CHP Çanakkale Milletvekili İsmet Güneşhan, bugün Çanakkale İl Başkanlığında düzenlenen toplantıda Çanakkale ve ülke gündemine dair konularda açıklamalarda bulundu.
Güneşhan konuşmasında şunları söyledi:
“Cumhuriyet tarihimizin en derin yoksulluk ve yolsuzluk dönemi ile karşı karşıyayız. Bugün ülkemiz gerçekten çok zor bir dönemden süreçten geçiyor. Cumhuriyet Halk Partisi olarak da tarihi sorumluluğumuz gereği bu zor günleri zor süreci atlatmak için yoğun bir çaba ve çalışma içerisindeyiz. Hepinizin bildiği gibi biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak kongrelerimizi tamamladık.
Önce mahalle delege seçimlerimizi, daha sonra ilçe kongrelerimizi ve daha en sonda il kongrelerimizi yaparak 28, 29, 30 Kasım'da yapılacak olan büyük kurultayımıza Çanakkale İl Örgütü olarak partilerimizin yeniden desteğini alarak hazır hale geldik ve o tarihlerde yapılacak olan kurultayımıza Çanakkale'mizi temsil edeceğiz. Kurultayımız 3 gün sürecek.
İlk gün parti programımızı değerlendireceğiz. Kurultayımızda görüşeceğiz. Biliyorsunuz bir yıldan beri de yoğun bir çalışmayla yeni bir parti programı hazırlıyoruz. Ülkemizin içinde bulunduğu sorunları tespit ederek ve bunları çözüm önerileri ortaya koymak adına da Türkiye'yi adım adım gezdik, karış karış gezdik.
Başta tabii partililerimiz olmak üzere tüm odaların, derneklerin, kooperatiflerin, sendikaların, ilgili bilim insanlarının, akademisyenlerin herkesin, her kesimin görüşünü alarak Cumhuriyetimizin 2. yüzyılında, 21. yüzyılda Türk dünyanın gerçeklerini de göz önüne alarak parti programını hazırladık ve kurultayda da parti delegelerimizle birlikte bunu paylaşacağız.
Göreceksiniz parti programımızda neleri yapacağımızı, neleri çözüm önerisi olarak ortaya koyacağımızı açık net bir şekilde ortaya konmuş olacak. Bu arada Cumhurbaşkanlığı seçim ofisimizi açtık. Orada da çalışmalarımız devam ediyor. Bu parti Programımız aynı zamanda bizim hükümet programımız olacak.
Demin de dediğim gibi bu hükümet programımızda da ülkenin sorunlarına yani gençlerimizin sorunlarına, emeklilerimizin sorunlarına, çiftçilerimizin beklentileri, esnaflarımızın beklentilerine 15 günde, 1 ayda, 3 ayda, 6 ayda, 9 ayda neler yapacağımızı ortaya koyacak ortaya koyacak kadar açık net bir şekilde gerçekleştireceğiz.
Dolayısıyla büyük kurultayımızı yaptıktan sonra ilk yapılacak olan seçimlerde de Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkenin iktidar partisi olacaktır ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin adayı da Cumhurbaşkanı olacaktır değerli arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, Türkiye maalesef özellikle adalet konusunda, hukuk konusunda, yargı konusunda yine hiçbir dönemde olmadığı kadar zor bir dönemde ve şu anda halkın adalete, yargıya olan güveni %10'lara düşmüş Vaziyette. Eğer bir ülkede adalete olan güven ortadan kalkmışsa o ülke çatışma oluşur o ülkede.
Kavga olur, kargaşa olur ve içinden çıkılmaz bir hal alır. Maalesef Türkiye'de yargı bu noktaya gelmiş vaziyette. Hz. Ömer'in çok güzel bir sözü vardır. Ben çok beğenirim. Bunu sık sık da söylerim. 'Adalet mülkün temelidir' der. Eğer siz devletin temelinden adaleti ekip alırsanız devlet çöker. Devlet çökerse o zaman o devlet çete devleti haline gelir.
Maalesef Türkiye'de şu anda bu noktaya gelmiş durumda. Her gün haksızlıklar, hukuksuzluklar hat safhaya çıkmış durumda. Her yeni güne uyandığımızda ne ile karşılayacağımızı bilmiyoruz. İşte dün de bildiğiniz gibi birçok gazeteci arkadaşlarımız göz altına alındılar. Daha sonra serbest bakıldılar. Bir gün bir bakıyorsunuz bir sabah sanatçılar Oyuncular gözaltına alınıyor. Bir sabah bir bakıyorsunuz gene bir belediye bir operasyon yapılıyor.
Ama tüm bunların hepsinin tek sorumlusu mevcut iktidar, AKP iktidarı. AKP iktidarı maalesef kendi yargısını yarattı. Yaratmış olduğu o yargıyla da hukuki hiçbir gerekçesi olmadan kendi istedikleri gibi kararları aldırıyorlar. İşte İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız, Cumhurbaşkanımız Ekrem İmamoğlu'na yapılan saldırılar hepimiz biliyoruz.
