Doğanın kalbinde bir emek hikayesi

Tarih boyunca insanlar ve bal arılarının hikayesi iç içe geçmiştir. Binlerce yıldır balları için aranan bal arıları, hem kadim kültürlerde hem de modern dinlerde bereketin, çalışkanlığın ve iş birliğinin sembolü olmuştur. İspanya’nın Valensiya kentinde bulunan 15.000 yıllık duvar resimleri, arıcılığın insanlık tarihi kadar eski bir uğraş olduğunu gösteriyor.

Bu köklü geleneği Kazdağları’nın eteklerinde sürdüren isimlerden biri de Ayvacık’ta bal üreticiliği yapan Uğur Tunca. “Arıcılık bizim için doğayla kurulan en eski dostluk. Dedemizden öğrendik, geleceğe taşıyoruz.” diyen Tunca, üretimini yaptığı balların Kazdağları’nın zengin bitki örtüsünden beslendiğini söylüyor.

Tunca, arıların emeğine uzanan yolculuğu şu sözlerle anlatıyor; “Rüzgarın sesiyle, kuşların eşliğinde, arıların emeğine doğru bir yolculuk bu. Her gidişte biraz daha doğaya, biraz daha kendimize yaklaşıyoruz” şeklinde ifade ediyor.

Kazdağları’nın serin yamaçlarında, kekik çiçeklerinin mis kokusundan doğan Kekik Balı, sadece damağa değil, ruha da şifa veriyor. Uğur Tunca’nın açıklamasına göre bu özel bal; Solunum yollarını rahatlatıyor, Bağışıklığı güçlendiriyor, Zihni canlandırıyor ve yorgunluğu gideriyor, Antiseptik özelliğiyle vücudu mikroplardan arındırıyor, Antioksidan yönüyle iltihapları azaltıyor.

Kazdağları’nın bir diğer mucizesi ise “Gerçek Meşe Balı”. Tunca, bu balı “Kazdağı’nın siyah altını” olarak tanımlıyor ve ekliyor: “Bu bal tatlı değil, karakterli. Her kaşığında Kazdağı’nın nefesi, meşenin gölgesi, arının emeği var. Ne zamandan, ne doğadan çalınmış… sadece beklenmiş, olgunlaşmış. Doğa gibi saf, meşe gibi güçlü.”

Doğayla insan emeğini buluşturan Uğur Tunca, hem yöresel arıcılık geleneğini yaşatıyor hem de Kazdağları’nın benzersiz florasını sofralara taşıyor. Arya’dan Arı Ürünleri markasıyla ürettiği her kavanoz bal, sadece bir tat değil, doğanın içinden gelen bir hikayeyi içinde barındırıyor.