Dün gerçekleştirilen Çanakkale Belediye Meclisi Aralık ayı toplantısında 2025 yılının son konuşmalarını yapan CHP Grup Başkanvekili Av. Bülent Şarlan, İYİ Parti Grup Başkanvekili Av. Emirhan Şahbaz ve AK Parti Grup Başkanvekili Av. Ergün Sezen, ülke ve Türkiye gündemini ilgilendiren konuları gündeme getirdi.
CHP Grup Başkanvekili Av. Bülent Şarlan, "En umutsuz anlarda bile umudu görenlerin izinden gidiyoruz."
Çanakkale Belediye Meclisi Aralık ayı oturumunda CHP Grubu adına söz alan Av. Bülent Şarlan şunları söyledi:
“Sizlerin de bildiği gibi cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu bugün itibariyle 257 günü hürriyetinden yoksun bırakılarak geçirdi. Belediye başkanlarımız, bürokratlarımız, parti üyelerimiz, gençlerimiz, haberciler, avukatlar, kısacası iktidara muhalefet eden herkes bir cezaevine giriyor. İnsanlar cezaevlerinde neden tutulduğunu bile bilmiyor. Avukatlar müvekkillerinin neyle suçlandığını yandaş basından öğreniyor. İmamoğlu’nun davalarına bakan hâkimlerin yerleri sürekli değiştiriliyor.
3900 sayfalık iddianamede bir tane bile somut delil bulunmuyor. Her zaman Türkiye bir hukuk devletidir diyen iktidarın hukukun üstünlüğü yerine üstünlerin hukukunu tercih edip etmediği konusunu bu iddianame ile beraber kamuoyunun takdirlerine bırakıyoruz. Bugün gençlerimiz yürütülen bütün bu hukuksuz süreçlerden dolayı umudunu yitirmiş. Her dört gençten üçü, dört gençten üçü yurt dışında yaşamayı hayal eder hale gelmişse bunun en büyük sebebi iktidar partisi ve ortaklarıdır.
Bizler Cumhuriyet Halk Partiler olarak geldikleri gibi giderler diyerek en umutsuz anlarda bile umudu görenlerin izinden gidiyoruz. Bizler gecenin en karanlık olduğu an, güneşin doğmaya en yakın olduğu anlar olduğunu biliyor, en yakın zamanda güneşli günleri göreceğimize inanarak çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Sizlerin de bildiği üzere 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Fakat iktidarın karnesi bu mücadele adına ne yazık ki hiç parlak değil. Anıt sayaçta bu sene öldürülen kadınların sayısı 419. İktidar politikalarıyla her geçen gün bu şiddeti daha da körüklüyor.
Bizler toplumu oluşturan bütün bireyler olarak toplumsal huzuru ve güven ortamını birlikte tesis etmeli. Şiddetin her türlüsüne karşı durmalıyız. Umarız önümüzdeki günler kadına şiddetin son bulduğu, şiddete karşı topyekin mücadele ettiğimiz günler olur.”
İYİ Parti Grup Başkanvekili Av. Emirhan Şahbaz'tan yerel yönetimler için Sarıcaeli köyü örneği
Şarlan’ın ardından Çanakkale Belediye Meclisi İYİ Parti Grubu adına söz alan Av. Emirhan Şahbaz ise şunları söyledi:
“Öğretmenlik yalnızca bir meslek değil, bir milletin kaderini değiştiren, toplumu ayakta tutan en kutlu görevlerden biri. Onlar ülkenin her köşesinde bilgiyle, ahlakla, cumhuriyet değerleriyle yetiştirdikleri evlatlarımızın geleceğini şekillendirerek Türkiye'nin istiklaline ve istikbaline hizmet etmektedirler.
