İYİ Parti'de ilçe kongreleri süreci devam ediyor. Son olarak Lapseki ilçe kongresini gerçekleştiren İYİ Parti'de Erdinç İş ilçe başkanlığına seçildi.
Kongreye İYİ Parti Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz, İYİ Parti İl Başkanı Selahattin Yıldızlar, Lapseki Belediye Başkanı Atilla Öztürk, Çardak Belediye Başkanı Metin Semerci, İYİ Parti Merkez İlçe Başkanı İsmail Müştak Bilici, Çan İlçe Başkanı Sedat Dal, Ezine İlçe Başkanı Zühtü Şansal Erdil, Biga İlçe Başkanı İlhan Öztürk, Gelibolu İlçe Başkanı Hakan Alış, Bayramiç İlçe Başkanımız Sayın Metin Kuş, Kepez Belde Başkanımız Sayın Muhittin Kavaklı, İl Genel Meclisi ve Belediye Meclis Üyeleri, İl, İlçe Yöneticileri ve teşkilat mensupları katıldı.
İYİ Parti Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz, kongrede yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Bir aile ortamıyız. Bu aile ortamında güzel bir söz vardı peygamberimizin hadisi. Der ki: Korkaklıkta ar ve zillet; ileri atılmakta izzet ve şeref vardır. Kişi korkarak kaderini değiştiremez. Bu benim baş ucu hadisim. Hep baş ucumda, hep kalbimde saklarım ama tabii sadece bir bu sözle de yetinmeyiz. Bu cesareti bana en kalbi duygularla hem alanda hem sahada alın teri akıtarak, bu gücü bana bahşeden başta teşkilat mensuplarıma, kadın kollarımıza, gençlerimize, ilçe başkanlarına İyi Parti'nin her bir ferdine ayrı ayrı teşekkür ederim.
İl başkanım meclisteki performansımızla ilgili birkaç cümle kullandı. Teşekkür ediyorum ama tabii bu da arkamda Çanakkale'yi hissettiğimden dolayı. Yani bu coğrafyada, bu topraklarda 250.000 şehit kanlarını toprağa atıtırken düşünmüş ki bu toprakları, bu vatanı, bu ezanı bu bayrağı, bu dalgalanmayı buradan indirtmememiz, ezanı susturmamamız lazım.
Gelecek nesillere de doğru bir ülke bırakmamız lazım. İşte biz onların ayak izine sizler sayesinde daha güçlü basarak mecliste de görevimizi itfa etmeye çalışıyoruz. Tabii, ben Çanakkale'ye de söz verdim. Sadece bizim partililerimizin hepsine değil bütün Çanakkale'ye bir söz verdim.
Dedik ki, eğer helal oylarınızla bizi meclise gönderirseniz, inanın o mecliste en fazla soru önergesi, en fazla araştırma önergesi, o meclisin kürsüsünü en fazla kullanan ve bütün en ufak hassas hadiselerde de işte Soma olsun, İliç olsun, Kartalkaya olsun tüm komisyonlarına da en iyi şekilde temsil etmek üzere bir yol yürümeye devam ediyorum ve bunlar da sizlerin bize güveni sayesinde ve biz o sözümüzü tutmaya özen gösteriyoruz.
Dolayısıyla Çanakkale'nin her bir ferdine hizmetle de hükümlüyüz. Bunun da bilinci içerisindeyiz. Tabii bu noktada biz ne yapıyoruz peki Mecliste? Mecliste bu 4. Kardeşlik Kongremiz öncesinde bugüne gelinceye kadar tabii Sayın Genel Başkanımız Müsavat Dervişoğlu'nun da selamını bu arada iletmiş olalım. Üzerimizde kalmasın.
Mecliste 258 tane soru önergesi, araştırma önergesi vermişiz 3. döneme girerken. Mesela, işte nedir? Bir tanesi; demişiz ki FETÖ'nün siyasi ayağının araştırılması. Yani bunun askeri ayağı var, memur ayağı var. Her ayağı var ama bir siyasi ayağı da olmalı. Öyle değil mi? Ve dedi ki bunu bir araştırın bakalım.
Kim reddetti biliyor musunuz? AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi. Şimdi doğruya da doğru söyleyeceğiz. Peki demişiz ki Çanakkaleli üreticilerin böyle büyük problemleri var. Üreticiye anayasal hak olarak %1 destekleme mecburiyeti varken siz bunu 0.4'e düşürmüşsünüz. Üreticiye hakkını vermiyorsunuz kardeşim. Bunun Avrupa standartlarında %5 olması gerekirken siz %1'i bile vermiyorsunuz dediğimizde, bunun ile ilgili önerge verdiğimizde aynı Cumhur İttifakı oylarıyla ne yaptı? Yine oylarıyla ret etti. Ya 258 küsur tane önergeyi hiç mi muhalefetin haklı bir tarafı yoktu da hepsine hayır verdiniz.
