Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), Birleşmiş
Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türkiye Ofisi iş birliğiyle
Dünya Gıda Günü etkinlikleri kapsamında ‘Dünyada Gıda Güvenliği
ve Beslenmenin Durumu 2025’ Türkiye lansmanına ev sahipliği
yaptı. Etkinlik, her yıl FAO, Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu
(IFAD), Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Dünya
Gıda Programı (WFP) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından
ortaklaşa hazırlanan ve açlığın sona erdirilmesi, gıda
güvenliğinin sağlanması ile beslenmenin iyileştirilmesine yönelik
ilerlemeyi değerlendiren ‘Dünyada Gıda Güvenliği ve Beslenmenin
Durumu (SOFI)’ raporunun 2025 edisyonun temel mesajlarına
odaklandı. Bu yılki Rapor, gıda güvenliği ve beslenme açısından
yüksek gıda fiyatı enflasyonunun oluşturuduğu etkileri ele
alıyor.
Etkinlik, TEPAV İcra Direktörü Gülbin Şahinbeyoğlu’nun açılış
konuşmasıyla başladı. Raporun bu yılki mesajlarının son derece
çarpıcı olduğunu belirten Şahinbeyoğlu, yüksek gıda enflasyonu ve
artan fiyatların gıda güvenliği ile beslenme üzerindeki
etkilerine dikkat çekerek, raporun özellikle düşük gelirli
aileler, kadınlar ve kırsal bölgelerde yaşayan topluluklar için
sağlıklı beslenmeye erişimin giderek zorlaştığını ortaya
koyduğunu ifade etti.
Açılış konuşmaları, Dünya Gıda Programı (WFP) Türkiye Ülke
Direktör Yardımcısı Margaret Rehm’in değerlendirmeleriyle devam
etti. Rehm de, gıda fiyatlarındaki enflasyonun küresel gıda
güvenliğinin merkezinde yer aldığını belirterek, artan
maliyetlerin ailelerin besleyici gıdalara erişimini
zorlaştırdığını vurguladı. Yaklaşık 2,6 milyar insanın sağlıklı
bir diyeti karşılayamadığını hatırlatan Rehm, fiyat artışlarının
hem açlık hem de obezite gibi çift yönlü beslenme sorunlarını
derinleştirdiğini ifade etti.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Türkiye Temsilcisi Dr. Tasnim Atatrah,
yüksek gıda fiyatları ve enflasyonun yalnızca gıda sistemlerini
değil, halk sağlığını da tehdit ettiğini vurguladı. İnsanların
sağlıklı beslenmeyi karşılayamadığı için daha ucuz ancak besin
değeri düşük seçeneklere yöneldiğini belirten Atatrah, bu
eğilimin obezite ve kronik hastalık risklerini artırarak yeni bir
halk sağlığı krizine yol açtığını ifade etti.
Açılış konuşmaları, FAO Türkiye Temsilci Yardımcısı Dr. Ayşegül
Selışık’ın konuşmasıyla sona erdi. Selışık, raporun verilerine
dayanarak küresel açlıkta sınırlı bir iyileşme görülse de
bölgesel eşitsizliklerin derinleştiğini vurguladı. Afrika’nın
birçok bölgesi ve Batı Asya’da açlığın artmaya devam ettiğini
belirten Selışık, mevcut tahminlere göre 2030 yılında 512 milyon
insanın hâlâ açlıkla mücadele edeceğini ifade etti. Ayrıca,
kadınlarda anemi ve yetişkinlerde obezite gibi beslenme
göstergelerinde kötüleşme yaşandığını söyleyen Selışık, bu yıl
rapora eklenen Asgari Beslenme Çeşitliliği göstergesinin,
özellikle çocuklar ve kadınlar arasında beslenme çeşitliliğinin
yetersiz kaldığını ortaya koyduğunu dile getirdi.