yandexmetrikacounter
Şefkat, Emek ve İyilik Timsali Kuşlar, Kuş | Çanakkale Olay
Doç. Dr. Olcay Uçak

olucak@gmail.com

Şefkat, Emek ve İyilik Timsali Kuşlar, Kuş Evleri

Gidiyorlar mı, gittiler mi derken yeni bir sonbaharda kuşlar veda mektupları tüyleri uçuşurken, biz arkalarından bakakaldık. Her bir tüy tanesi tekrar aynı yolu izleyerek, tez vakitte geri döneceklerine dair verilmiş sözcüklerle süslü. Onlar sıcak diyarlara gidedursun bizler renkleriyle avunup hayaller kurmamıza vesile olacak Medine İrak kuş resimlerine bakalım.

Yüz Yüze
91

Medine İrak, tıpkı hayran olduğu kuşlar gibi sınırlar aşıp üreten, düşünceleriyle, resimleriyle sanatçı kimliğini her sergide yenileyen bir ressam. Kuşların kendilerine çizilen sınırları kabullenmeyip kanatlanması gibi, “uzağa, daha uzağa” diyebilen. Ülkelerin farklı sınırlarıyla değil, farklı kültürleriyle beslenebilen bir sanatçı. Hani sanatçı dediğimiz bir şeylere kafasını takar ya zaten takmalıdır ya, o da bu sınırları aşmaya takılmış, ama orada kalmayıp, onu aşıp, sınırları kendi çizgileriyle kendine göre yeniden çizmeye başlamış.

Kimi zaman tarihin sınırlarını aşan harabeleri çizip onları günümüze taşımış. Kimi zaman İstanbul’u çevreleyen surları defalarca çizmiş; hem de Yedikule marullarını unutmadan. Medine, kuşlar gibi, bir bakarsınız İstanbul’da, bir bakarsınız Karsa gitmiş. Mesafeler ona dost ya İstanbul fazla yakın gelmiş, uçmuş Colorado’ya. Hem havada hem toprakta gözü, taş, toz, toprak, ot, çimen demeden, insanın yaptığını da doğanın yonttuğunu da çizmiş. Karakalemle, mürekkeple, yağlı boyalarla, bir taraftan portre gibi yakın planları vurgularken diğer yandan çizgisel, ince ayrıntılı mimari desenlere de sevdalanmış. Resim sevdası süredursun, heykel imdadına yetişmiş, alçı ile yoğrulmuş, kuş evleriyle hemhal olmuş.

6442_wuciwug_faa4a0e2_sefkat-emek-ve.jpeg

Ressam ya ille de çizecek. Onca boyutlu tablolar yetmemiş olacak ki, son sergisi “Sınırların Ötesinde” ye özel, galerinin camlarına da kocaman bir balıkçıl kondurmuş. Öyle ki, siz Çukurcuma yokuşundan çıkarken balıkçıl bakışlarıyla, “Simbart Projects’deki sergiyi görmeden geçemezsiniz” diyor. Bir davet mi desem yoksa bir uyarı mı bilemedim ama kaçınılmaz olarak içeriye giriyorsunuz. Meğer, içeride kuşlardan oluşan bir renk cümbüşü, bir festival havası. Kıyıda bekleyen kumrular karşı kıyıdaki uzak şehirlere bakarken, siz de tuvallerin içinde kayboluyorsunuz. Siz tuvallere dalmışken duvarlardaki çeşit çeşit kuşlar da sizi izlemeye başlıyor, meraklı bakışlar atarak; bu da kim? Tanışın bakalım karşılıklı, zira onlar buranın yerlisi, çekip gitmeyecekler tüylü kuşlar gibi. Çünkü Medine’nin kuş evleri hazır duvarlarda, her daim onları kucaklayacak.

6442_wuciwug_09240ea5_sefkat-emek-ve.jpeg

Medine İrak, ikinci kişisel sergisinde Kasım ayına kadar kuşları konuk ediyor. Kuşlar nasıl çoğumuzun özendiği, olmak istediği hem naif hem çok güçlü canlılar ise; insan da öyle değil mi? Hepimiz zaman zaman sınırları aşmak, yeni güzelliklere uçmak istemiyor muyuz? Özgürlüğün sembolü güvercinler, denizlerin sahibi martılar ya da dağların hâkimi kartallar diye diye onları sürekli anmaya devam etmiyor muyuz? Kuşların olmadığı bir dünyayı nasıl hayal edebiliriz? Varoluşun en güzel halinde kuşlar, onlar olmazsa yaşam da olmayacak. Kuşlar, yaşamın habercileri, onlara iyi bakalım ama bir de kendimize bir daha, bu kez kuş bakışı bakalım, kimiz, nereye gidiyoruz, bizlere çizilen sınırlarda mı yaşıyoruz?