlerinden esir olmanın getirdiği umutsuzluk, korku ve tükenmişlik okunuyordu. Biz tellere yaklaştıkça onlardan birçoğu sevilmek için ve belki de oradan kurtulmak ümidiyle bizimle iletişim kurmaya çalışıyordu. Ne yazık ki çoğu cins veya kırma köpeklerdi. Önce bir hevesle sahiplenilip sonra sokağa atıldıkları çok belliydi. Tıpkı bizim sahiplendirmek istediğimiz köpek gibi. Biz orada iken dahi bırakılan ev hayvanları oldu.
Bize istediğimiz hayvanı sahiplenebileceğimiz veya sahiplendirebileceğimiz söylendi ama ne fotoğraf çekmemize izin verildi ne de onlar bize kendi çektikleri fotoğrafları verdiler. Sosyal medyada fotoğraflarını paylaşacaklarını söylediler ama paylaşılmadı. Peki fotoğraflarını dahi çekemez ve elde edemezken onları nasıl sahiplendireceğiz? Orada kısırlaştırması yapılan veya tedavi edilen hayvanlar İl Özel İdaresi’ne ait ilgili kanun ve yönetmelik gereği yeni kurulmuş ve adı ‘Hayvan Bakımevi’ olan, Saraycık Köyü’nde mevcut bir yere gönderilip, sahiplenilmezse ölene kadar orada bakılıyorlarmış. Bizim bulamadığımız diğer birkaç köpek orada olabilirmiş. Sorduğumuzda oranın iletişim bilgilerini, ayrıntılı adresini vermediler. İnternet araştırmamız sonuçsuz kalmıştı zira. Oraya gidersek görevli kimseyi bulamayacağımız, bulsak da bizimle konuşmayacakları, hayvanları göstermeyecekleri hatta etrafın çitle çevrili olduğu, çitlere de elektrik verildiği, dokunursak çarpılabileceğimiz söylendi. Bilahare anladık ki orayı görmemiz istenmemiş.
Daha sonra sosyal medyada yaptığımız araştırmada sahipsiz hayvanları sahiplenebilmemiz için bakımevi görevlilerince yapılan herhangi bir paylaşım bulamadık. Tekrar soruyorum. Bu hayvanlar nasıl sahiplenilecek?
Biz yine de bahsi geçen köye gidip uzun arayış sonucu sözde hayvan bakımevini bulduk. Köyün merkezinden sola dönülüp bir kilometre kadar devam ediliyor. Çok büyük bir alana kurulmuş ama köyden uzak, izole ve yolu çok kötü. Buraya kim gelip hayvanlarla ilgilenebilecek merak ediyorum. Hayvanlarda bize karşı aynı tepkiler ve barınaktakilerden daha yoğun olumsuz ruh hali vardı. Sevgiye, ilgiye, umuda, özgürlüğe açlar. Neyse ki suları mevcuttu ama hepsi o kadar. Sanırız ölmeyecek kadar yemek veriyorlar. Muhatap olacak kimseyi göremedik. Oradaki işçiler bize görevlilerin olmadığını söylediler.
5199 Sayılı Hayvanların Korunması Kanunu’na bağlı olarak yayımlanan, Hayvanların Korunması Hakkında Uygulama Yönetmeliği’nin 17. maddesi uyarınca ses ve kokunun önlenmesi amacıyla bakımevleri yerleşim yerleri dışında ancak ulaşım kolaylığı olan yerlerde olmalıdır. Diğer şartlar yerinde olsaydı uzaklık ya da yolun durumu çok da önemli olmazdı belki de.
Bir adet konteynırın bir kenarına saçtan gölgelik yapılmış, etrafı çit üzeri jiletli tellerle çevrili, tamamen taşlarla kaplı, çorak parsellerden oluşmuş bir yer. Biz gittiğimizde orada elektrik işiyle uğraşan işçiler vardı. Hiçbir görevli yoktu. Neyse ki çitlerde elektrik de mevcut değildi. Tek bir ağaç veya sıcağı daha da sıcak yapan saç damlardan veya konteynırlardan başka tek bir gölge alan ya da bitki yoktu. Ayrılmış her bölümde bir adet küçük konteynır ve onlarca hayvan. Aynı yönetmeliğin 18/1-a maddesi; hayvan bakımevinde, her hayvan için etolojik ihtiyaçlarına göre kapalı ve açık bölmeler, içeride hayvan sayısı ile orantılı olarak kolay yıkanabilen ve dezenfekte edilebilen öncelikle plâstik malzemeden, temin edilememesi halinde ahşap malzemeden veya diğer malzemelerden ve yekpare olarak yapılmış altlıkların bulunmasını, hayvan bakımevinin peyzajının yapılarak ağaçlandırılmasının sağlanmasını, hayvan sayısıyla orantılı açık veya korunaklı kapalı alanların kurulmasını, bu alanlarda altı aylığa kadar yavrular ve küçük ırk köpekler için hayvan başına 8 m2, büyük ırk köpekler için hayvan başına 10 m2 asgari alan sağlanmasını şart koşar.
Bu canlar orada sahiplendiriliyor veya ölene kadar bakılıyor mu yoksa orada ölüme mi terk ediliyorlar? Orası adeta bir toplama kampı. Dar alanlarda, mutsuz, umutsuz, terk edilmiş, hiçbir olumlu uyaranı olmayan, insanlığın ihanetine uğramış ama insan dostu olmayı hiç bırakmamış pek çok köpek...
Mevcut konjonktürde hayvansever insanların tepkisini çekmemek adına böyle bir düzenleme düşünülmüş. Halihazırda oraya kapatılan hayvanlar için tam anlamıyla işkence. Her gün ölüyorlar. Yaşamak sadece nefes almak ve karın doyurmak değildir. ‘Böyle yaşayacaklarsa, topluca uyutulmaları daha iyi değil mi?’ diye düşünmeden edemiyor insan. Onlar bize bu muameleyi hak edecek ne yaptılar? Dünya sadece biz insanlara ait değil. Bizim kadar tüm canlıların doğal ortamlarında mutlu yaşama hakları var.
5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 1.maddesi ‘Bu Kanunun amacı; insan, hayvan ve çevre sağlığı gözetilmek kaydıyla hayvanların rahat yaşamlarını ve hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamaktır’ der. Mevcut bakımevi yasal şartları taşımıyor.
Korkanlara ve olumsuz deneyim yaşamış olanlara saygımız sonsuz. Nadiren de olsa sokak köpeklerinin insanlara ve evcil hayvanlarına zarar verdikleri durumlar oluyor. Hatta bizim evcil hayvanımız da mağdur oldu. Fakat bu gibi sorunları, popülasyonlarının artmasını, sağlıklı bir şekilde, onları da koruyup kollayarak çözmek ve önlemek devletin sorumluluğu ve görevidir. Kısırlaştırmak, sahipli hayvanların sokağa bırakılmasını engellemek de bu işin parçası. Onları paçavra gibi bir kenara atmak, ölmelerini beklemek, öldürmek doğanın en üstün canlısı olan biz insanoğluna yakışır mı? Daha medenice davranıp, her iki tarafı da mutlu edecek medeni çözümler bulmak çok mu zor? Bu arada aradığımız diğer canları orada da bulamadık. Barınak görevlilerince götürüldüklerini biliyoruz ama ortada yoklar. Belki de öyle ya da böyle huzura kavuştular.”
(ESRA GÜLLER)