Erkek “Kısa vadeli menfaatler uğruna gelecek nesillerin sağlıklı, temiz bir çevrede doğup büyüme hakkını gasp ediyorlar”

Bugün Çanakkale Belediye binası önünde düzenlenen eylem ile Karapınar Altın-Gümüş Madeni projesi için alınan ÇED olumlu kararı protesto edildi.

Çanakkale Belediyesi, Çanakkale Barosu, Kepez Belediye Başkanı Birol Arslan, CHP İl ve ilçe örgütleri, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Çanakkale Şubesi ve Kazdağları Ekoloji Platformu tarafından ortaklaşa organize edilen eyleme Çanakkale Belediye Başkanı Muharrem Erkek, CHP Çanakkale Milletvekili İsmet Güneşhan, Baro Başkanı Ardahan Dikme, belediye meclis üyeleri, çevre derneklerinin temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.

Yüksel Özdemir tarafından okunan basın açıklamasında şu sözler yer aldı:

“Çanakkale’mizin havasını, suyunu, toprağını zehirleyecek metalik madencilik projelerine siyasi iktidardan arka arkaya onaylar geliyor. Ne yazık ki şehrimizin tek içme suyu kaynağı olan Atikhisar Barajı’nın koruma havzası içinde yer alan Koza Altın Anonim Şirketinin Serçeler Terziler köyleri mevkiindeki altın madeni projesine 17 Eylül 2025 tarihinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından olumlu ÇED Raporu verildi. Çanakkale halkının binlerce imzası, iradesi yok sayıldı. Çanakkaleliler olarak dava açma hazırlıklarına başladık. Çanakkale’nin şanına yaraşır bir davacı sayısına ulaşıp, hep birlikte dava açacağız. Bu süreçte paneller, forumlar, bilgilendirme standları aracılığı ile bu projenin içeriği ve bize kaybettirecekleri Çanakkale halkı ile paylaşılacaktır. ÇED süreçlerinin göstermelik olduğu, halkın değil şirketlerin çıkarlarının gözetildiği bir kez daha kanıtlandı. Bu yasaya karşı durmaya, Çanakkale’nin geçilmez olduğunu göstermeye bir kez daha davet ediyoruz.”

Basın açıklamasının okunmasının ardından konuşan Çanakkale Belediye Başkanı Muharrem Erkek de şunları söyledi:

“İnsanların temel hak ve özgürlükleri tehdit altında. Bu sistemde suyumuz, ormanlarımız, her şeyimiz tehdit altında. Bu sistemi değiştireceğiz, bu adaletsiz düzeni değiştireceğiz. Atikhisar Barajı’nın dibinde koruma havzasının içerisinde vahşi bir madenciliğe izin verebilecek kadar fütursuzlaştılar. Burada asıl sorumluluk iktidarda. İktidar sahiplerine Çanakkale’den bir kez daha sesleniyoruz: Bu vahşi madencilik projelerini durdurun! Ama onlar bırakın durdurmak için çaba sarf etmeyi, destekliyorlar. Çanakkale’deki tüm kamu kurum ve kuruluşlarını, tüm yetkilileri göreve davet ediyoruz. Bizim öncelikli sorumluluğumuz Çanakkale’mizi korumak, bu müstesna coğrafyayı, bu olağanüstü ekosistemi korumak. Bu yaz boyunca çıkan küçüklü büyüklü yangınlarda toplam 8 bin hektara yakın ormanımızı kaybettik. Yangın evlerimize kadar geldi. Neden? Olağanüstü kurak bir coğrafyada insan hatası çok ağır sonuçlar doğuruyor. Olağanüstü kurak bir coğrafyadayız. En temel sorunumuz su, su yönetimi. Çanakkale’de su zirvesi yapıldı. O su zirvesinin sonuç raporu niçin yayınlanmıyor? Çünkü o sonuç raporunun sonunda şöyle bir cümle var: Tek içme suyu kaynağı olan Atikhisar Barajı’nın koruma havzası içerisinde yakın, orta, uzak mesafe fark etmez, madencilik faaliyetlerine asla müsaade edilmemelidir. Peki, rapor niye yayınlanmıyor? Herhalde korkuyorlar, herhalde baskılar çok büyük. İşte asıl meselemiz bu çarpık düzende. Asıl meselemiz bu ucube sistemde. Niye ilgili kurumlar karşı çıkamıyor? Çıkamıyorlar çünkü baskı altındalar. Bu sistemde hiçbir şey özgür değil. Bizim derdimiz Çanakkale’mizi, Kazdağlarını korumak. Bakın Çanakkale, Türkiye’nin en önemli tarım ve orman illerinden biri. Bunu Kazdağlarına borçluyuz. Kazdağlarının yarattığı bu ekosisteme borçluyuz. Artık dünyada ekosistem hakkı diye bir hak var ve bu hak gelecek kuşakların hakkı. Çünkü onların sağlıklı, temiz bir çevrede doğup büyüme hakkı var. Kısa vadeli menfaatler uğruna bu hakkı gasp ediyorlar.”

Eylemde konuşan bir başka isim olan CHP Çanakkale Milletvekili İsmet Güneşhan ise şunları söyledi:

“Zor bir süreçte yaşıyoruz. Dünyada iklim krizinin derinleştiği bir dönemde Çanakkale’de doğamıza, havamıza, suyumuza müdahale edilmek isteniyor. Geleceğimiz karartılmak isteniyor. Bundan sonraki süreçte bize büyük görevler düşüyor. Yarınların bize emaneti olan Kazdağları’na sahip çıkmak boynumuzun borcu. Geçmişte nasıl mücadele ettiysek yine aynı şekilde direneceğiz. Kazdağları bizim tek su kaynağımız. Ona sahip çıkmazsak yarın neyle karşılaşacağımızı çok iyi biliyoruz. Cumhuriyet’in ilanından bugüne kadar toplam 1300 maden ruhsatı verilmişken, sadece bu iktidar döneminde yaklaşık 350 bin ruhsat verildi. Bu tablo, doğamızın nasıl tehdit altında olduğunu gösteriyor. Biz Meclis’te mücadelemizi sürdürüyoruz ama kalıcı çözüm, bu iktidardan kurtulmaktan geçiyor. Hep birlikte güçlü bir şekilde sesimizi yükseltmeliyiz.”

Fotoğraf: Buket Firez