Türkiye Komünist Partisi Çanakkale İl Örgütü, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü dolayısıyla dün akşam saat 18.0'de Saat Kulesi önünde bir basın açıklaması yaptı.
Çanakkale Dayanışma Komitesi Üyesi Nuray Kutlu tarafından okunan basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
"Bugün burada yalnızca takvimden bir günü anmak için değil; yıllardır üzerimize çöken şiddet düzenine, bu düzeni üreten zihniyete ve onu ayakta tutan iktidara karşı toplandık. Kadına yönelik şiddetin bireysel öfkeye indirgenmesine ikna olmadığımızı haykırmak icin toplandık.
Biliyoruz ki bu şiddet, bugünkü siyasal iktidarın kadın politikalarıyla, sömürüye dayalı bu düzenle, patronların kurduğu tahakkümle ve toplumun her hücresine işlemiş gerici kuşatmayla doğrudan ilişkilidir.
Bu ülkede kadınlar evde, sokakta, işyerlerinde şiddete uğruyor, hayatını kaybediyor. Artık her gün haberlerde kocası tarafından öldürülen kadınların yanı sıra fabrikalarda atölyelerde can veren kadınları görüyoruz, izliyoruz. Bizleri eve, yoksulluğa, güvencesizliğe, bağımlılığa mahkûm etmeye çalışıyorlar. Patronlar emeğimizi ucuz görüp güvencesiz ve insani olmayan kosullarda çalışmaya mecbur bırakıyor. Daha geçen gün, Dilovası'nda bir parfüm fabrikasında 3’ü çocuk 6 kadın yanarak can verdi. Gülistan Doku, 2020 yılında kayboldu ve üzerinden beş yıl geçmesine rağmen hâlâ bulunamadı. Yeni kamera görüntülerinin inceleneceği ancak geçtiğimiz günlerde duyuruldu. Rojin Kabaiş’in ölümünden bir yıldan fazla zaman geçti; adli tıp raporu ancak aile ve baroların baskısıyla bir yıl sonra açıklandı. Rojin’in bedeninde iki farklı erkek DNA’sı bulundu. Üniversite rektörü de dahil olmak üzere pek çok kişi, cinayet şüphesine rağmen “intihar” diyerek geçiştirmeye çalıştı. Nagihan Uyğur, dayısının cinsel istismarına uğradıktan sonra öldürüldü ve cansız bedeni bir yıl sonra kendi evinin bahçesinde bulundu.
16 Mayis'ta Çanakkale’de 25 yaşındaki iki çocuk annesi Zeynep Zan, boşanma aşamasında olduğu şahıs tarafından sokak ortasında katledildi. Ezine’de Şerife Aksoy 11 Ekim tarihinde, işyerinde evli olduğu kişi tarafından av tüfeğiyle vurularak öldürüldü. Bir yıl önce şüpheli bir ölüm sonucu yitirdiğimiz Tuğba Yavaş’ın ölümü hâlâ aydınlatılmadı.
Bu ülkede kadınlar öldürülürken, duruşmalarda katiller dinleniyor, öldürmesinde haklı bir sebep aranıyor, bir sürü davada takipsizlik kararı çıkıyor, iyi hal indirimleri uygulanıyor. Yüzlerce kadın bu ülkede devletten koruma talep ediyor, katilinden korunmak için uzaklaştırma talep ediyor. Ama onca kadın, koruma talebine rağmen elektronik kelepçeye rağmen kolluk görevini yapmadığı için öldürülmeye devam ediyor. Buradan en güçlü şekilde haykırıyoruz: Görevini yapmayanları korumak şiddettir! Faillerle birlikte düzeninizle, iktidarınızla suçlusunuz.
Bu böyle gitmez dostlar! Bu düzeni değiştireceğiz! Bu düzeni dayanışmamız ve mücadelemizle değiştireceğiz. Bir kez daha ilan ediyoruz: Kadın Dayanışma Komiteleri var oldukça, hiçbir kadın yalnız değildir. Şiddeti, gericiliği, sömürüyü üreten iktidarı teşhir edecek ve durduracağız. Kadınlar değil, bu düzen yenilecek."
(HADİYE AYŞE İRİM)