erhantaylan17@hotmail.com
Her yeni yıl, takvim yapraklarının değişmesinden çok daha fazlasını ifade eder. Geride bırakılan bir yıl, yaşanan acılarla, alınan derslerle ve yarım kalan hayallerle kapanırken; önümüzde duran yeni yıl, insanlara yeniden başlama cesareti sunar. 2026’ya girerken de aynı duygular içindeyiz. Bir yanda umut, diğer yanda dünyanın ağır gerçekleri…
Son yıllarda olduğu gibi 2025’i de savaşların, göçlerin, yoksulluğun ve masum insanların ödediği ağır bedellerin gölgesinde geride bırakıyoruz. Dünyanın farklı coğrafyalarında yaşanan çatışmalar artık yalnızca bulundukları bölgeleri değil, küresel ölçekte tüm insanlığı etkiliyor. Savaş, terör ve yoksulluk bugün insanlığın karşısına çıkan en büyük tehditler olarak duruyor ve ne yazık ki bu üç kavram birbirini besleyerek büyümeye devam ediyor.
Ülkemizin sınırlarında yaşanan savaşların ülkemizi ekonomik, sosyal ve insani açıdan nasıl etkilediğini her geçen gün daha net görmeye devam ediyoruz. Küresel güçlerin çıkar hırsı, milyonlarca insanın hayatını altüst ederken geride yalnızca yıkım, gözyaşı ve umutsuzluk bırakmaya devam ediyor. Çoğu zaman bu savaşlar, doğrudan ordularla değil; terör örgütleri, vekalet güçleri ve kukla yapılar üzerinden yürütülmeye devam ediyor. Bedelini ise her zaman ki gibi masum insanlar ödemeye devam ediyorlar.
Böylesine adaletsiz bir dünyada, ülke olarak, güçlü olmanın ne kadar hayati bir mesele olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor. Bugünün şartlarında güçlü olanın yanında haklı olmak, tek başına yeterli değil. Güçlü olmayan toplumların sesinin duyulmadığı, adalet taleplerinin karşılıksız kaldığı bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Bu nedenle hem bireysel hem de toplumsal olarak ayakta kalmanın yolu; ülkemizin, değerlerine ve geleceğine sahip çıkmaktan geçiyor.
Dünyada süregelen savaşlar ve ülkelerin güç dengesi arayışı karanlık bir tabloyu ortaya koysa da, bizi ayakta tutan en güçlü duygu Türk milletinin birbirine duyduğu güven ve umuttur. Bu toprakların insanı, tarih boyunca sayısız zorlukla karşı karşıya kalmış, her defasında yeniden ayağa kalkmayı bilmiştir. Milletimizin köklü var olma iradesi, bugün de geleceğe dair inancımızı canlı tutmaktadır. Birlik ve beraberlik içerisinde hareket ettiğimiz sürece, aşamayacağımız hiçbir engel olmadığına inanmak zorundayız.
Yeni bir yıla girerken en büyük sorumluluğumuz; ortak paydalarımızı kaybetmemek. Ülkemiz, milletimiz ve devletimiz için gerektiğinde bir araya gelebileceğimiz zemini korumak, geleceğimizi inşa etmenin en sağlam yolu olacaktır. 2026’nın, bu bilinçle atılan adımların yılı olması en büyük temennimdir.
Dileğim; yeni yılın ülkemize huzur, refah ve güven getirmesi, dünyanın ise barış, adalet ve insanlık değerleriyle yeniden buluşmasıdır. Umudu diri tutarak, daha güçlü bir yarın için 2026’ya hep birlikte adım atalım. Yeni Yılınız Kutlu Olsun. 2026’da görüşmek üzere. Hoşçakalın…