Ama işin acı tarafı şu: Bütün siyasi muhalif partiler mecliste yan yana görev yaptığımız önergeleri reddedilirken; bir anda bir gün Türk milliyetçiliğini kendisine karşı savunacağımız hiç aklımızdan geçmeyen Devlet Bahçeli dedi ki; bize göre bölücü başı, bize göre cani, bebek katili, ona göre kurucu önder dediği, onun için dedi ki: "Meclise gelmeli, kürsüsünden konuşmalı ve umut hakkı doğmalıdır." dedi.
Yani affedilmelidir. Dedik ki: Ne oluyor? Yani 55.000 kişinin katili itibar vermek sana mı düştü ey Bahçeli? Ve 55.000 katilinin bu ülkede şehit ailelerinin hangi birine danıştınız? Hangi birine sordunuz? Mecliste hangi bir siyasi partinin grubuna gelip bununla ilgili bir görüşme yaptınız? Hayır, nereden icab etti? Nereden çıktı? Türkiye'de 570 milyar dolardan fazla cari açık varken, Türkiye ekonomik anlamda en kötü günlerini yaşarken; sizin bunu yapabilme becerinizin olmadığını biz bildiğimiz halde, siz bunu kimin isteği ve talimatıyla, çok açık soruyorum, yerine getirmeye çalışıyorsunuz.
Dolayısıyla böyle bir noktada biz dedik ki geliş yeri belli olmayan, amacı mecliste anlatılmayan, bu kadar şehit verilen bir süreçte... Şehit aileleri "Kardeşim siz bölücü başını teröristi affediyorsunuz. Bunu bize önceden söyleseydiniz biz evlatlarımızı göndermezdik askere" diyorlardı.
"Siz bize bölücü başının cezaevinden çıkarılıp mecliste vekil yapılacağını söyleseydiniz biz evlatlarımızı göndermezdik" diyorlardı. 'Siz dağdaki teröristlerin ya bunlar iş bulamaz dağdan indikten sonra bunlara iş vereceğiz diyeceğinizi duysaydık biz bu ülke için gazi olmazdık. Kolumuzu bacağımızı vermezdik' diyorlardı.
Şimdi böyle bir atmosferde çok acıdır ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kuruluş amacı olan meclisimiz, 5000 yıllık Türk tarihinin de son temsilcisi olan Türkiye Cumhuriyeti meclisimizde bir de bakıyorsunuz ki bir terörist başı davet ediliyor. Ve bu davete hayır dediğimiz için yüksek sesle bu sefer aynı şahıs çıkıyor, diyor ki o zaman meclis onun ayağına gitsin diyor.
Meclis ayağına gidecekmiş bu adamın. Yani terörist başının ayağına o kurdukları komisyon birer partiler temsilci verecekmiş. Biz terörist başının ayağına adam gönderecekmişiz. Vallahi de billahi de 5.000 yıllık Türk tarihinde her bir şehit, her bir yaşayan vatandaş her iki cihanda özellikle ahirette yakanıza yapışıp da sizi bırakın cennete sokmayı, cehenneme tekmeyle atarlar.
Öyle kolay değil bu işler. İşte bu bağlamda biz İyi Parti olarak da dedik ki bu meclis bu komisyona biz İyi Parti olarak girmiyoruz kardeşim. Biz bu kurduğunuz planladığınız işte yokuz. Biz büyük Türk milletine sormadan bir iş yapmayız dedik. Ve 1 Eylül-4 Eylül arası takip ettiyseniz Türkiye'nin bütün vilayetleri 77 vilayeti kalan büyük şehirleri önümüzdeki haftalarda tamamlayacağız.
77 vilayette biz sivil toplum kuruluşlarının her birini gezmek suretiyle. Neresi bunlar? Ziraat odaları, esnaf odaları, esnaf kredi kooperatifleri ve şehit aileleri başta olmak üzere tüm sivil toplum kuruluşlarına giderek şunu sordum. İki sebeple geliyoruz. Bir ekonomik anlamda, adalet anlamında memnun musunuz? İki bu açılım dedikleri ikinci sürece ne diyorsunuz?
Bizim her bir şehit derneğinden aldığımız net bir cevap var. Diyorlar ki, "İYİ Parti olarak otobanda gitmeye devam edin. Size sunulan, sizi düşük gösterilmeye çalışan anketlere itibar etmeyin. Biz kalbimizle ve yüreğimizle yanımızdayız. Biz evlatlarımızın şehadetinin farkındayız.
Dolayısıyla biz bir terörist başının; çoluk çocuk demeden bebek katilinin, öğretmen katilini, yetişmiş evlatlarımızı gece evlerinden alıp dağda testereyle kesenlerin, her türlü işkenceyle bu ülkenin gelişmesini istemeyenlerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde o kürsüye çıkıp da "Kürdistan dedikleri bölgemiz var, orada baraj yaptınız. Elektrikten de para alıyorsunuz. Bizim Kürdistan bölgemizden defolun" diyen bir anlayışa karşı sizin yanınızdayız ve yanınızda olmaya devam edeceğiz. Lütfen bir siz kaldınız ve siz de yanınızdakileri çoğaltın." Yani kimdir? Muhalefet partilerinin her birine biz de o günden beri sesleniyoruz.
