Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2026 yılı bütçesi ele alınırken, İYİ Parti Grubu adına söz alan Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz’un konuşması dikkat çekti. Uz, Türkiye’nin son yıllarda genişlettiği sondaj filosunun kamuoyuna “büyük güç” söylemiyle sunulduğunu ancak bu büyümenin arkasında ciddi bir insan kaynağı planlaması eksikliği bulunduğunu söyledi.
Sondaj gemilerinin sayısının altıya çıkarılmasının tek başına bir başarı olmadığını belirten Uz, asıl meselenin bu gemilerde görev alan insan kaynağı olduğunu ifade etti. Yeni gemi alımlarına ilkesel olarak karşı olmadıklarını dile getiren Uz, “Devlet aklıyla yönetilmesi gereken konu gemi sayısı değil; kapasite, strateji ve insan kaynağıdır” dedi.
Karadeniz’de doğal gaz keşfinin üzerinden beş yılı aşkın süre geçtiğini hatırlatan Uz, bu süre zarfında filonun büyüdüğünü ancak yerli uzman oranının aynı ölçüde artmadığını savundu. Kritik görevlerde yabancı personele olan bağımlılığın sürdüğünü belirten Uz, bunun uzun vadede ciddi bir güvenlik ve sürdürülebilirlik riski oluşturduğunu kaydetti.
Sondaj gemilerinin taşıdığı isimlere de dikkat çeken Uz, “Kanuni, Fatih, Yavuz, Abdülhamit… İsimler güçlü ama sorulması gereken soru şu: Bu gemilerde kaç tane Fatih, kaç tane Yavuz yetişiyor?” sözleriyle eleştirisini sertleştirdi. Kuyu kontrolü, dinamik pozisyonlama (DP), BOP sistemleri, sübseya operasyonları ve başmühendislik gibi hayati alanlarda görev yapan Türk uzman sayısının yetersiz olduğunu ifade etti.
Uz, yalnızca uzman yetiştirmenin de yeterli olmadığını belirterek, yetiştirilen mühendislerin kamu kurumlarında tutulamadığını ve özel sektöre ya da yurt dışına yöneldiğini söyledi. “Yetiştirip kaybediyorsanız, aslında yatırım yapmıyorsunuz; kaynak israf ediyorsunuz” dedi.
İktidarın yeni sondaj gemilerini yurt dışı faaliyetlerle gerekçelendirdiğini hatırlatan Uz, Pakistan ve Somali gibi ülkelerde planlanan çalışmaların da netlikten uzak olduğunu savundu. “Yurt dışına açılmak için önce içeride ayakta durmanız gerekir” diyen Uz, hangi anlaşmalarla, hangi takvimle ve hangi insan kaynağıyla bu operasyonların yürütüleceğinin kamuoyuna açıklanması gerektiğini ifade etti.
Uz’a göre, kendi gemilerinde yeterli sayıda yerli uzman bulunmayan bir ülkenin yurt dışı enerji hamleleri kalıcı güç üretmez. “Bu, ancak sembolik bir varlık gösterisidir” değerlendirmesinde bulundu.
Konuşmasında somut talepler de sıralayan Rıdvan Uz, öncelikle enerji filosu için açık ve bağlayıcı bir “Türkleşme takvimi” hazırlanması gerektiğini söyledi. 2026 sonuna kadar kritik görevlerde hedeflenen Türk uzman oranlarının net biçimde açıklanmasını isteyen Uz, sertifikalı personel sayıları, eğitim planları ve kariyer basamaklarının da şeffaf şekilde paylaşılmasını talep etti.
Ayrıca ücret politikaları, rotasyon sistemi, sosyal haklar ve çalışma koşullarının iyileştirilmeden nitelikli insan gücünün elde tutulamayacağını vurguladı. “Artık ‘yetiştir-gönder’ değil, ‘yetiştir-tut’ dönemine geçmek zorundayız” dedi.
Konuşmasının sonunda kamuoyuna da mesaj veren Uz, toplumun büyük projelere karşı olmadığını belirterek şu ifadeleri kullandı: “Bu millet gösterişe değil, planlamaya bakar. Şeffaflık yoksa, hedef yoksa, hesap verilebilirlik yoksa o proje güçlü değildir.”
Rıdvan Uz, sözlerini “Gemiye isim vermek kolaydır. Zor olan, o gemilerde kendi insanını yetiştirmek ve tutmaktır” diyerek tamamladı. Enerji politikalarında çeliğin değil, insan kaynağının merkeze alınması gerektiğini vurguladı.
(YUSUF SONKURT)