Hak-İş Konfederasyonu Çanakkale İl Başkanı Vedat Yılmaz, asgari ücret belirleme sürecine ilişkin dikkat çeken açıklamalar yaptı. Mevcut ekonomik koşulların işçiler üzerindeki etkisine değinen Yılmaz, TÜİK verilerinin gerçek enflasyonu yansıtmadığını belirterek asgari ücretin belirlenme yönteminin değişmesi gerektiğini vurguladı.
Asgari ücret, milyonlarca emekçinin ve ailesinin yaşamını doğrudan ilgilendiren, sosyal devletin en temel sorumluluk alanlarından biridir. Ancak bugün Türkiye’de asgari ücret, işçilerin gerçek yaşam koşullarından kopuk, masa başında üretilen istatistiklerle belirlenmektedir.
TÜİK tarafından açıklanan enflasyon verileri ve tüketim sepeti, asgari ücretle geçinen milyonların gerçek harcama kalemlerini yansıtmamaktadır. TÜİK’in sepeti ile asgari ücretlinin sofrası arasında derin bir uçurum vardır. Bizim için gıda, kira, ulaşım ve enerji vazgeçilmez ve temel harcama kalemleridir. Ancak bu hayati kalemlerin TÜİK sepetindeki ağırlıkları gerçeğe aykırı biçimde düşük tutulmaktadır. Bu haliyle TÜİK verilerine dayalı olarak belirlenen bir asgari ücret, işçilerin en temel ihtiyaçlarını dahi karşılamaktan uzaktır.
Kiralar fahiş biçimde artmış, gıda fiyatları her gün zamlanmış, enerji ve ulaşım giderleri hane bütçesini felç etmiştir. Buna rağmen TÜİK verileriyle çizilen tablo, emekçinin yaşadığı gerçek hayat pahalılığını gizlemektedir. Bu durum sadece yanlış bir ekonomik tercih değil, aynı zamanda sosyal adaletin açıkça ihlalidir.
Sorun yalnızca asgari ücretin düşük olması değildir; asgari ücret Türkiye’de artık istisna değil, kural haline gelmiştir.
Bugün Türkiye’de çalışanların yaklaşık %50 ila %57’si asgari ücretle ya da asgari ücrete çok yakın ücretlerle çalışmaktadır.
Bu oran, dünya ölçeğinde olağanüstü ve kaygı vericidir. Gelişmiş ülkelerde asgari ücretli çalışanların oranı %8 ila %10 seviyelerinde seyretmektedir. Yani asgari ücret, o ülkelerde gerçekten “asgari” iken; Türkiye’de ortalama ücret haline gelmiştir. Bu tablo, asgari ücretin yalnızca düşük gelir grubunu değil, çalışan nüfusun yarıdan fazlasını ilgilendirdiğini açıkça göstermektedir. Dolayısıyla asgari ücrette yapılacak her hata, milyonlarca hanenin geçimini doğrudan etkilemekte; yoksulluğu kalıcılaştırmaktadır.
Bu gerçek ortadayken, milyonların kaderi TÜİK’in gerçeği yansıtmayan sepetine ve antidemokratik bir komisyon yapısına teslim edilemez.
Sorun yalnızca verilerde değil, asgari ücretin belirlendiği komisyonun yapısında da derin bir adaletsizlik vardır. Mevcut Asgari Ücret Tespit Komisyonu;
Demokratik değildir,
Karar alma mekanizmaları şeffaf değildir,
İşçi iradesini etkisizleştirmektedir.
Komisyonda hükümet, çoğu zaman işveren tarafıyla birlikte hareket etmekte; işçi temsilcileri ise belirleyici olamamaktadır. Böyle bir yapıda adil, dengeli ve kabul edilebilir bir asgari ücret çıkması mümkün değildir.
HAK-İŞ Konfederasyonu olarak diyoruz ki;
Asgari ücretin belirlenmesinde hükümetin tek belirleyici aktör olduğu bu yapı terk edilmelidir.
Komisyon, işçi ve işveren temsilcilerinden oluşmalı,
Kararlar objektif, şeffaf ve sosyal gerçeklere dayalı kriterlerle alınmalı,
İşçinin yaşam koşulları esas alınmalıdır.
Yapı değişmeden, kriterler güncellenmeden, işçi iradesi masada gerçek anlamda var olmadan belirlenecek hiçbir asgari ücret Türkiye’nin gerçeklerine uygun olmayacaktır.
İşçilerin masada olmadığı, temsilinin yok sayıldığı, iradesinin etkisiz bırakıldığı bir süreçte belirlenecek hiçbir asgari ücret;
Emekçiler açısından, Toplum vicdanı açısından meşru ve kabul edilebilir değildir.
Çağrımız Açık ve Nettir
Bir an evvel gerekli yasal ve yapısal düzenlemeler yapılmalı;
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun yapısı, kriterleri ve üyeleri değişmelidir.
Ancak o zaman Türkiye’ye yakışır, adil, sağlıklı ve gerçekçi bir asgari ücret belirlenebilir.
Emekçinin yaşadığı yoksulluk görmezden gelinemez.
Asgari ücret, emeğin onuruna yakışır bir seviyeye çıkarılmalıdır.
HAK-İŞ KONFEDERASYONU ÇANAKKALE İL BAŞKANI
Vedat YILMAZ
(YUSUF SONKURT)