havadurum

Ofreneion'dan Erenköy'e... (6)

Ofreneion'un (Erenköy) inşası

4356
İstanbul`un Osmanlı tarafından alınıp, son Doğu Roma İmparatorluğu`nu ortadan kaldırmasıyla, burada yaşayan halk da, Batı Anadolu, Ege Adaları ve İtalya kent devletlerine göç ettiler. İtalya kent devletlerine yerleşen İstanbul`un zengin aristokratları, İtalya`daki "Rönesans" hareketlerine büyük katkı sağlamışlar, bilim ve sanatın gelişiminde etkili olmuşlardır.  
 
Antik çağda adı Troia ile birlikte anılan Ofreneion Kenti, varlığını ortadan kaldırdıysa da tarihsel önemini korumuştur, ismi hep var olmuştur. İstanbul`dan 5 aile, Boğazın Alnı, Ofreneion`a, antik kentin bir kilometre güneyine yerleşerek bugünkü Erenköy`ün ilk temellerini atmışlardır. Rum kaynaklara göre, bu aileler; Çavdaridiş, Skarlatidis, Hristelidis, Skamatides, Papazoğlu ve Zefirelis adlı kişilerdir. Bu aileler, Erenköy`ün kilometre taşlarıdır. Ofreneion`dan 1200-1300 yıl sonra Erenköy, tarihini sıfır noktasından başlatanlardır ve Erenköy`ün yeniden inşa sürecini başlatmışlardır. Çevre yerleşim yerlerinden de katılım olmuştur. 
Erenköy 1855 genel görünümü
 
Akdeniz ve Ege Denizi`ndeki Adalarda yaşayan halk, Ceneviz ve Venedikli korsanların baskı ve yağmalamalarından kaçıp, daha güvenli Anadolu kıyılarına yerleşmişlerdir. Erenköy bu kaçışlardan önemli pay almıştır. Erenköy, en yoğun göçünü Sakız (Kios) Adası`ndan almıştır. Bu göçlerle hayat bulan Erenköy, 16-17. yüzyılda Ofreneion, Troya`nın küllerinden doğmuştur. Tarih sıfır noktasından ete kemiğe bürünmüştür. Yıkılan antik kent Ofreneion`un taşlarıyla Erenköy inşa edilmiştir. 
 
Yerleşim yerinin adı da antik "ören" yeri olmasından dolayı, yaşayan halk tarafından "Renköy" olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu ismi tam ne zaman kullanıldığını bilinmese de Fransız Seyyah ve coğrafyacı Francois Joseph-Maira`nın yapmış olduğu 1788 tarihli haritasında "Renköy" olarak işlenmiştir. Zamanla söylem dilinde Erenköy`e dönüşmüştür. 1877 Osmanlı resmi kayıtlarında Erenköy olarak geçmektedir. 1946`da İntepe olarak değiştirilen yer ismi 64 yıl sonra, 26 Kasım 2010`da "Erenköy" olarak tescillenmiştir
Erenköy`den 1800`lü yıllardaki görünümü 
 
ANTİK KENTİNDEN ERENKÖY`E NE KALDI?
Maddi kültür olarak; yollar, hanlar, hamamlar, saraylar, evler kalmamıştır. 1996 yılında "arkeolojik", "sit" alanı olarak ilan edilen bölgede, bilimsel kazı yapılmadığı için somut maddi kültüre de sahip değiliz. Ancak, bilimsel kazılar yapılırsa, Hektor Tümülüsünün dışında, günümüze ışık tutacak tarihi değerler ortaya çıkacaktır. Bir yerleşim yerinin en eski ve en sessiz bekçileri mezarlardır ve mezarlardan çıkanlar da insan eli ve emeği ile yapılmış maddi kültürlerdir. Erenköy bölgesinde, çok miktarda mezar, lahit, küp mezar, para, keramik gibi o döneme ait kültürü yansıtan değerlere sıkça rastlanmaktadır ve bunların dışında bu bölgeye, tarihin, mitolojinin 4000 yıllık demlenmiş haliyle izlerini bırakmışlardı. 
Ramo Hasan Çeşmesini gösteren 1888 tarihli çizim... Çeşme hala ayakta...
 