Ancak bu ülke öğretmenlerini sadece kürsülerinde evladı saydıkları öğrencilerinin başında değil terörün hedefinde, hain pusuların ortasında ve al bayrağa sarılı tabutların içerisinde gördü. Bu millet Aybüke Yalçın'ı, Necmettin Yılmaz'ı terörün karanlığıyla yüzleşmiş tüm öğretmen şehitlerimizi unutmadı, unutmayacak. Onlar kalemiyle ışık olurken karanlığın hedefi haline getirilen masum insanlarımızdı. Bu nedenle bugün yaşanan ihanet süreci bizim için yalnızca bir siyasi tartışma değil. Devletin karşısında silah tutmuş bir örgütün lideri yapılan her temas sadece siyasetin konusu değil, şehit öğretmenlerimizin ve tüm şehitlerimizin hatırasına karşı işlenen bir saygısızlıktır. Dün perde arkasında yürütülen, bugün ise kurulan bir ihanet komisyonu ile aleni olarak gerçekleştirilen görüşmeler bu millete yıllar önce yaşatılan ihanet sürecinin yeniden yaşatılmaya çalışıldığını göstermektedir.
2009'da Habur’da teröristlerin davul zurnayla karşılandığı o utanç sahnesi hâlâ hafızalarımızda. Devletin kapısında teröristlere tören yapılması Türk devlet geleneğine vurulmuş en ağır darbelerden biriydi. Ardından sözde çözüm süreci geldi ve devletin güvenlik güçleri talimatla geri çekilirken terör örgütü şehirlerimizi cephaneliğe çevirdi. Hendekler kazıldı, barikatlar örüldü. Tonlarca bomba taşındı ve iktidar bütün bunları sadece izledi. Sonuç yüzlerce şehit, yüzlerce yürek yangını. Bizlere bu acıları yaşatanlarla görüşmelerin yapılması, o acıların hafife alınması hatta yok sayılmasıdır. Terörle pazarlık masasına oturanları, terör örgütü uzantılarına karşı koltuk hesabı yapanları, sözle barış uğruna devletin otoritesini zayıflatanları, mecliste bugün barış güvercini olarak lanse edilen bebek katili Apo'ya umut hakkını konuşulur hale getirenleri, onların gölgesinde iktidar hesapları yapanları bu millet unutmayacaktır. Biz de unutmadık. Unutturmayacağız. Bu devletin geleceği Kandil'deki çetelerin hesaplarıyla belirlenemez. Bu millet bir açılım sürecini daha kaldırmaz. Bu ülke bir ihanet sürecini daha affetmez. Ve biz İyi Parti olarak tüm şehitlerimizin hatırasına, devletin onuruna, milletimizin kırmızı çizgilerine sahip çıkmaya, nerede durmamız gerekiyorsa orada olmaya, bu yanlışları her platformda en sert şekilde dile getirmeye devam edeceğiz.
Konuşmamın devamında sizlere yerel yönetim anlayışı ve yöneticilik iradesi hususunda bir örnek göstermek ve anlatmak istiyorum. Çanakkale Merkez Sarıcaeli köyü muhtarımız Ergin Gözen ve icraatlarından bahsetmek istiyorum.
Kıymetli muhtarımız köyünde yüksek kotta kalan hanelere su ulaştıran pompaların enerji maliyetinden kurtulmak için bir güneş enerjisi sistemi kurma niyetinde. Bu sistemin kuruluş maliyeti için yüksek kottaki hanelerden para toplanıyor ve bu parayla söz konusu sistem kurulacak. Toplanan para karşılığında ise tasarruf edilen enerji harcamaları sebebiyle su ücretlerinde %50 oranında bir indirim yapılacak.
Bahsettiğim proje ve maliyetleri bir belediye için çok düşük ölçekte olabilir. Ancak burada örnek göstermek istediğimiz konu yönetim anlayışı ve irade. Muhtarımız ortada bir sorun görmüş ve bu soruna çözüm üretmek için biraz kafa yoğurmuş ve kendi bütçesini aşması sebebiyle vatandaşa bir miktar ödeme külfeti getiren ancak karşılığında da su ücretlerinde %50 oranında gerçek bir indirim sağlayan sistemi hayata geçirmek istemiş. Burada yapılan uygulama sorunların sadece şikâyet ederek değil çözüm üreterek hem de maliyet fayda dengesi gözetilerek aşmanın mümkün olduğunu bizlere göstermektedir. Aynı zamanda bu adım yerel yönetimlerde sıkça konuşulan katılımcı bütçe ve kamusal hizmette maliyet düşürme gibi kavramların sadece teoride kalmadığını doğru irade ve doğru planlamayla hayata geçirilebildiğini de göstermektedir.
