yusuf@canakkaleolay.com
Dün, Çanakkale İzmir Karayolu civarındaki Toyota servisi karşısında başlayan yangın, kısa sürede büyüyerek Dardanos, Güzelyalı, İntepe ve Halileli köylerini boşalttı. Gökyüzünde helikopterler, yerde itfaiye araçları, jandarma, AFAD, gönüllüler… Herkes bir yandan alevlerle savaş verirken, bir yandan da tarihe not düşecek bir dayanışma hikâyesi yazıldı.
O hikâyenin baş kahramanlarından biri de şehir içinde her gün sessizce pedal çeviren, motorunun sesiyle sokakları arşınlayan, yağmurda çamurda sipariş yetiştiren KURYElerdi.
Troya Park AVM’nin arkasında kurulan yardım toplama merkezinde, kiminin sırtında termal çanta, kiminin sepetinde koli, bidon, paket… O motorlar, o gün hamburger ya da pizza değil; su, ayran, ekmek, çorba, ilaç taşıdı. Yangın bölgesine ulaşmak için bazen dumanın içinden, bazen alevin gölgesinden geçtiler. Kimsenin “sen git” demesine gerek yoktu; zaten “biz gidiyoruz” diyerek yola çıkmışlardı.
Bu şehir, tarih boyunca Çanakkale Savaşları’ndan, sellerden yangınlara kadar nice zor gün gördü. Ama her seferinde, “Bu topraklarda kahraman bitmez” dedirten sahneler yaşandı. Dün de gördüğüm kuryeler de işte o kahramanlar zincirinin yeni halkası oldu.
Onların adını kimse belki akşam haberlerinde duymayacak, belki fotoğrafları birinci sayfalara taşınmayacak. Ama biz Çanakkaleliler, dün gördüklerimizi unutmayacağız. Direksiyon tutan ellerinizden, yüreğinizden öpüyorum.
Ve bir kez daha anladım ki…
Kahramanlık bazen üniformayla değil, fosforlu yelekle, motor kaskıyla gelir.