Türkiye Sağlık ve Sosyal Hizmet İşçileri Sendikası (Sağlık-İş) üyeleri, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Araştırma Hastanesi A Blok önünde bir araya gelerek, 2025-2026 dönemi kamu toplu iş sözleşmesi teklifine yönelik tepkilerini dile getirdi.
Basın metnini okuyan Sağlık-İş Çanakkale İl Temsilcisi Seçkin Yörük, üç aydır süren görüşmelerde işçilere “müzakere edilebilir” nitelikte bir teklif sunulmadığını vurgulayarak, “Sadaka değil, hakkımızı istiyoruz. Onurlu bir yaşam, adil ücret ve güvenceli gelecek talep ediyoruz.” dedi.
Sendikaların konfederasyon düzeyinde hazırladığı eylem planına da değinen Yörük, işçilerin talepleri karşılanıncaya kadar ülke genelinde kitlesel etkinlikler düzenleneceğini bildirdi.
“Değerli emekçi kardeşlerim,
Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Bugün burada, kamuda çalışan işçiler olarak 2025-2026 dönemini kapsayan Kamu Toplu İş Sözleşmesi sürecinde hükümetin sunduğu kabul edilemez teklife karşı tepkimizi dile getirmek için toplandık.
İşyerlerimizin önünden hükümete açık ve net çağrımızdır:
Toplu sözleşme görüşmelerinde sosyal diyaloğa dayalı, şeffaf ve çözüm odaklı bir yaklaşım bekledik. Ne var ki üç ay boyunca masaya hiçbir teklif getirilmedi. “Geçim şartlarımız her geçen gün zorlaşıyor” uyarımıza rağmen sesimiz duyulmadı. Sonunda ise emeğimizi yok sayan bir teklif sunuldu. O teklifteki rakamları burada anmayacağız; ne siz o teklifi vermiş olun, ne de biz duymuş olalım.
Ücretlerimizle bir ayı değil, bir haftayı bile çıkaramıyoruz. Kiralar uçtu, faturalar el yakıyor, çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyoruz. Geçim sıkıntısı kamu işçisinin en yakıcı sorunu haline gelmiştir. Zordayız, geçinemiyoruz.
Hazine ve Maliye Bakanlığı bu tabloyu görmezden geliyor. Biz bu ülkenin üretim gücüyüz; gece gündüz demeden çalışan kamu işçileriyiz. Sorun yalnızca bizim değil, kamu hizmetlerinden yararlanan herkesin meselesidir. Oyalama ve belirsizlik sosyal barışı zedeler.
Görevimizi hakkıyla yapmaya devam ediyoruz; yönetenler de sosyal devlet sorumluluğunu yerine getirmeli, süreci uzatmadan emekçinin hakkını vermelidir.
Bu böyle gitmez. Siz duymazdan gelirseniz biz duyurmayı biliriz. Masa susarsa meydanlar konuşur. Gerektiğinde greve kadar gideceğiz.
Sadaka değil, hakkımızı istiyoruz. Onurlu bir yaşam, adil ücret, güvenceli gelecek talep ediyoruz. Bugün buradayız, yarın alanlardayız. Geçinemiyoruz, susmuyoruz, geri adım atmıyoruz.
Yaşasın örgütlü mücadelemiz, yaşasın emekçinin onurlu direnişi, yaşasın TÜRK-İŞ.”
(BÜLTEN)