Sarıceli Köyü Muhtarımız Sayın Ergin Gözen’e de ve azalarına huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum ve çalışmalarında başarılar diliyorum. Bu anlayış yöneticiliğin nasıl daha etkili, daha akıllıcı ve daha halkçı yapılabileceğine dair somut bir örnek olarak karşımızda durmaktadır.”
Av. Ergün Sezen "Sözde kalan taahhütler değil, somut icraatlar istiyoruz"
AK Parti Grubu adına söz alan Av. Ergun Sezen ise konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü de Kasım ayının önemli gündemlerinden biriydi. Kadına yönelik şiddet kimden gelirse gelsin, hangi gerekçeyle ortaya çıkarsa çıksın asla kabul edilemez bir insanlık suçudur. Bu mücadele yalnızca bir günün meselesi değil kadının izzetini, ailenin onurunu ve toplumun dirliğini koruma sorumluluğudur. AK Parti iktidarları döneminde bu konu 23 yıldır güçlü bir devlet politikası olarak ele alınmış. 6284 sayılı kanun, cumhurbaşkanlığı genelgeleri, kalkınma planları, koordinasyon kurulları, ŞÖNİM’ler, kadın konuk evleri, KADES uygulaması gibi birçok mekanizma hayata geçirilmiştir. Bu yapılar sadece kağıt üzerinde değil, sahada kadınların acil ihtiyaç duyduğu her anda onlara destek sunmak üzere aktif şekilde işlemektedir. Bugün kadınların güvenliğini güçlendirmek, ekonomik ve sosyal hayata katılımını artırmak, farkındalık oluşturmak ve şiddeti önlemek için kapsamlı çalışmalar yürütülmektedir. Yeni dönemde açıklanacak ulusal eylem planı ile dijital şiddet, risk analizi ve erken uyarı sistemleri gibi alanlarda daha güçlü adımlar atılacaktır. Bu mücadele sadece kurumların değil hepimizin ortak sorumluluğudur. Erkeklerin de bu konulara konuda duyarlı, kararlı ve destekleyici bir duruş sergilemesi büyük önem taşımaktadır.
Ve burada bir kez daha ifade ediyoruz. Kadına yönelik şiddet siyasi bir tartışma konusu değil, toplumun onuru meselesidir. Hiçbir kadın kendisini yalnız hissetmesin diye bu ülkede şiddet tamamen son bulana kadar mücadele devam edecektir.
Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Bu özel gün sadece bir takvim hatırlatması, sadece bir anma değildir. Bugün hepimiz için bir vicdan muhasebesi, bir sorumluluk tazeleme, bir kararlılık yenileme günüdür. Bugün şehrimizdeki engellilerin hangi aşamada olduğunu dürüstçe masaya yatırma, eksiklerimizle yüzleşme ve çözüm irademizi güçlendirme günüdür. Bir şehir planlanırken, bir proje hayata geçirilirken veya bir karar alınırken temel referans noktamız insan onurudur. Hizmetin merkezinde insan vardır. Eşitlik vardır, adalet vardır. Engellilik sadece bireyin yaşadığı bir durum değil; toplumun, kurumların karar mekanizmalarının sorumluluğudur.
Ne yazık ki bugün hâlâ birçok engelli vatandaşımız sosyal hayatta, ulaşımda, istihdamda ve günlük yaşamda fiziksel ve zihinsel engellerle mücadele etmektedir. Bizler yerel yönetimlerin temsilcileri ve şehir yöneticileri olarak bu engelleri kaldırmakla mükellefiz. Bu bir lütuf değildir. Bu bir ayrıcalık hiç değildir. Bu devletin ve yerel idarenin en temel görevidir. Belediye meclisi olarak şehrimizin her sokağını, her mahallesini, her kamusal alanını tam erişilebilir, herkes için kullanılabilir hale getirmeye mecburuz. Kaldırımlarımızdan toplu taşımaya, parklarımızdan sosyal tesislerimize kadar standartlara uygun, lafta değil, ölçerek, denetleyerek ve bizzat hayata geçirerek sağlayabiliriz. Hepimiz eşitlikten söz ediyoruz. Fakat gelin görün ki engelli vatandaşlarımız hâlâ kırık standartlara uygun olmayan kaldırımlarda, iniş çıkışı olmayan rampalarda, erişimi zor toplu taşıma duraklarında, kullanılamayan asansörlerde, ulaşılabilir olmayan kamu binalarında, kaldırımlara park etmiş otomobil ve motosikletlerle günlük yaşamla mücadele ediyor. Bu tablo bizim için kabul edilebilir değildir.