Önce diplomasının iptal edilmesi, sonra gözaltına alınması, sonra tutuklanması hakkında bir sürü iddiaların ortaya atılması ki bunların hiçbirinin gerçek olmadığı ortaya çıktı ve buradan bir sonuç Şimdi casusluk suçlamasıyla bulunuyorlar ve dolayısıyla dediğim gibi yaptıkları tek bir şey var iktidarda kalmak. İktidarda kalmak için de her yolu kendilerine mubah sayıyorlar.
Maalesef yargıda at izi it izine karışmış durumda ve kendi yarattıkları yargı sistemi ile de hâkimlerimiz, savcılarımız yasalara, kanunlara, anayasaya göre değil vicdan İnsanlarına göre değil, sarayın isteklerine, taleplerine göre karar alıyorlar. Elbette bu ülkenin dürüst, namuslu, ahlaklı, hakim ve savcıları vardır. Biz bunların da çoğunlukta olduğunu da biliyoruz.
Ama dediğim gibi AKP kendi yargısını yaratarak kendi istedikleri gibi karar çıkartılmasını istiyorlar. Bildiğiniz gibi Anayasa Mahkemesi bizim en üst karar alma organıdır. Onun almış olduğu karar madde 153 çok açık, net. Bütün, yargı organlarını ve bütün kurum ve kuruluşları, şahısların hepsini kapsar.
Maalesef son zamanlarda alt mahkemeler, üst mahkemelerin almış olduğu kararları uygulamıyorlar. İşte en son, Tayfun, Kahraman olayında olduğumuz gibi Anayasa Mahkemesi, yeniden, yargılansın diye karar alıyor ve bunu iletiyor. Ama 13. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi bu kararı yok sayıyor. Alt bir mahkeme. Şimdi böyle olursa bu ülkede yargıya nasıl güvenilecek?
Nasıl insanlar bir sıkıntısı, bir sorunu olduğu zaman yargıya gidecek? Gidebilmesi mümkün değil. Dolayısıyla gelinen sistemde yargı adalet sisteminde alt mahkemeler, üst mahkemelerinin kararlarını uygulayamaz hale gelmiş oldular. İşte AYM kararları biliyorsunuz. AYM kararları maalesef uygulanmıyor. Ki bizim anayasamızda yasanın çok açık nettir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin vermiş olduğu kararı uygulanır diye. İşte Selahattin Demirtaş'ta gördüğümüz gibi, Figen Yüksekdağ'da gördüğümüz gibi, Osman Kavala'da gördüğümüz gibi bu kararlar bir türlü uygulanmıyor. Ve dolayısıyla hem Türkiye'nin dünyadaki itibarı sarsılıyor. Güven sarsılıyor.
Böyle olunca da böyle olunca da işte sıkıntılar sorunlar bitmiyor. Ondan sonra da söylüyorlar ki dünyada niye bize eskisi kadar şey yok ilgi yok? Niye sözümüz bu kadar geçmiyor? Niye biz bu kadar güven duyulan bir ülke haline gelmiyoruz? Ama sen bunları yaparsan bunların olması mümkün değil. Değerli arkadaşlar yine Ankara'da 2026 yılı bütçesi komisyonlarda görüşülmeye başladı.
2026 yılı bütçesinin de yine halktan, vatandaştan, esnaftan, işçiden, köylüden yana olmadığı açık net bir şekilde ortaya çıktı. 2026 yılı bütçesi halkın bütçesi değil, saray ve saray yakın olan insanların bütçesi olduğu net bir şekilde gözüküyor.
Çünkü daha bütçe görüşmeleri devam ederken 2026 yılı bütçesi 2 trilyon 700 100 milyon lira bütçe açığı veriyor arkadaşlar. Bütçe açığı. Geçtiğimiz yıl da verdi. Bu yılda da verdi. Bu, şu demek. Yani gelirle gider arasındaki fark demek. Peki devlet bu farkı kapatmak için ne yapacak? Ya dışarıdan yüksek faizle para alacak ya da içeride ek vergiler getirecek veya zam üstüne zam yapacak. Bu bütçede esnaf yok.
Bu bütçede işçi yok, emekli yok, çiftçi yok, köylü yok, hiç kimse yok. Ama dediğim gibi sarayın ve saraya yakın insanlar var. 2026 yılında faize ödenecek para değerli arkadaşlar 2 trilyon 746 milyar lira faize anapara falan değil. Bir de borçlanma yetkisi aldılar. 571 lira milyar lira ek borçlanma yetkisi de istiyorlar.
Ve dolayısıyla 2026 yılı bütçesi maalesef dağ fare doğurdu. Bu önümüzdeki yılın da çok zor bir yıl olacağı açık net bir şekilde ortaya kondu.”
(HADİYE AYŞE İRİM)