Diyoruz ki Allah rızası için bu coğrafyada yaşayan her bir insanımız için bu komisyonu derhal terk edin. Derhal terk edin. Bu komisyonun amacı büyük Türkiye Cumhuriyeti devletine ve milletine hizmet eden bir komisyon değildir diyoruz. Net olarak. Ve bugün itibariyle yavaş yavaş yapılmak istenen ve planlanan şey ortaya çıkıyor.
Seçim öncesi Reis-i Cumhur "Bunlar aklını yitirmiş." diyordu. "Ne demek Apo'yu affetmek, Apo'nun ayağına gitmek. Abdullah Öcalan bir teröristtir. Bunu ancak muhalefet partileri yapar o affı. Bizden böyle bir şey beklemeyin" diyordu. Seçim bitti. Seçimden sonra bir baktık bunu söyleyen reis-i cumhur tam tersini demeye başladı.
Onun affını ve demle birlikte olduk sonuna kadar DEM Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve AK Parti olarak yola devam edeceğiz diyor. Her mecliste muhalefet partilerine ihtiyacı olduğunu söylüyor. Hem de onları bir kenara bırakıyor. İşte bu iki yüzlü siyasete de dur diyecek olan sizlersiniz. Biz de biz hep beraberiz. Bu gerçeklikle hareket etmek mecburiyetindeyiz.
Biz atalarımızın bize miras bıraktığı bu coğrafyada attığımız her adımı düşünerek ve tartarak atmak mecburiyetindeyiz. Türkiye Cumhuriyeti'nin her bir ferdi, Türk milletinin her bir ferdi ne diyor? Bütün havaalanlarına bakın. Orada ibadethaneler konulmuştur.
O ibadethanelerin yanında yani mescit dediğimiz noktada hep Ay ile Yıldız vardır arkadaşlar. Ay ile Yıldız vardır. Bu ülkeyi ümmet gerçeğine yapacaksanız Türk'ü yok sayarak yapamazsınız. Türk olmadan ümmet olmaz. Peygamber Efendimiz'in hadisleriyle müjdelediği nedir?
Hazreti Ömer'e diyor ki: "Kesinlikle Türklerle karşılaştığımda savaşmayacaksınız. Onlara İslamiyet'i anlatacaksınız. Onlar İslamiyet'in bayrakları olacaklar. Böyle bir müjdeye sahip bir milletin siz Üç tane çapulcunun ayağına teslim edemezsiniz. Bu coğrafyada işte barışı istemiyor musunuz, kardeşliği istemiyor musunuz? Elbette istiyoruz ama bunun için adil olmak zorundayız.
Bunun için ekonomik anlamda güçlü olmak zorundayız. Bunlar olmadan eğer siz barıştan bahsediyorsanız, eğer bu coğrafyada kan dökülmeyecek, şehit gelmeyecek diyorsanız bu kocaman bir hikayedir. Eğer bu coğrafya, her karışı cennet olan bu toprak; şehit gelmediği gün biz kendimize dikkat etmeliyiz. Demek ki teslim mi alındık acaba diye düşünmeliyiz arkadaşlar.
Bu gerçekleri de göz ardı etmemeliyiz. Bu vesileyle biraz uzun tuttum konuşmamı. Çünkü çok güzel bir kalabalık var karşımda. Çok güzel yol yürüdüğüm partinin kuruluşundan bu yana birlikte yol yürüdüğüm abilerim var. Ziya Hocamı görüyorum. Celil abimi görüyorum. Mustafa abimi Görüyorum. Hasan ağabeyi görüyorum. Allah razı olsun. Yan yana gelmişler ve hanımefendileri görüyorum.
Ev ev, kapı kapı gezerek burada belediye başkanımıza omuz verdiler. Çok güzel bir çalışmayla da bizim medar iftarımız oldu. Sadece kazanarak değil ha yanlış anlamayın. Kazanmak belki ki konjonktür belki çalışmak el birliği birliktelik bunlar çok değerli bundan oluyor ama sonrasında da Çanakkale'nin gıptayla baktığı Bir belediyecilik anlayışımız var. Nereye gitsek gururla geziyoruz. Hangi ilçeye gitsek gururlanıyoruz.
Çünkü bizim belediye başkanımızdan bahsediyorlar. Hizmetlerinden bahsediyorlar. Halka dokunmasından bahsediyorlar. Dolayısıyla ben bu vesileyle bir kez daha bir muhtarlar evi yaparak ailenin en alt kademesinden, seçilmişlerin en alt kademesinden başlayarak, onlara da yer, yurt yaparak; burada sivil toplum kuruluşlarına yer vermek suretiyle de toplumsal belediyeciliğin nasıl yapıldığını da bizlere gösteren Sayın Belediye Başkanıma huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyorum ve alkışlarınızı bekliyorum.”
(HABER MERKEZİ)