Sözde kalan taahhütler değil, somut icraatlar istiyoruz ve bunun için mücadele etmekten geri durmayacağız. AK Parti grubu olarak açıkça ifade etmek isteriz ki engelli vatandaşlarımızın hak ettikleri yaşam standartları kavuşana kadar bu şehirde tek bir kişinin bile ben buraya ulaşamıyorum, buraya giremiyorum, bu hizmetten faydalanamıyorum deme hakkı kalmayana kadar bu konunun takip takipçisi olacağız. Erişilebilirliği bir lütuf olarak savunmaya devam edeceğiz. Bugünün vesile bugünü vesile kılarak şunu da hatırlatalım.
Engelsiz bir şehir sadece parklarıyla, yollarıyla, rampalarıyla, otobüsleriyle kurulmaz. En büyük engeller zihinler zihinlerdeki ön yargılardır. Dilimizdeki ayrımcı ifadeler, davranışlarımızdaki duyarsızlıktır. Gerçek bir dönüşüm ancak şehirdeki engelleri kaldırarak hem de zihinlerdeki bariyerleri yıkarak gerçekleşir. Bu duygu ve düşüncelerle 3 Aralık Dünya Engelliler Gününün sadece farkındalık değil fark oluşturma günü olmasını diliyoruz. Duyarlılığın sözde değil eylemde hayat bulduğu bir dönüm noktası olmasını temenni ediyoruz.
Çanakkale'nin biliyorsunuz iki girişi, birisi Bursa girişi, özellikle mezarlık tarafından olan giriş, bir diğeri de Kepez tarafından giriş. Bu iki girişte özellikle bu mezarlığın önündeki yer yol sabah ve akşam saatlerinde yoğunluk arz ediyor. Burası için şöyle bir şey yapılabilir mi diye Pınar Hanım’a rica ettim. O da bakalım çalışalım dedi. Orta refüj orada oldukça geniş. Ortadaki o çiçeklik veya yeşil alan kısmı. Bunu daraltmak suretiyle orada ek bir şerit sola doğru dönüşte Tekzen bölgesine dönüş için bir sola ek bir şerit oluşturulabilir mi? Ayrıca sağ tarafta mezarlığın önünden de Bizim Marketin önünden Esenler’e doğru dönen bir güzergâh var veya yolun sağ tarafı var. O yolda asfaltlanmak suretiyle orada sağ tarafta ek bir şerit oluşturulursa eğer orta şerit çift şerit olarak Çanakkale'ye yönünde daha akıcı hale gelebilir. Oradaki sıkışıklığı bir nebze olsun azaltabilir diye düşünüyorum. Tabii bu teknik bir konu ama çalışılırsa belki bir çözüm bu yönden bulunabilir.
Bir diğeri de Kepez'in çıkışından Dardanos'a doğru giderken işte fabrika vesaire şehitliğin o tarafa doğru giden kısımda yol gerçekten bozuk. Bugün Karayollarını aradım. Bizim uhdemizde değil dedi. Özel idare bizde değil dedi. Benim anladığım ve bildiğim kadarıyla da işte o mücavir alan sınırları içerisinde belki bir kısmı Kepez'de kalıyor. Belki büyük bir kısmı Çanakkale Belediyesi'nin uhdesinde kalıyor. O yolun sathı oldukça bozuk. İzmir tarafında da özellikle bu Çınarlı-Dardanos kavşağında büyük bir yığılma var. Sabah ve akşam saatlerinde eğer o yolda dediğim bahsettiğim taraf yolun düzeltilmesi belki biraz daha genişletmek suretiyle daha akıcı hale getirilirse o yolun ana yolun yükünü belki bu tarafa aktarmak suretiyle hafifletebilir. Hem Dardanos'ta, Güzelyalı’da, Kepez’de çalışan vatandaşların, Kepez’e gelen insanların daha rahat ve güvenli ulaşımını sağlayabilir. Bu yol da diğerine alternatif olabilir. Özellikle belki de oradan gelip geçenler Kepez'deki esnaftan alışveriş yapmak suretiyle Kepez esnafına fayda bile sağlayabilir. Bunlar konusunda sayın başkanlığınızın çalışmasını talep ediyoruz.”