Batı Anadolu`da yaşayan Rumlar, kuzeyden güneye Misias ve İyonya diye idari yapı olarak ayrılmıştı. Misias Bölgesi, Çanakkale, Balya, Balıkesir, Biga, Edremit bölgesini kapsıyordu. Edremit`in güneyi İyonya bölgesi olarak adlandırılıyordu. Misias Bölgesi`nde, Troya bölgesinde yaşayan Rumlar; Erenköy, Çanakkale, Yenişehir (Yenisar), Yeniköy, Kalafat (Kalafatlı) ve Ezine`de yoğun olarak yaşamaktaydılar. Buralarda yaşayanların ortak dilleri, gelenekleri, dinleri, kimlikleri vardı. Bu Troia bölgesindeki, Troia köyleri, yaşamlarını sürdürüyorlardı. 1839 Tanzimat Fermanı, 1856 Islahat Fermanı, 1876 1. Meşrutiyet, 1908 2. Meşrutiyet gibi Osmanlı idari yapısındaki düzenlemelerle daha rahat bir ortama kavuşmuşlardı. Kendi homojen yapılarını koruyor, çevredeki Türk ve İslam köyleri ile sorunsuz bir yaşam sürdürüyorlardı. Ta ki 1911`de Trablusgarp, 1912`de Balkan Savaşları ile yaşanan kırılmalar, ortaya çıkan milliyetçilik, kutuplaşma ve ötekileştirmeyi hızla körükledi. Bu tür gelişmeler, tedirginlik, ürkeklik ve korkuyu da beraberinde getirdi. Birlikte yaşama kültürünü "büyü"sü de bozuluyordu, zemin kaygan hale gelmişti. 1914`te önce Troya köylerinden Yenişehir (Yenisar) 4000 nüfusu güvenlik gerekçesiyle değişik yerlere göç ettirilmiş, boşaltılmıştı. Erenköy`den de güvenlik gerekçesiyle tehlike arz ederek kişiler uzaklaştırılmıştı. Erenköy`de yaşayan 5-6 bin kişinin neredeyse yarısı kovuldu, savaş ortamı nedeniyle otorite boşluğu ortaya çıktı, Osmanlı`nın sağlayamadığı düzeni, sağlamaya çalışan çeteler ortaya çıktı. Ne kadar çete varsa, o kadar kanun vardı, yani düzensizlik "düzen" olmuştu. 
 Erenköy`den Bozcaada`nın görünümü.

ERENKÖY`ÜN COÐRAFİ KONUMU
Anadolu`nun kuzeybatısında, Troya Bölgesi`nde yer alıyor. Bulunduğu konum gereği Ege, Boğazlar, Avrupa, Asya bağlantıları büyük önem taşımıştır ve taşımaktadır. 
 
Erenköy boğaz girişinin 12 kilometre doğusunda, denizden bir kilometre uzaklıkta ve deniz seviyesinden 220 metre yüksekliktedir. Amfi tiyatro gibi kıyıdan tepeye doğru yükselmektedir, evler birbirine saygılı-, boğazın görünümünü, doyumsuz manzarayı, gün batımını engellememektedir. Doğanın yarattığı güzelliklerin, sadece burada sergilendiği güzellikler içinde bir yer Erenköy ve burada yaşayan şanslı insanlar...
Erenköy Metropolitan Kilisesi`nden 1912 tarihli görünüm...
ERENKÖY`DE İDARİ YAPI NASILDI?
Erenköy 1911 Osmanlı devlet kayıtlarında Kala-i Sultaniye sancağı, Çanakkale Merkez kazasına bağlı bir nahiyedir. Nahiye Merkezi Erenköy`e bağlı 33 köy vardır. 33 köyden 5 köy tamamen Rum`lardan ibaretti. 
 
Nahiye merkezinin idare amiri, nahiye müdürü, katip, psikopos vekili ve azalardan oluşuyordu. 
 
Nahiye Rüsumat İdaresi (vergi idaresi) 3 kişiden oluşuyordu; memur, katip, vergi memuru idi. 
 
Nahiye Sıhhiye İdaresi; memur ve katip olmak üzere 2 kişiden oluşuyor. Bölgenin sağlık işlerinden sorumluydular. 
 
Telgraf memurları; Çanakkale telgraf merkezi Erenköy deydi, bu merkez kritik öneme sahipti. Burada memurlar askerdiler, bir önyüzbaşı ve çavuş daimi memurlardı. 
 
Nahiye Müdürü tek idari amirdi, hepsinden sorumluydu, emrinde bir rütbeli komutan ve 4 jandarma bulunurdu. Güvenlik adli ve Asayiş ile bunlar ilgilenirlerdi. 
 
Dini liderler; Çanakkale ve Lapseki Metropolitan kiliseler birbirinden ayrılınca, Erenköy Kilisesi, metropolitan kilise konumuna geldi. Merkez kilise Erenköydü. Psikopos Çanakkale`de, oturur ama önemli günlerde Erenköye gelirdi.
Erenköy`ün girişinden, sol tarafta yel değirmeni görünüyor. Telgraf merkezinin direkleri ile köyün genel görünümü...