AK Partili Çetin’den Şehircilik Eleştirisi: "Engelli Vatandaşımız Hâlâ Kırık Kaldırımda Mücadele Ediyor"
Çanakkale Belediye Meclisi Aralık ayı oturumunda söz alan bir diğer isim ise AK Partili Belediye Meclisi Üyesi Dr. Hakan Çetin oldu.
3 Aralık Dünya Engelliler Gününün engelli vatandaşların haklarını, topluma katılımlarını ve en önemlisi de erişilebilirlik sorularını hatırlamak, konuşmak ve çözüm üretmek için bir fırsat olduğunu belirten Çetin, şunları söyledi:
“Çanakkale Belediye Meclisi olarak bu anlamlı günde şehrimizin en temel sorunlarından birini yani kaldırım işgallerini masaya yatırmanın bir zorunluluk olduğuna inanıyorum. Belediyemiz sık sık kadın dostu belediye vizyonunu dile getirse de geçen günlerde Sayın İl Başkanımız Abdurrahman Kuzu'nun da geçtiğimiz günlerde çok yerinde bir şekilde dile getirdiği üzere sahadaki gerçeklik maalesef bu vizyonla çelişmektedir. Kaldırımlarımız kadınlar ve engelli vatandaşlarımız için birer engelli parkuruna dönmüştür. Tekerlekli sandalyeyle vatandaşlarımızın şehrin en işlek caddelerinde 50 metre dahi yürümesi mümkün değildir. Görme engelli vatandaşlarımız için kullanılan kılavuz yüzeylerde işletmelerin koyduğu tabelalar ve ürün yığınları nedeniyle maalesef yürümek imkânsız haldedir. Bebek arabalı annelerimiz, yaşlılarımız kaldırımlardan inip caddeye çıkmak zorunda kalarak can güvenliklerini riske atmaktadır. 3 Aralık'ta bu özel günde mecliste konuşmamız gereken en temel hak ihlali de budur. Yerel yönetimlerdeki samimiyet ve hassasiyet attığınız göstermelik adımlarla değil kalıcı çözümlerle ölçülür. İl başkanımız Kuzu'nun örnek gösterdiği, kadın bir belediye başkanı tarafından yönetilen Gaziantep Büyükşehir Belediye Meclisi örneğinde erişilebilirlik konusunda hassasiyetin nasıl somut bir hizmete dönüştüğü kanıtlamaktadır. Orada 100 km kesintisiz yürüyüş yolu varken bizim kentimizde 200 metre dahi kesintisiz yürüyüş yolu bulmak bir lüks haline gelmiştir.
Belediyemizin geçen hafta yaptığı gibi göstermelik levha kaldırma eylemleri maalesef ana sorunu yani sandalyelerle, masa ve ürünlerle yapılan yaygın ticari işgali görmezden gelmektedir. Bu konuda bu anlamlı günde Çanakkale Belediyesi'ni kaldırım işgali bedeli adı altında işgale izin veren uygulamalardan vazgeçmeye ve erişilebilirlik konusuna samimi adımlar atmaya davet ediyoruz. İşgallerin iptali, geniş kapsamlı denetim bu sorunu ortadan kaldıracaktır. Ama bunların göstermelik değil gerçekten ciddiye alınması gerekir.
Yaptığınız seramik çalışmasından dolayı belediye çalışanlarını tebrik ediyorum. Ama belediyenin önündeki bu çalışmaya ulaşabilmek için görme engelli bir kişinin Cuma Pazarının oradan çıkıp belediyeye ulaşması mümkün değil. Biz sağlıklı insanlar olarak bu kaldırımlarda yürüyemiyoruz. Yola atlamamız gerekiyor veya İnönü Köprüsünün oradan çıkın şu belediyeye kadar gelin. O kaldırımdan İnönü Caddesinden kesintisiz bir şekilde yola hiç atlamadan buraya ulaşmanız, belediyeye ulaşmanız çok zordur. O yüzden engellilerimizin bu sorunlarını ciddiyetle, samimiyetle çözmek için göstermelik değil ciddi önlemler alıp kaldırımları işgalden kurtarmanızı rica ediyorum.”
(HADİYE AYŞE İRİM)